Otto tradutor Turco

Merci, Otto.

Teşekkürler, Otto.

Je pensais que celà pouvait être Otto.

Gelen kişinin Otto olması beni şaşırtmazdı.

- Otto m'a envoyé.

- Beni Otto yolladı.

- Otto?

- Otto mu?

- Savez vous si Otto était pilote quand il était jeune?

Gençken, Otto'nun bir pilot olduğunu biliyor muydunuz?

Il l'amenait ici, ou elle y venait seule, comme moi?

Onu buraya Otto mu getirmiş yoksa benim gibi kendisi mi gelmiş?

Je continuais de penser toute la journée à Otto. Je ne pouvais pas retrouver mon calme, j'espérais.

Gün boyunca Otto'yu düşünüp yürüdüm, yerimde duramıyordum.

Il s'appelle Otto, mais tu le savais déjà probablement.

Adı Otto, ama sen zaten bunu biliyorsundur.

Mais ce que tu ne savais pas, c'est qu'Otto est pilote.

Ancak, sanırım Otto'nun pilot olduğunu bilmiyorsun.

- Quel Otto?

Hangi Otto'nun?

Otto le pilote.

Pilot Otto.

Mon nom est Otto.

Benim adım, Otto.

OTTO DANS LES YEUX D'ANA

Ana'nın gözlerindeki Otto

Otto vit ici.

Otto şurada yaşıyor.

Si ton nez saigne, c'est que tu enfonces ton doigt trop loin.

Sorumluluk Otto'da. Unutma Otto, sana en değerli şeyimizi emanet ediyoruz.

Quand la mousson arrivera, tu seras content de l'avoir.

Otto gibi yüzüp kendimizi kurtarmalıydık.

on hésite. j'aime bien otto.

Hala karar veremedim. Ben'Otto'olsun istiyorum.

ah oui, otto à pédales.

Yakışır, şişman bir köpek zaten..

Tu es allé à Brown, Otto, non?

Brown mezunu değil miydin, Otto?

Otto, je veux que vous pour répondre à ma nièce, Juliette Beck.

Otto, yeğenim Juliet Beck'le tanışmanı istiyorum.

- Darling, c'est le professeur Otto Ellis

Tatlım, bu Profesör Otto Ellis.

- Vous savez où est Otto?

Affedersin. Otto nerede biliyor musunuz?

Sphinx... C'est Otto qui t'envoie?

Sphinx seni Otto mu yolladı.

Salut, Otto.

Selam Otto.

- Otto, écoute-moi...

- Otto, dinle beni.

Randall Raines, Donny Astricky, Otto Halliwell.

Randal Raines, Donny Astricky, Otto Halliwell.

Qui conduisait une Firebird 1 973?

73 Firebird kullanan kimdi? Otto?

On fera un tour chez Otto demain matin.

Sabah Otto'ya gidelim.

- Bonjour, Otto.

- Merhaba Otto.

Tu sais, Randall, de vous voir, toi, Otto, Donny... j'en suis presque nostalgique.

Şunu söylemeliyim ki Randal, seni, Otto ve Donny'i görmek bende nostaljik duygular uyandırdı.

Otto, t'as une Ford 1 939.

- Burada bir 39 Ford var.

Une Cadillac bordeaux.

Harold-Randall-Otto. Burgonya, Cadillac.

Otto, ton chien a bouffé les clés.

Otto, köpeğin anahtarları yedi.

Tumbler, Kip et toi, ramenez la voiture chez Otto.

Tumbler, sen ve Kip, son minibüsü Otto'nun yerine götürün.

Otto, mon mari, était dyslexique et il savait épeler que son nom.

Kocam Otto, disleksikti ( okuma körü ) ve heceleyebildiği tek kelime de kendi ismiydi.

Du courrier pour Otto.

Otto'ya bir mektup var.

Otto!

Otto!

- Otto?

- Otto?

Otto, pourriez-vous me préparer rapidement un peu de poulet Kung Pao, mais avec des noix?

- Otto. - Evet, bay başkan. Bize biraz kızarmış tavuk yapabilir misin?

On a décidé qu'on traiterait ça de la même manière qu'avec nos propres enfants :

- Hadi. - Gretchen ve Otto konusunda kendimi kötü hissediyorum.

" Appelez Otto Hirsch,

" Otto Hirsch'i çağırın.

Otto, un feu rouge, ça veut dire quoi?

Otto, kırmızı ışık ne anlama geliyor?

Otto a une petite amie.

Otto'nun kız arkadaşı var! Otto'nun kız arkadaşı var!

Otto, depuis quand vous avez une petite amie?

Otto, ne zamandan beri kız arkadaşın var?

Otto?

Otto?

Oh, Otto. Ma réponse, bien sûr, c'est...

Otto, cevabım elbette -

Alors, Otto, qu'est-ce qui t'arrive?

Sen misin, VT? Otto, ne var ne yok?

Otto, on te demande.

- Otto, seni görmek isteyen biri var.

Non.

Hayır Otto.

Ils vont chez Otto.

- İyiler. Otto'nun yerindeler, Donny ve Freb'le beraber.

Et mon frère Otto avait aussi un redbone.

Kardeşim Otto'da da Redbone vardı. Hep kavga ederdik.