Translate.vc / Francês → Turco / Neon
Neon tradutor Turco
324 parallel translation
Ils vont ruiner ce panneau à néon.
Neon tabelasını kıracaklar.
Les miennes ont la lumière électrique.
Tabii, ben de benimkilere neon levha asıyorum.
Il a fait poser une enseigne en néon!
Vay, Butch kendine neon tabela yaptırmış.
Alors comme ça, on a une nouvelle enseigne en néon?
Yeni bir neon almışsın, ha? İyi olmuş.
On dirait un représentant d'enseignes au néon.
Neon-ışıklı pano satıcısı gibi konuşuyorsun.
Le néon jette ses éclats
Neon lambaları parıldar şehirde
C'est mieux que le néon.
Bunlar neon lambalardan daha iyi.
Maudit néon!
Neonların laneti!
Paisible, et n'ayant rien à voir avec les artifices, le chahut et le néon du monde actuel.
... sahte gösterişten, bu modern dünyanın kulak tırmalayan müziklerinden ve neon ışıklarından uzak.
Atmosphère d'azote et d'oxygène, présence de krypton, d'argon, de néon.
Oksijen-nitrojen atmosferi, biraz kripton, argon, neon.
Résidus d'argon, de néon, de krypton, en quantité acceptable.
Kabul edilebilir seviyede argon, neon ve kripton izi var.
Bon, je mets les voiles pour rejoindre la jungle des néons, chers amateurs de sensations fortes.
Şeytanı altetmem lazım! Sizi heyecan bağımlıları, neon ışıklı ormanlarda yanınızda olacağım.
Oui, un chapeau pour dompter les lions, avec "Dompteur de Lions" écrit dessus... et il s'allume, avec "Dompteur de Lions" en grandes lettres rouges au néon... pour pouvoir les dompter la nuit.
Evet, aslan terbiyecisi şapkası, üzerinde "Aslan Terbiyecisi" yazan ve geceleri de aslan terbiye edebilmek için büyük, kırmızı, neon harflerle "Aslan Terbiyecisi" yazan bir şapka.
La proie malchanceuse... des charmes des dames de la nuit et des lumières du néon.
Geceleri dolaşan hanımlarla neon ışıklarının talihsiz kurbanı.
Pourquoi pas une enseigne au néon avec "cambrioleur" en grosses lettres?
Üzerinde neonla "hırsız" niye yazmıyor?
Mais à présent, dans cette chambre d'hôtel banale, je devenais aussi emprunté que le décor.
Fakat şimdi kuştüyü yatağıyla bu odada plastik çöp sepeti ve lavabodaki neon ışığıyla....... etrafımdakiler kadar sönüktüm.
Tu vois cette enseigne?
Şuraya bak! Şu neon tabelayı görüyor musun?
Cinq noyaux d'hélium forment du néon. Six, du magnésium. Sept, du silicium.
Beş helyum birleşeni neonu oluşturur altı tanesi magnezyum yedisi silisyum sekiz tanesi sülfürü ve böyle devam eder...
Tous ces néons, ça me rend dingue.
Neon ışıkları beni çıldırtacak.
Non, c'est le néon à l'extérieur qui dérègle les signaux.
Hayır, hepsi o neon ışıkları yüzünden. Sinyali bozuyorlar.
Du néon.
Neonlu.
C'est quoi, un "nion"?
Neon? Neon da nedir?
Le néon.
Neon.
Ouais, le néon.
Evet, neyon... Neon
Hein? Le néon!
Hey neon, ha?
- Il y a des enseignes au néon à bord?
Gemide bir neon ışığınız var mı?
- Vous avez des enseignes au néon?
İki tane neon ışığınız var mı?
On trouvera quelques tubes de néon dans le salon.
Ve... Sanırım salonda bir kaç tane neon ışık bulabiliriz.
Et si nous remplacions ce vide par un gaz? Du néon par exemple.
Vakumu biraz neon gazıyla değiştirmemize ne dersin?
L'échange de gaz me permet d'aspirer.
Neon gazı değişimi bana vakum sağladı.
Néons dans le ciel du soir.
Akşam göğündeki neon ışıkları.
Nous utilisons un prototype de module submersible, équipé d'un scalpel laser ultra-performant conçu par nous.
Sıvı içinde yol alabilen bir kapsül kullanıyoruz. Kendi tasarımımız olan performansı artırılmış... bir helyum-neon lazer bıçağıyla desteklendi.
En néon :
Neonlu bir şey :
Je pensais à des néons qui tournent...
Dönen, neon bir tabela düşünüyordum...
- De quelle couleur, le néon?
- Ne renk neon?
Je vois ça en néon rose.
Pembe neonla yazılacak.
Oh, non, les néons vont changer la couleur de mes mèches.
Neon ışıkları saçlarımdaki meçi kötü gösteriyor.
Azote, méthane, néon liquide.
Nitrojen, metan, sıvı neon.
Je vois clignoter un nom et une adresse. Parce que ces numéros relient ce chèque au nom et à l'adresse de l'acheteur.
Bir isimle bir adresi yanıp sönerek gösteren bir neon lambası görüyorum, çünkü bu özel rakamların yaptığı... bu çeki hamilinin isim ve adresiyle ilişkilendirmesi.
Ils ont foutu un tube électrique.. .. qui brûle l'oeil.
Ama kahrolası bir neon ışığı, gözümü cayır cayır yaktı.
Sur la route de la Nlle-Orléans, on longe lacs irisés et torchères jaune pâle... marais et dépotoirs... alligators vautrés sur des culs de bouteilles... motels aux arabesques de néon... gigolos en carafe hurlant des obscénités aux passants...
New Orleans'a doğru yola çıktık. Üzerindeki yağ tabakasından gökkuşağı renkleri yansıyan göllerden turuncu gaz alevlerinin çıktığı bataklıklardan ve çöp yığınlarının yanından geçtik. Timsahlar, kırık cam şişelerin, teneke kutuların ve motellerin arabesk neonlarının etrafında dolanıyorlardı.
Et je m'allumerai comme un néon
Neon ışığı gibi... parlarım
Et je m'allumerai comme un néon...
Neon ışığı gibi parlarım...
J'ai vu tant de motels... Mes yeux sont aveuglés par le néon. C'est le premier que je vois aussi discret!
O kadar çok otele gittim ki floresanlardan gözüm sulandı ama burası saklanıyor sanki.
Il va cogner dans le néon.
Yavaş!
Et il s'allume, avec "Dompteur de lion" écrit en grosses lettres de néon, pour pouvoir les apprivoiser de nuit, quand ils sont moins contrariants. Je vois, je vois.
Üzerinde ışıklı "aslan terbiyecisi" yazıyor karanlıkta da eğitebileyim diye.
Elle n'a pas d'enseigne au néon "La cage au Folles".
Kapıda "Çılgınlar Kulübü" gibi bir şey yazmıyor.
Oh, le néon!
Neyon
Ton nom est en néon à Broadway?
Evet, ismin Broadway'de ışıldıyor mu?
Crée-moileson que ferait un néon.
Hiç heyecan verici değil.
En lettres de néon!
Lşıklı panoda.