Translate.vc / Francês → Turco / Oval
Oval tradutor Turco
420 parallel translation
La terre est meilleure dans la vallée.
Ovalık araziyle tepedeki arazi arasında çok fark vardır.
Il a de la terre dans la vallée, hein?
Zeb Andrew'in Ovalık arazisi var. Sorun bu, değil mi?
Une terre dans la vallée, ça changerait tout.
Ovalık arazim olsaydı çok farklı olurdu, öyle değil mi?
De la terre de la vallée, hein?
Bu ovalık arazi toprağı, değil mi?
Je vais y acheter un bout de terre.
Bize bir parça ovalık arazi alacağım.
Ton père se l'était mis aussi en tête.
Baban da bir keresinde ovalık arazi almaya kalkmıştı.
Mais je connais une terre à vendre dans la vallée et je l'achèterai.
Ama alınacak ovalık toprak nerde var biliyorum ve onu alacağım.
J'ai pas toute la somme.
Ovalık arazi için yeterli param yok!
Si t'y mets autant d'ardeur que sur la tienne, cette terre-là pourrait bien te revenir.
Ovalık araziye de tepedeki gibi bakarsan eğer arazi iki hasat sonra senin olabilir sanırım.
Je voulais acheter une terre, dans la vallée...
Almaya çalıştığım ovalık bir arazi vardı.
Hé, frottons de la glace sur son cou.
Hey, boynunu biraz buzla ovalım.
On frotte un peu.
Biraz ovalıyoruz.
Au milieu de ce terrassement.
- Bu oval alanın ortasında.
Le Grand Prix italien de Monza a lieu d'une part sur un anneau de vitesse et sur un circuit routier.
Monza'daki İtalya Grand Prix'sinde yol pist ve yüksek hızlı oval pist birlikte kullanılacak.
Et avec son circuit ovale, les pointes de vitesse peuvent être phénoménales.
Oval pist ile birlikte inanılmaz hızlara ulaşılıyor.
Les pilotes estimaient que les F1 de 1, 5 m de l'époque étaient mal adaptées à la nature du circuit.
Pilotlar o zamanın 1.5 litrelik Formula 1 araçlarının pistteki oval bölüm için uygun olmadığını düşünüyorlardı.
Les leaders négocient leur première courbe. Barlini mène, devant Stoddard sur BRM et Aron sur Yamura, suivis de Brabham, Gurney et Scarfiotti.
Liderler şu anda oval bölümde Ferrari ile Barlini önde, arkasında BRM ile Stoddard ve Yamura ile Aron var.
Dites-moi, Scott, quelles sont les difficultés du circuit de Monza?
Monza'daki oval bölümde sürüş yapmanın zorlukları nelerdir Scott?
Les difficultés?
Oval bölüm mü?
Au virage, Sarti remonte de trois places et lutte pour la 4e position.
Oval bölüme girerlerken Sarti dördüncülük için yarışan üç araca yetişti.
- C'est un ovale très pur. Enfin... un ovale un peu triangulaire, mais le teint est lumineux et comme éclairé de l'intérieur!
Sade bir oval biçiminde hafiften üçgen içinden ışık saçarcasına parlak ciltli.
- Menton ovale front noble.
Oval çene... yüksek kaşlar...
On devrait le vendre, comme tu ne viens plus.
- Küçük oval masa mı? - Rennes yarın...
Et... la table... Table ovale...
Ve... masa... oval masa...
Le visage ovale.
Yüzü oval.
Quelqu'un a frotté le tapis, vous voyez?
Birisi kilimi ovalıyormuş, görüyor musunuz?
L'invention est une nouvelle forme de la voûte basée non sur le cercle, mais sur l'ovale. Cela ne semble pas un grand changement mais son effet sur l'articulation des bâtiments est spectaculaire. BENJAMIN BRITTEN :
Dairesel değil oval kemer formu keşfedildi çarpıcı bir değişiklik gibi görünmese de yapının eklem yerleri üzerindeki etkisi muazzam.
