Translate.vc / Francês → Turco / Olivier
Olivier tradutor Turco
410 parallel translation
Donne-leur d'abondantes récoltes pour qu'ils abondent en toute bonne action et qu'ils Te soient agréables et qu'ils voient les fils de leurs fils comme des pousses d'olivier autour de leur table, pour que, trouvant grâce à Tes yeux, ils soient tels des étoiles.
Bereketli bir bağ misali, dolu bir başak gibi onlara bol bol tohum ver. Böylece senin için yapılan tüm iyi ve kabul edilebilir işlerde bolluğa erişsinler ve torunlarına yeni dikilmiş bir zeytin bağı gibi bakmalarına müsaade et. Senin gözünde iyilik etmek amacıyla oturdukları masalarında cennetin yıldızları gibi parlasınlar.
- olivier.
- Olivier. - Efendim.
Organisation pour l'alimentation et l'agriculture, où vous recevrez une branche d'olivier.
10 : 35, tarım organizasyonunu teftiş, - bir zeytin ağacı hediye edecekler.
J "ai du mal à croire que tu portes un rameau d" olivier.
Barış için bir zeytin dalı uzattığına inanmak bana zor geldi.
C'est Laurence Olivier.
Laurence OIivier olacak.
Avec quel calme, l'olivier
Öylesine serinkanlılıkla inceler ki portakal dalı...
Le noble olivier s'abattra...
Toprağa karışacak sonunda...
Mais, toujours calme, l'olivier
Ve hala incelemekte olgun meyve ile dalı...
Courage Daigne écouter Ne pourrais-tu te réfugier Non seulement dans l'olivier
Ey cesaret ikinci bir devir kuramaz mısın?
Et une branche d'olivier entre ses mains graciles,
Ve muzip elinde bir zeytin dalı...
- Olivier Rey.
Olivier Rey.
Même Laurence Olivier, je suppose, était vaniteux et égocentrique.
Bahse girerim Laurence Olivier bile gururlu ve benmerkezciydi.
Il avait la main gauche et le pied droit paralysés... lawrence olivier a choisi d'inverser, dieu sait pour quelle raison... et avait les nerfs de la joue droite et des paupières abîmés.
Sol el ve sağ ayağının bir kısmında felç varmış. Nedendir bilinmez ama Olivier sağ el, sol ayak olarak oynamayı tercih etti. Ayrıca sağ yanak ve göz kapağında da sinir hasarı varmış.
- Laurence Olivier.
- Kimmiş o?
- Vous ne savez pas qui c'est? Laurence Olivier! Le plus grand acteur du monde!
Laurence Olivier dünyanın en büyük aktörüdür!
Laurence Olivier. Marlon Brando. Cary Grant.
Laurence Olivier, Marlon Brando, Cary Grant ve Lon McCallister.
Je suis pas Laurence Olivier, mais je préférerais...
Ben Laurence Olivier değilim, ama...
" Ce qui fait ding, c'est la comédie, pas le ring. Qu'on me donne une scène. Pour ce taureau une arène.
Olivier Sugar Ray'in karşısına çıksaydı o da derdi ki, sahneyı ringe tercih ederim.
Olivier Cromwell le seul homme à poigne de l'Angleterre n'était pas très grand.
Oliver Cromwell, Britanya tarihinin en yürekli adamı... Hiç de öyle büyük bir adam değildi.
Bonsoir, Olivier va arriver.
Olivier hemen geliyor.
Je me suis réveillé sous un olivier.
Karadelik, karadelik. Uyanınca zeytin ağacı altındaydım.
C'est avec Laurence Olivier, non?
Olivier'de oynuyor, değil mi?
- Roland et Olivier.
- Roland ve Oliver.
Les oignons, il les a plantés | autour du gros olivier!
Soğanları, zeytin ağacının etrafına dikti!
Charlie Chan, honorable fils, pas três intelligent...
Charlie Chan. Bir numaralı San, pek de zeki değil. Olivier o palto berbat görünüyor.
C'est un rameau d'olivier.
Sana zeytin dalı uzatıyor.
J'ai l'intention d'étudier l'interprétation d'Olivier, - Branagh, Shapiro et Kullnark.
Olivier, Branagh Shapiro ve Kullnark'ın da... performanslarını çalışmayı planlıyorum.
