Translate.vc / Francês → Turco / Oxford
Oxford tradutor Turco
917 parallel translation
Drôle d'histoire que celle de ce garçon d'Oxford devenu fou.
Yanındaki şu Oxford'lu gencin aklını kaçırması, garip bir öykü.
- Je suis passé par Oxford.
Oxford'daydım.
Postez cette lettre à Portland Square, quelques minutes avant minuit, puis rentrez directement chez vous, par Oxford Circus.
Şu mektubu saat onikiden tam bir kaç dakika önce Portland Meydanındaki posta kutusuna atmanı istiyorum. Sonra Oxford Circus tarafından doğru evine dön.
Freddie a un jeune frère.
Freddie'nin Oxford'ta okuyan küçük kardeşi burada.
Je suis descendue du bus... et je me suis souvenue que Vin rentrait d'Oxford demain.
Dediğim gibi, otobüsten indim ve birden Vin'in yarın Oxford'dan geleceğini anımsadım.
Cette année, à Oxford, ma vision du monde a changé.
Bu yıl Oxford'da dünyaya bakışım değişti.
- Oxford m'a appris une chose. - Je t'écoute.
- Oxford ne öğretti biliyor musunuz?
Il rentre d'Oxford.
Oxford'dan yeni geldi.
Certains vont à Oxford et parlent anglais... comme vous et moi.
Bazıları Oxford'a gitmiş İngilizceleri bizim kadar iyi.
Elle avait peur que je porte des chaussures Oxford... et un sac à provisions.
Yoksa oksford giyip alış veriş çantası taşıyacağımı mı sandı?
Von Bock a étudié les détails de sa vie privée. Il avait fait Oxford et maîtrisait la langue et la culture anglaises.
von Bock, Barham'ın özel hayatına ilişkin detayları uzun uzun çalıştı ki kendisi 3 yıl Oxford'da okumuştu, İngilizce'yi mükemmel konuşuyordu ve
"La Médecine d'Oxford", en 19 volumes.
Oxford Tıp, Christian tarafından yazılmış. 19 cilt.
"Les symboles nébuleux d'une noble passion."
"Muazzam dumanlı sembolleri, yüce bir aşkın." Oxford Dize Kitabı'nda olacak.
Vous jouez très bien. Lord Henry Wotton, un vieil ami.
Lord Henry Wotton, Oxford'dan eski bir arkadaşım.
D'un jeune Irlandais sorti d'Oxford :
Oxford dışından genç bir yazar. İsmi Oscar Wilde.
On m'a fourni des preuves irréfutables. Lord Wallace m'a montré une lettre.
Lord Wallace Oxford'dan bir arkadaşım.
- Discipline? L'histoire européenne.
Oxford'da Avrupa Tarihi yapıyordum.
Aristocratie d'Oxford si j'en ai jamais rencontré un.
Oxford kökenli bir aristokrat...
Un menteur, mon neveu Algernon? Impossible! Il son d'oxford!
Söz konusu olayın olduğu gün, ki o gün hafızama kazındı, her zaman olduğu gibi bebeği arabayla gezdirmek için hazırlandım.
On est allés jouer contre Oxford pendant les congés de Pâques.
Atletizm Birliği Paskalya boyunca Oxford'la maçlarımızı filme çekti. Bir tek maçı bile kazanamadık.
Que j'ai développé durant mes années à Oxford.
Oxford'daki dört yıllık eğitimim sırasında mükemmelleşti.
Je faisais du lèche-vitrine en rêvant de ce que je lui achèterais, si j'avais de l'argent.
Oxford Caddesi'nde vitrinlere bakıyor, acaba param olsa ona ne hediye alırdım, diye düşünüyordum.
tu veux des poilus, beaux et parfumés. Non, j'ai l'droit d'avoir mes goûts.
Sadece temiz askerler, sarışın, yakışıklı, Oxford'da okumuş.
Le premier ministre, le comte de Mountjoy... diplômé d'Oxford et de Cambridge.
İşte Başbakan, Mountjoy Kontu Rupert... Oxford ve Cambridge mezunudur.
Je vous imaginais en vieux professeur de langues.