Puis, tu le passes sur ton visage.
Sonra yüzünü ovalıyorsun.
Au stade.
Oval stadındalardı!
Malgré ces deux tentatives, M. Ford affirme qu'il ne deviendra pas le prisonnier du bureau ovale, ni l'otage de possibles assassins.
Her iki suikast girişimine rağmen Bay Ford, Oval Ofis'e hapsolarak esir olmayacağını ifade etti ve asıl esirin suikastçılar olacağını söyledi.
Signes particuliers : néant.
- Yüz : oval, iz yok.
Vaisseau en orbite elliptique avec une apogée de 141 milles et une périgée de 122 milles nautiques.
Uzay aracı şu anda, dikeyde 141 deniz millik yatayda 122 deniz millik oval yörüngesine girmiş durumda.
Ce matin, le Président a reçu dans le Salon Ovale la délégation culturelle des étudiants chinois.
Bu sabah sayın Başkan Oval Ofis'te... Çin Halk Cumhuriyeti'nden gelen kültürel değişim programı öğrencileri ile görüştü.
Dois-je vous laver?
Sırtını ovalıyım mı? Gerekmez.
Vous l'avez vu d'abord sphérique, puis ovale, et maintenant tropézoidale.
İlk başta küre gibiydi, sonra oval ve şimdi de yamuk oldu.
Il essaie avec des courbes ovales, fait des calculs sans fin... commet des erreurs arithmétiques... qui lui font rejeter la bonne réponse.
Pekçok oval şekilli eğriler üzerinde hatalı matematiksel çalışmalar yaptı, bunlar doğru cevaba ulaşmasını engelledi.
Souvenez-vous, la Maison Blanche...
Beyaz Saray " ı unuttunuz mu? Oval Ofisi?
Non, il était de forme ovale.
Hayır, daha çok oval gibiydi.
Tout d'abord, la femme doit avoir de jolis yeux ovales, un nez fort et des paumes rubicondes.
Öncelikle kızın hoş bir biçimde oval gözleri, yüksek bir burnu ve kırmızımsı avuç içleri olmalı.
Ce soir, le président Reagan adressera un message spécial au peuple américain depuis le Bureau Ovale.
Bu akşam Başkan Reagan Amerikan halkına Oval Ofis'ten... - Evet. - Seslenecek.
Ouache! tu trouveras ça ennuyant, tu feras de la politique... tu deviendras la première présidente des États-Unis... et tu accoucheras dans le bureau Ovale.
Bunu sıkıcı buluyor ve politikaya atılıyorsun... ve Oval Ofis'te doğum yapan ilk Amerikan başkanı oluyorsun.
Coliseum, St. Nick's, Dykeman Oval... Fort Hamilton, Star Casino, Hippodrome...
Coliseum, St. Nick's, Dykeman Oval, Fort Hamilton Star Casino, Hippodrome, Queensborough.
Une école, dont certains diplômés ont siégé au bureau du Président à la Maison-Blanche.
Oyle bir okul ki, mezunlarindan ikisi... Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te oturdular.
Faut que je lui mette de la crème sur les cuisses... et autour de la touffe. Je suis dans un état!
Bunun anlamı, onun kalçalarını, en diplerine kadar ovalıyorum en mahrem yerlerine kadar ve ben sanki, "Vay canına!"
Le nez est trop gros...
Burnum fazla oval olmuş.
Le président a reçu la sélection nationale de football à la Maison-Blanche.
Başkan Kennedy, bugün Üniversiteler Amerikan Futbolu Karması'yla Oval Ofis'te tanıştı.
Imaginez-en une dans le bureau ovale.
Oval Ofis'in duvarında bir sinek olduğunu düşünsene.
Janie, conduisez Mlle Wade au salon.
Bn. Wade'i oval ofise götür müsün, lütfen?
Vous connaissiez le Bureau Ovale?
- Daha önce oval ofisi gördünüz mü?
- Une terre!
- Ovalık araziymiş!
Ovale.
Oval.