Translate.vc / Francês → Turco / Mum
Mum tradutor Turco
1,777 parallel translation
D'où le dîner romantique, la bonne bouteille, les chandelles, la cour couverte de patate en poudre.
Romantik bir yemek. Güzel bir şarap. mum ışığı, patateslerle dolu bir avlu.
Pas de citrouille à Halloween Pas de bougies sur son gâteau
Doğum günü pastasında mum yok İnanmak için sebep yok
La courge vient des marais de ma planète, la bougie au-dessus est faite à partir de suif séché d'un animal que j'ai tué à mains nues.
Su kabağı kendi gezegenimin bataklıklarından gelme çıplak ellerimle öldürdüğüm hayvanın donyağı ile yapılmış bir mum var üstünde.
Quand on était à Ste Eustache, je t'ai vue allumer deux cierges. C'était pour Jackie et Jackie Junior?
St. Eustache'deyken iki mum yaktığını gördüm biri Jackie, diğeri de Jackie Jr. içindi değil mi?
J'allume un cierge.
Ancak mum yakıyorum.
Mieux vaut ne pas utiliser mes crayons...
Benim mum boyalarımı kullanmıyorlarsa iyi olur...
Attends.
İki mum yanıyordu.
Je ne les avais pas vus mais elle aime les papillons.
İki mum yanıyordu. Dayan.
Les mots se lisent dans les 2 sens comme "La marine en ira mal."
Baştan ve sondan okununca aynı. "Anastas mum satsana." gibi.
On a trouvé des seringues, des cartouches, des bougies, quelques préservatifs et un siège de toilettes bleu clair.
Şırıngalar, av tüfeği fişekleri, birkaç mum, birkaç kondom ve.. ... bir de toz mavi renk tuvalet oturağı bulduk.
Vous avez allumé des cierges là où les corps ont été trouvés.
Cesetlerinin bulunduğu yerde mum yaktın.
Bennie and the Jets, Candle in the Wind.
Rüzgardaki mum. Elton John'un şarkılarının isimlerini mi söylüyorsun?
Ma jeunesse a fondu comme une bougie. "
Gençliğim bir mum gibi eridi.
Ma jeunesse a fondu comme une bougie. "
"Gençliğim bir mum gibi eridi."
Je n'utilise pas de bougies.
Ben mum kullanmam.
- As-tu allumé une bougie?
Gus, sen mum yaktın mı?
Maintenant c'est un magasin de bougies, étalages et de cds Arabes.
Artık burası bir mum koleksiyoncusu ve İranlı CD dükkanı olmuş.
Dîner aux chandelles, hein?
Mum ışığında yemek, ha?
L'infirmière m'a apporté des crayons.
Hemşire bana... -... mum boya ve karton getirdi.
Il y a un restaurant encore ouvert, avec des bougies, un éclairage tamisé et des plats délicieux, et je vais le trouver pour toi.
Kesinlikle hâlâ açık, mum, hafif aydınlatması ve harika yemekleri olan bir restoran vardır. Ve orayı senin için bulacağım.
J'ai prévu un dîner aux chandelles pour la veille de Noël, puis un petit câlin devant la cheminée en lisant "The Night Before Christmas"... une tradition de la famille Deline... et puis j'ai une vraie surprise pour Danny...
Noel arifesi, mum ışığında özel bir akşam yemeği ve şöminenin karşısında biraz sarmaş dolaş, Noel'den Önceki Geceydi hikayesini okumayı planlıyorum. Bir Deline aile geleneği. Ve sonra Danny için gerçek bir süprizim var.
J'ai prévu un dîner spécial aux chandelles pour la veille de Noël, puis un petit câlin devant la cheminée...
Noel arifesi, mum ışığında romantik bir akşam yemeği ve sonrasında şöminenin karşısında biraz sarmaş dolaş olmayı planlıyorum.
Chanson "Counting my lucky stars" interprétée par Mike Stinson.
* Başucumda mum usulca yanıyor * * Yok gitmemiz gereken hiç bir yer *
Ou les gens dehors porteront des fleurs et des cierges sur ta tombe.
