Translate.vc / Francês → Turco / Once
Once tradutor Turco
262,847 parallel translation
Je vais sauter en premier, ok?
- Önce ben atlayacağım tamam mı?
Ce n'est pas une vague qui vient de nous frapper.
- Efendim? Bize az önce çarpan akıntı değildi.
Ils vont m'encercler pour me comprendre avant d'attaquer.
Etrafımda dönüp saldırmadan önce beni tanımaya çalışacaklar.
Je n'ai jamais eu quelqu'un qui s'est soucié de mon développement émotionnel, quelqu'un qui essayerait différentes choses pour m'aider.
Hayatımda daha önce duygusal gelişimimi önemseyen biri olmadı bana yardım etmek için değişik şeyler deneyecek biri.
J'ai reçu un appel du FBI il y a quelques jours.
Bir kaç gün önce, FBI'dan bir telefon aldım.
Il dirige un réseau de voitures volées, et il y a quelques années, quand je buvais encore beaucoup, avant que tu reviennes dans ma vie, j'effaçais les numéros de série des véhicules qu'il m'apportait pour quelques dollars.
Bir çalıntı araba çetesinin başındaydı ve yıllar önce, ben hala çok içerken sen hayatıma tekrar girmemişken, bir kaç papel karşılığında getirdikleri araçların şasi numaralarını siliyordum.
- Qu'est-ce qui vient de se passer ici?
- Az önce ne oldu burada?
Il y a deux semaines, un agent de la CIA en Sardovie a été tué, et son disque contenant les noms des Sardoviens nationaux espionnant pour les Etats-Unis a été volé.
İki hafta önce, bir CIA ajanı Sardovia'da öldürüldü ve içinde ABD'ye casusluk yapan Sardovia vatandaşlarının listesi olan bir taşınabilir bellek çalındı.
Remontons cinq ans en arrière.
Beş yıl önce kendini o duvarda buldu.
C'est aussi un jeu de psychologie, anticiper les mouvements de l'adversaire avant qu'il n'y pense.
Pekâlâ, bu cidden bir psikoloji oyunudur kendi bile bilmeden önce rakibin hamlesini tahmin etmek.
J'ai joué contre lui dans un tournoi de jeunes il y huit ans.
Sekiz yıl önce gençler turnuvasında oynamıştık.
On doit la rejoindre avant que Cipher craque son nom et on ne sait pas le temps que notre match va prendre.
Kesintisiz hesaplayıcı adını çözmeden önce ona ulaşmak zorundayız ve maçımızın ne kadar uzayacağını tahmin etmek mümkün değil.
Je déteste être le porteur de telles nouvelles, mais vous avez perturbé le conseil avant qu'il puisse être certifié.
Böylesi bir kötü haberi vermekten hiç hoşlanmıyorum ama onaylanmadan önce tahtayı bozdunuz.
- Ces idiots se sont fait expulser du tournoi.
- Bu geri zekâlılar az önce kendilerini turnuvadan attırdılar. Çocuklar?
Je viens de recevoir des nouvelles de notre contact de la CIA.
Az önce CIA'deki adamımızda konuştum.
Burov se sacrifierait, plutôt que de trahir son pays.
Burov, ülkesine ihanet etmeden önce kendini feda edecek bir adamdır.
Avant qu'on commence, si tu as l'impression de perdre le contrôle avec Matthew, vraiment, dis-lui que tu as besoin de réfléchir.
Başlamadan önce Matthew'layken kontrolü kaybettiğini hissedersen tam manasıyla kaybeder gibiysen ona düşünmek için zamana ihtiyacın olduğunu söyle.
Tu aurais dû nous le dire avant de nous traîner dans ce triste endroit.
Valiz misali, bizi yanında bu rezil yere sürüklemeden önce söylemen gerekirdi!
D'autres magasins devraient faire mieux que vous, parfois.
Diğer dükkanlar arada sırada sizden önce davranıyordur elbet.
Ce n'était pas comme toi, mais on avait souvent faim.
O ölmeden önce yeterli yiyeceğimiz yoktu. Seninki kadar kötü değildi ama çok aç kaldık.
Une cargaison de moucherons a été envoyée il y a six semaines à une adresse commerciale en Oklahoma.
Altı hafta önce bir tatarcık kargosu Oklahoma'daki bir iş adresine gönderilmiş.
Vous souvenez-vous d'il y a 3 ans lorsque cet officier du KGB a été tué?