Capitaine Kirk, soyez notre rameau d'olivier.
Sen, Kaptan Kirk, uzattığımız ilk zeytin dalı olacaksın.
Avec leurs rameaux d'olivier Croc, croc, croc, la sorcière
"Korurlar koyunları kötü cadıdan"
Vous allez voir une scène du film de Laurence Olivier.
Şimdi Laurence Olivier'nin yönettiği filmden bir sahne izleyeceksiniz.
Bonjour, Olivier.
Merhaba Olivier! Selam Kitty.
Nous sommes en direct au Pont Alexandre à Paris où Olivier de la Fontaine...
Şu anda size Paris'teki tarihi Alexandre Köprüsü'nden canlı yayın yapıyoruz. Olivier de la Fontaine burada...
Je m'adresse à vous depuis le Pont Alexandre où Olivier de la Fontaine Président syndicale de la Chambre de la mode et Haute Couture qui représente dans le monde les couturiers français, a été tuer à l'arrière de sa limousine.
Size Paris'teki tarihi Alexandre Köprüsü'nden canlı yayın yapıyoruz. Fransız modasına yön veren Haute Couture Modacılar Birliği'nin Başkanı Olivier de la Fontaine burada limuzininin arkasında öldürüldü.
C'est un sinistre prélude au salon du prêt-à-porter Cet extraordinaire spectacle orchestré chaque année par de la Fontaine.
Bu hazır giyim günleri için şok edici bir açılış oldu. Olivier de la Fontaine her sezon binlerce modelden oluşan muhteşem defileler organize ederdi.
Je n'ai jamais eu de la sympathie envers Olivier, mais vous le savez.
Olivier ve ben pek iyi anlaşamazdık. Ama sen bunu zaten biliyorsun.
Voila je l'ai dit, c'est fini.
Ama Olivier iyi biri değildi. İşte söyledim. Bitti.
Jusqu'à sa mort prématurée Olivier avait une liaison avec Simone Lowenthal...
Zamansız ölümüne kadar, Olivier de la Fontaine'in evliliği boyunca Simone Lowenthal ile birlikte olduğu biliniyordu.
Un jour, j'ai lu dans un journal français que vous étiez marié avec Olivier de la Fontaine.
Bir gün bir Fransız gazetesinde Olivier de la Fontaine'le evlendiğini okudum.
Alors aurjourd'hui, les circosntances de la mort de monsieur Olivier de la Fontaine apparaissent moins bizarre et choquantes... qu'elles ne sont apparu auparavant.
Bugünkü gelişmelerden yola çıkarak Olivier de la Fontaine'in ölümünün çok şaşırtıcı olmadığını söylemek isterim.
Mr Olivier de la Fontaine est mort de son incapacité à déglutir un corps étranger bloquant son oeusophage... Corps étrangé s'avérant être un morceau de gras de jambon.
Mösyö de la Fontaine'in, bir jambon parçasının nefes borusunu tıkaması sonucu öldüğü anlaşılmıştır.
Olivier de la Fontaine..
İşte. Olivier de la Fontaine.
Ce n'est pas Laurence Olivier, mais... il a quelque chose, non?
Tamam, adam da Olivier değil, ama... Birşeyi var ama, değil mi?
Tu as déjà mangé des feuilles d'olivier?
- Hiç zeytin yaprağı yedin mi? - Hayır.
" Ll m'a fait manger une feuille d'olivier,
"Bana bir zeytin yaprağı yedirdi."
Le noble olivier s'abattra
Tüm olgunlaşmalı sevgi.
Vous savez qui j'ai vu, hier?
Ofise kim geldi, biliyor musun? Laurence Olivier.
Laurence Olivier.
Ha, o mu?
Olivier et Benji!
Oliver ve Benji.
Olivier de la Fontaine.
Olivier de la Fontaine.
Olivier a été tué.
Biraz daha. Modacılar Birliği'nin Başkanı Olivier de la Fontaine öldürüldü. Olivier öldürülmüş.
Je lève les yeux et vois sur la colline un vieil olivier... lentement se courber et plonger vers la mort.
Başımı kaldırdığımda tepenin üzerinde dalları yere doğru eğilmiş yaşlı bir zeytin ağacı gördüm.