Translate.vc / Francês → Turco / Oublié
Oublié tradutor Turco
47,063 parallel translation
Qui on aurait oublié?
Aklımıza gelmeyen biri var mı?
Pardon, j'avais oublié.
Pardon, unutmuşum.
Merde, j'ai oublié.
Siktir, unutmuştum.
Comme si quelque chose de très cher, avait été égaré et oublié.
"Sanki çok değerli bir şey yanlış yerde ve unutulmuş."
Il a oublié certaines choses. Mais sa mémoire reviendra en ravivant ses souvenirs.
Sürekli bir şeyleri unutuyormuş ama hatırlatılırsa yerine gelirmiş.
Tu sais, nous l'avions tous oublié.
Hepimizin unuttuğu bir şey var.
Homer a oublié où il a mis la voiture la nuit dernière, et maintenant nous devons la retrouver.
Homer, dün gece arabasını nereye park ettiğini unuttuğu için onu arıyoruz.
Vous avez oublié Haïti?
Haiti'yi unuttun mu?
On doit faire des aubergines au parmesan pour Lelluccio, t'as oublié?
Daha Lelluccio için patlıcan musakka yapacağız, unuttun mu?
Tu as déjà oublié ton oncle?
Amcanı şimdiden unuttun mu?
J'aimerais me rappeler vous avoir laissé devant une caserne de pompiers, mais j'ai oublié.
Seni itfaiyenin önüne bıraktığım günü hatırlıyorum demek isterdim, ancak hatırlamıyorum.
Et elle m'a posé une question, et j'ai répondu, et ça a entraîné plus de questions du coup, j'ai oublié de quoi on parlait, et j'étais en retard pour le travail.
Soru soruyor, ben de cevaplıyorum. Cevabım daha fazla soruya yol açıyor. Sonunda neden bahsettiğimizi bile unutuyorum ve işe geç kalıyorum.
On l'a oublié.
Onu unuttuk. Git.
On a oublié la machine au zoo, au temple.
Zaman makinesini hayvanat bahçesinde unuttuk, tapınak yerinde.
Ce n'est pas comme si j'avais oublié où j'avais frappé, Todd.
Hangi kapıyı çaldığımı unutmadım Todd.
Ah oui. J'avais oublié que je portais ça.
Doğru ya bunu giydiğimi unutmuşum.
Et c'est quelque chose que je n'ai jamais oublié.
Bu asla unutmadığım bir şey.
A un moment donné, j'ai oublié ça, uh...
Bir noktada bunu unutmuştum.
J'étais trop obsédé à essayer de produire une nourriture de vraiment haute qualité, et j'ai oublié de prendre du plaisir.
Kafayı kaliteli yemek üretmeye o kadar takmıştım ki... keyif almayı unutmuştum.
Et je n'ai jamais oublié ça.
Bunu asla unutmadım.
J'ai oublié de quoi j'ai l'air.
Neye benzediğimi unuttum.
Ou as-tu oublié qu'il y avait un pouvoir que même l'Homme d'Acier ne pouvait pas vaincre?
Çelik Adam'ın bile yenemeyeceği güçlerin bulunduğunu unuttun mu yoksa?
Est-ce que tu as tout oublié?
Her şeyi unuttun mu?
Paradoxalement, j'ai oublié quel cours c'était.
Tuhaf ama hangi ders olduğunu hatırlamıyorum.
Je sais que c'est pas "la pointe", mais j'ai oublié le mot. J'ai envie de dire "le canon".
Silahın ucuna başka bir şey denir ama aklıma gelmiyor. "Namlu" mu denirdi?
J'ai oublié Poppy.
Poppy'yi geride bıraktım.
J'ai du mal à croire que vous avez oublié.
Unutmuş olduğuna inanamıyorum.
La combinaison était une bonne idée, mais vous avez oublié une chose... Elle a une connexion sans fil avec le vaisseau.
Zırh giymek iyi fikirdi ama bir şeyi unuttun bu gemi, kablosuz bağlantıya sahip.
L'IMSF sera démantelé, MMC fera faillite, et la Terre oubliera Mars comme elle a oublié la Lune.
UMBV çözülür, MMC batar, ve Dünya aynı Ay'ı unuttuğu gibi Mars'ı da unutur.
N'oublie pas tes devoirs.
Ödevini getirmeyi unutma.
Avant que j'oublie...
Unutmadan önce, senden...
N'oublie pas de parler à ton frère.
Erkek kardeşine konuştuğumuz şeyi sormayı unutma.
Ne l'oublie pas.
Bunu asla unutma.
Oublie.
Boş versene.
N'oublie pas qu'entre ici et le prochain point de mesure.
Burayla bir sonraki ölçüm arasını hesaba kat.
J'oublie toujours.
Bir türlü yaranamıyorum.
Tu sais, parfois, en se réveillant d'une sieste... on oublie souvent des choses.
Bilirsin bazen şekerleme yaptığında bile bazı şeyleri unutursun.
- N'oublie pas ton com.
- Telsizini unutma.
Tu sais quoi? Oublie-le.
Bence onu unutmalısın.
Tu m'as appelé "une bonne chose". - Oublie ça. - Tu n'es pas mon patron.
"İyi bir şey."
Oublie.
Aklından bile geçirme.
Elle n'oublie pas les choses.
O hiçbir şeyi unutmuyor. Sadece gömüyor.
Il toque à la porte, il dit qu'il a oublié ses clés, et qu'il est désolé d'être parti si longtemps.
Gelmesi bu kadar uzun sürdüğü için özür diler.
D'accord, oublie.
Tamam, boşver.
- Rien. Oublie ça.
- Önemsiz.
Oublie.
Ben...
Oublie le dentiste. Va voir un chirurgien buccal. "
"Ağız cerrahına git" dedim.
Et le temps... le temps... n'oublie jamais.
Ve zaman... Zaman asla unutmaz.
- Ce ne sera pas nécessaire. - Oublie ça.
- Gerek yok.
On oublie le protocole 2?
İkinci protokolü göz ardı mı ediyoruz?
Si on oublie qu'ils ont fait sauter la maison.
Karşıdaki evi patlatmalarını geç.