Üç yıl önce öldürülen şu KGB memurunu hatırlar mısınız?
Ils savent qu'il a divorcé récemment.
Yakın zaman önce boşandığını biliyorlar.
Ils ont dû revoir leur jeu, depuis 20 ans, non?
O senaryolar yirmi yıl önce yazıldı, o zamandan beri kendilerini geliştiremediler mi sizce?
Vous l'avez déjà fait.
Bunu daha önce de yaptınız.
- Avant votre départ...
- Gitmeden önce...
Eh bien... avant notre arrivée, on nous a attribué ce nom.
Biz buraya gelmeden önce bizim için belirlediler.
On veut être sûrs avant de passer à l'acte.
Harekete geçmeden önce gerçekten o olduğuna emin olacağız.
Je sors d'un interrogatoire. Un type soupçonné d'activités antisoviétiques.
Az önce devlet karşıtı faaliyetlere karışan birini sorguluyordum.
Peut-être, mais je veux m'en assurer avant de...
Olabilir ama yapmadan önce emin olmak isterim.
On vérifiera avant.
- Emin oluruz önce.
Je ne l'ai jamais rencontrée. Son nom ne me dit rien.
Dediğiniz kişiyle karşılaşmadım hiç, bu ismi daha önce duymadım.
Avec une pelle et un seau. Puis à mains nues.
Önce kürekle, sonra kovayla en son da ellerimle kazdım.
C'est écrit qu'il a atterri il y a 20 minutes.
Uçağın 20 dakika önce indiği yazıyor.
- Vous venez de la rater.
- Az önce gitti.
Je suis choqué qu'il ne l'ait pas fait avant.
Daha önce yapmamış olmasına şaşırdım.
Donc les gens que l'on devait empêcher de se rencontrer, viennent de le faire.
Tanışmasını engellememiz gereken kişiler az önce tanışmış.
- Vous venez de m'appeler "Madame"?
- Az önce bana hanım efendi mi dedin?
On doit se mettre en route si on veut arriver à l'heure.
Eğer zamanında yetişmek istiyorsak biran önce gitmeliyiz.
J'ai juste besoin de votre aide avant.
Biliyorum da. Ama önce yardımına ihtiyacım var.
On la récupère d'abord, bien sûr.
Tabi önce onu geri getireceğiz.
J'ai déjà vu cet homme.
Bu adamı daha önce gördüm ben.
Je l'ai vue en premier.
Önce ben gördüm.
J'essaie de vous empêcher de faire quelque chose de mal.
Sizi kötü bir şey yapmadan önce durdurmaya çalışıyorum.
Je préfère toujours dire au public pré-programme, juste au cas où un ami vous a amené ici.
Seyircilere, programdan önce hep şunu söylemek isterim. Belki onları arkadaşları getirmiştir diye.
Il y a quelques années, j'étais gay pendant 2 ans et me droguais, mais je suis entré chez Weight Watchers, et j'ai regagné ma confiance.
"Bebeğim, birkaç yıl önce iki yıl süren, metamfetamin dolu gey ilişkim oldu ama Weight Watchers'a başladım ve öz güvenimi geri kazandım."
Je me demandais pourquoi j'étais si énervée quand on me disait qu'il y a des limites, et, c'est parce que je me sens coupable que tous mes rêves se réalisent facilement il y a 15 ans.
Birisi sınırlar olduğunu söylediğinde niye bu kadar sinirlendiğimi merak ediyordum ve... sebebi, yaklaşık 15 yıl önce tüm hayallerim nispeten kolayca gerçekleştiği için kendimi çok suçlu hissetmem sanırım.
Si vous me connaissez, vous savez que je suis lente et que je ne me souviens pas de ce que vous venez de me dire.
Ama beni tanıyorsanız miskin olduğumu bilirsiniz, hatırlayamıyorum bana az önce ne dediğini.
La moindre des choses c'est d'attendre que la personne soit partie pour les rechercher en ligne.
Adab-ı muaşeret, birini IMDB'de aramadan önce odadan çıkmalarını beklemeyi gerektirir.
Avant le spectacle de ce soir, j'ai regardé dans le reflet de mon Coca Light.
Mesela bugünkü gösteriden önce bile büyük diyet kola tenekesindeki yansımama derin derin baktım.
Messieurs?
Beyler, az önce bir palapacıyla anlaştım.