Oxford'da yaşlı bir dilbilimi profesörü falansınızdır diye tahmin etmiştim.
Nous allons vivre à Londres, Tommy ira à Oxford.
Londra'da yaşayacağız. Tommy, Oxford'a gider.
il y a qu'une dizaine de chefs noirs, qui ont étudié à Oxford.
Sadece bir şey söyleyebilirim : Oxford'da okumuş 10 tane lider var kalan hepsi maymun!
En refusant de faire mon droit à Oxford, comme papa, j'ai déchaîné une tempête.
Babam gibi Oxford'da hukuk okumayı reddettiğimde... evde büyük kavga çıktı.
Tu sais, Rolls-Royce, Oxford, Big Ben.
Rolls-Royce, Oxford.
Rolls-Royce, Oxford, Big Bob.
Rolls-Royce, Oxford, kremli nöbetçiler.
Oui. " La reproduction sans le concours
Evet. Oxford ansiklopedisinde öyle yazar "Karşı cinsle ilişkiye girmeden gerçekleşen üreme."
" Ah, pourquoi l'anglais d'Oxford...
" Ama neden olmasın ki İngilizler misal?
Allez sur la route d'Oxford qu'on teste ce moteur innovateur.
Osborn, aşağıya, kulübeye doğru sür bakalım bu devrim niteliğindeki motoru Oxford yolunda denemiş olalım.
Votre père était à Oxford avec moi.
Babanız okulda benimleydi.
Je suis allé à Breslau après Oxford.
Oxford'dan sonra Breslau'ya gittim.
Avant ton retour, on m'a prévenu que M. Pollock était bien arrivé chez lui à Oxford.
Sen eve gelmeden önce, Bay Pollock'un Oxford'daki evine güvenli bir şekilde ulaştığını öğrendim.
Mme Ragheeb, je suis un associé du professeur Ragheeb à Oxford.
Bayan Ragheeb, Profesör Ragheeb'in Oxford'dan meslektaşıyım.
Il est venu à Oxford.
Oxford'a gelmişti!
C'est pas parce qu'Albie n'a pas fait Oxford... qu'un minable comme toi doit lui casser ses lunettes.
Albie Oxford'a gitmedi diye gözlüklerini kırman gerekmezdi, sefil herif.
" New York... Presses Universitaires d'Oxford.
"New York, Oxford Üniversitesi Yayınları"
Mais en réalité, il a tiré tout son matériel d'un ensemble d'études sur Dante du Pr. Fred Efame publiées à Oxford depuis 1933.
Fakat aslında elindeki tüm materyali İngiliz Dili Profesörü Fred Efamen'in 1933 yılının sonlarında Oxford'da yayımladığı bir kitaptan almıştı.
Que vous étiez membre du Parti communiste à Oxford, dans les années 30, et que vous êtes toujours un sympathisant à la cause communiste.
1930'larda Oxford'da Komünist Parti üyesi olduğunuz... ve hala komünizm davasına gizli bir sempati beslediğiniz.
Presque tout le monde était membre, à Oxford, dans les années 30.
1930'larda Oxford'da herkes Komünist Parti üyesiydi.
Votre mari était communiste à Oxford.
Kocanız Oxford'dayken komünistti.
En fait, il n'a jamais grandi après Oxford.
Aslında Oxford'dan sonra pek de büyüyememişti.
Oxford... tu te souviens, il me semble que c'était hier, mais les années passent...
Oxford'da, hatırladın mı? Daha dün gibi. Ama yıllar geçiyor.
Stephen a une liaison avec une étudiante.
Stephen... Oxford'da bir kızla aşk yaşıyor.
A son âge, les mains vous démangent... devant une jolie fille.
Oxford'da kızlardan elini çekemeyeceği bir yaştadır.
J'étais à Oxford.
- Şey... - Oxford'daydım.
Je dois aller voir l'exposition du Giotto...
Zaten gitmem gerekiyor. Giotto sergisine gideceğim. Oxford otobüsü ne zaman?
Hé, moi aussi je viens d'Oxford!
Ben şahsen Oxford mezunuyum.