English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Og

Og tradutor Turco

112 parallel translation
Og, je voudrais te présenter mon père.
Og, babamla tanıştırayım.
Père, voici Og Oggilby.
Baba, bu Og Oggilby.
Og Oggilby.
Og Oggilby.
- Bonjour, Og. - Bonjour, trésor.
- Merhaba, hayatım.
Parlons de nous, Og.
Bizden bahsedelim, Og.
Écoute, Og... ce travail de détective est plus compliqué qu'on ne le pense.
Bak Og, dedektiflik işleri için bakış açısından fazlası lazım.
Écoute-moi, Og.
Beni dinle.
- Je parie que c'est Og.
Bahse varım ki Og gelmiştir.
- Il la fait parier maintenant.
Og, şimdiden onu bahse alıştırmış.
Elle n'a jamais parié avant de le connaître.
Og ile tanışmadan önce hiç kumar oynamamıştı.
- Og, que dis-tu?
Og, neler söylüyorsun?
Og, ne me fais pas peur.
Og, korkutma beni!
Je ne sais pas ce que j'ai... mais ton père m'a fait prendre 500 $ de la banque pour l'investir dans...
Neyim olduğunu bilmiyorum ama baban, bankanın parasından 500 $ alıp yatırım yapmamı... - Og!
Og, tu as bu?
Og, içki mi içtin sen?
Og?
Og?
Parlez-moi! - Que lui est-il arrivé?
- Og'a ne oldu?
Je vous en donnerai la moitié.
Teşekkür ederim, Og.
Tu te souviens de ce monsieur, Og?
Beyefendiyi hatırladın, değil mi Og?
Surveille ton langage, Og.
laflarına dikkat et, Og. Al.
- Fais ce que dit le monsieur, vite.
- Hemen beyefendinin dediklerini yap, Og.
Fais ce que te dit le monsieur, Og.
Beyefendinin dediklerini yap, Og.
Surveillez la porte!
Og, Fidgit, kapıyı kontrol edin.
Quoi? Arsouille?
- Og, burada mısın?
Un bel arbre qu'Arsouille avait conçu 200 mètres de haut, rouge vif et d'une puanteur.
Og tasarladı, değil mi? Evet. 183 metre boyunda, parlak kırmızı ve berbat kokuyordu.
Arsouille avait raison.
Og haklıydı.
Pas ça, Arsouille.
Öyle değil Og.
Arsouille a raison!
- Og haklı! Harita bende.
Arsouille reste avec moi.
Evet. Og ve ben kalacağız. Hazır mısın?
- Arsouille, viens ici!
- Og, buraya! Çabuk! Çekil yoldan!
- Tu vas vite en besogne.
- Oğ, bebeğim, çok acelecisin.
T'es un type bien, non?
Senin ki bir OG, değil mi?
Un peu passé, mais sûrement un type bien, hein?
Sahte de olsa, yine de muhtemelen seninki bir OG, ha?
Bonne route, Mali et Ai Plang.
Güvenli yolculuklar, Mali Og Ai Plang.
Vous et Maman... avons fait du frotti-frotta? Oui. C'est une histoire que j'espérais ne jamais raconter.
Eğer bana bir şans daha vermezsen, belki de Og'a Dünyanın goril imparatoruna verirsin!
Si vous ne le faites pas pour moi, vous le ferez peut-être... pour Og, gorille empereur de la Terre!
Eğer bana bir şans daha vermezsen, belki de Og'a Dünyanın goril imparatoruna verirsin!
Désolé, Og, j'ai un nouvel équipage.
Kusura bakma, Og. Ama yeni bir mürettabatım var.
Tu vois, Og?
Görüyorsun ya, Og?
Mr Fairmont occupait le "OG du meurtre".
Bay Fairmont "Cinayet Merkezi" nde kalıyormuş.
Pas de chambre en face : "OG du meurtre."
Çünkü sadece bir tarafında oda vardır ;
Première fois pour Og.
Bu, Og'un ilk seferi.
Non!
Ög!
Oh, ça doit être Og.
Og olmalı.
- Bonjour, Og.
- Merhaba Og.
- Og, qu'est-ce qu'il y a?
Og, neyin var?
Oh, merci, Og.
Bekle.
Vous êtes comme un f... Un petit frère pour moi.
Sanki kendi oğ... kardeşim gibi.
Je vais vous dire :
ÔÚËuÃǵ ± ÖĞ ( küfür )
Arsouille.
Bu doğru, Og.
Je suis content qu'on puisse passer du temps ensemble... mais tu dois avoir mieux à faire que d'aller à la pêche.
Baba oğıl bir şeyler yaptığımıza sevinmeme rağmen balık tutmak şu an yapacağın son şey olmalı.
- Le "OG"?
- Cinayet Merkezi mi?
Ne sois pas dégoûtée.
Neden "öğ" diyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]