Yoksa dışarıdaki insanlar kaldırıma senin için de çiçek ve mum koyarlar.
Ca ne peut se résoudre avec une veillé au chandelle ou avec une pétition, ok?
Şimdi git. Bu birkaç mum ve gece nöbeti ayarlamasıyla düzelecek bir şey değil.
Il y a des bougies dans un des tiroirs, là.
Şu çekmecede birkaç tane mum var.
- Allume des bougies, je reviens.
Harika. Birkaç mum yak. Hemen döneceğim.
- Des bougies?
Ah, mum mu?
On joue le romantisme, musique, chandelles... 1. Ou 2.
"A" romantik olabiliriz, hafif bir müzik çalarız, mum yakarız, ya da "B" bu işi vahşice..
Il n'y a qu'un seul endroit dans la cité on l'on brûle des bougies à la cire de zéphyr...
Nascent Şehrinde, sadece bir yer vardır, Zephyr yağından yapılmış mum kullanılan... -
Il y a une minute, elle mangeait une bougie.
Bir dakika önce mum yiyordu. Tamam, teşekkür ederim.
Qu'est-ce que c'est? De la cire de bougie?
Bu nedir, mum lekesi mi?
Comment tu as pu te mettre de la cire sur les fesses?
Pantolonuna nasıl mum bulaştırdın?
Tu veux bien prendre la déposition d'Eva et... donner des crayons à sa fille, Marissa?
Angel, lütfen Eva'nın ifadesini alır mısın? Kızı Marissa da mum boyalar ile ilgilensin.
Il lui faudra plus que des crayons pour recoller les morceaux.
O kızın kendi dünyasını düzeltebilmesi için mum boyalardan daha fazlasına ihtiyacı var.
Je parais mieux à la lumière des bougies.
Evet, mum ışığında daha iyi görünürüm.
Cela veut dire encore 1 jour avant la cérémonie du passage des bougies, et encore un avant qu'Evan fasse son speech sur la pelouse des ZBZ, ce qui veut dire qu'elle est encore techniquement non "lavaliérée" 2 jours de plus.
Mum dolaştırma seramonisinden bir gün önce ve Evan'ın ZBZ bahçesindeki sunumundan önce demek ki, bu da onun teknik olarak iki gün daha "sözsüz" olması anlamına geliyor.
On se sert de ça pour la cérémonie du passage des bougies.
Bu mum dolaştırma seramonisi için.
Et la cérémonie de la bougie c'est ce soir n'est-ce pas?
Mum dolaştırma töreni de bu gece değil mi?
Une cérémonie de passage de chandelle.
Mum dolaştırma töreni.
Ils ne t'ont pas surnommé "Le plus gros débile des cafés-théâtres"?
Sana mum ışığı yemek tiyatrosunun en iyi ve en büyük salağı ünvanını verdiler mi?
Si tu veux sentir les bougies et le gel, va au Bungalow 8 avec ceux qui se la jouent.
- Çünkü burası bir bar. Mum ve jöle kokusu istiyorsan diğer gösterişçilerle Bungalow 8'e git.
L'an passé, M. Tortue a renversé une bougie et notre caravane a pris feu.
Geçen sene, Bay Kaplumbağa karavanın içinde bir mum devirdi ve yangın başlattı.
Et faites attention de bien prendre 58 bougies.
58 mum almayı da unutma.
Le soleil n'est pas une bougie qu'on éteint.
Güneşi, doğum günü pastasındaki bir mum gibi üfleyip söndüremezsin.
De la cire.
Mum eriyiğindeki boşluğun nedeni.
Et si nous pouvons diriger notre foi contre les preuves de la barbante réalité, plus virtuoses, nous devons nous montrer.
... mum ışıkları, tütsü, müzik, kulağa önemliymiş gibi gelen ölü diller... Kimse bunları Katolikler'den iyi yapamaz.
Je vais chercher des bougies.
Ben mum getireyim.
- Oui.
Molozları toplarken mum bulduğunu söylemiştin.
Pas de bougies.
Evet, elbette, mum yok.
La cérémonie de la bougie.
Mum dolaştırma.