Translate.vc / Francês → Turco / Paranoïa
Paranoïa tradutor Turco
685 parallel translation
- Trop bête. Vous avez déjà entendu parler d'une chose appelée paranoïa?
Hiç "incinme korkusu" diye birşey duydun mu?
Suggérer le contraire montre une paranoïa dont tu devrais avoir honte.
Bunların dışında başka birşey ima etmek, utanç duyman gereken paranoyak bir güvensizlik anlamına gelir.
- J'en ai assez de cette paranoïa.
- Bu paranoyak patlamalardan bıktım.
Arrête de te faire du mal avec ces accès de paranoïa.
Çünkü bu paranoyak tantrumlarla ikimizi de incitmekten vazgeçmelisin.
Le terme médical est "paranoïa".
Tıbbi anlamı paranoya.
Le capitaine Queeg souffre de paranoïa aiguë. Il va craquer.
Queeg'de her türlü akut paranoya belirtisi var.
Je ne savais pas ce qu'était la paranoïa avant qu'il m'en parle.
Paranoyak kelimesini o söylemeden önce bilmezdim bile.
Quelle est la différence entre "paranoïaque" et "paranoïa"?
"Paranoid" ve "Paranoya" arasındaki fark nedir?
On a la paranoïa, la schizophrénie, l'ambivalence... l'état de manque, la rivalité entre frères et sœurs. - Vous le nommez, on l'a. - Joey?
Hayır, neler var neler, paranoya, şizofreni duygusal gelgitler, içe kapanıklıklar, kardeş rekabeti, ne isterseniz var.
Cette dose déclencherait la paranoïa.
Bu dozlarda şiddetli paranoya olur.
Il présente des signes de paranoïa. Que s'est-il passé?
Beyin dalgaları paranoya cinneti gösteriyor.
Elle souffre de paranoïa depuis 6 mois.
Bu paranoya altı aydır devam ediyor.
Il règne une paranoïa certaine chez ces jeunes.
Bu gençlerde paranoyanın izlerini görüyorum
Là, il rencontre Maria Zani, une nymphomane qui aime le provoquer, l'humilier, ravivant sa paranoïa.
Sonra Maria Zani ile tanışır yani onu kışkırtmayı, aşağılamayı paranoyasını arttırmayı seven bir erkek delisiyle.
Sa Majesté se trouve dans un état avancé d'un mal bien connu, la paranoïa.
Majeste, psikiyatristlerce parayona olarak bilinen bir akıl hastalığının ileri bir aşamasındadır.
Non, répondez à la question, Père Paranoïa.
Hadi! Hayır, soruma cevap verin Rahip Paranoya.
Hahn parle de... paranoïa.
Hahn bunun "paranoya" olduğunu söyledi.
Il souffre de paranoïa aiguë.
Kendisinde akut paranoya belirtileri var.
Catatonie, démence précoce, paranoïa schizoïde passive.
Katatonya, dementif dengesizlik, pasif şizoid paranoya.
- Et sa paranoïa...
- Bu şartlar altında sinir bozukluğu...
Il a écrit un livre appelé "paranoïa et magie", et croyez moi,
"Paranoya veya Büyü" diye bir kitap yazmıştı.
- S'agit-il d'un cas de paranoïa?
- Sadece paranoyadan ibaret olmasın Bay Bennell?
"Sur la côte Ouest, la paranoïa s'empara de toute la population..." "les citoyens pris de panique étant convaincus que la Californie..."
Üçüncü kolordu komutanı Tümgeneral Joseph W. Stilwell'e Güney California'nın savunulması görevi verildi.
Rumeurs et paranoïa envahissent les campagnes... touchant les plus faibles.
Egemenliğin yıkıldığı söylentileri ve korkusu bütün ülkeyi baştanbaşa dolaşıyordu.
- Vous faites de la paranoïa. - Ce n'est pas de la paranoïa.
Paranoyaklaşmaya başladın.
La paranoïa de Kimba est montée en flèche après ça.
O olaydan sonra Kimba'nın paranoyası fırladı.
Non, ça ce n'est que de la paranoïa parfaitement normale.
Bu normal paranoyaklık.
Il se crée même une paranoïa arrogante et élitiste, "eux"... contre "moi"!
Gün geçtikçe büyüyen bir tür kendinden memnun, seçici bir paranoya var "Onlar" ve "Biz" hissi, bu çok tedirgin edici.
Non, attends, c'est de la paranoïa.
Bir dakika, bu paranoyaklıktan başka bir şey değil.
Pourtant, quelle ironie que ce monument de paranoïa et de peur, devienne la maison de ma nouvelle, et sérieuse vie.
Hâlâ bu paranoya ve korkunun sembolünün, yeni yaşamımın yuvası olmasını ironik buluyorum. yeni yaşamımın yuvası olmasını ironik buluyorum.
Je ne vois pas pourquoi risquer la guerre pour satisfaire votre paranoïa et soif de conquêtes personnelles.
Şahsi paranoyanızı ve zafere karşı olan susuzluğunuzu tatmin etmek için, savaşı göze almanın bir anlamı yok.
Certains penseront à de la paranoïa.
Bazı insanlar bunu paranoya olarak düşünebilir.
La paranoïa est souvent compliquée. Mais ça, c'est génial.
Paranoid aldanmaların çoğu karışıktır, ama bu çok dahice.
La lettre racontait au dessinateur qu'un horrible crime semblait avoir été commis par une personne souffrant de paranoïa dans un endroit secret.
Mektup, karikatüriste gizli bir yerde estetik paranoyası olan bir kişi tarafından dehşet verici ve acayip bir suçun işlendiğini anlatıyordu.
Professeur Violet. Vous avez été psychiatre, spécialisé en paranoïa, démence et mégalomanie.
Profesör Plum, illüzyon yeteneğiyle paranoidlere akıl hastası katillere yardım eden bir psikiyatr profesörüydünüz.
La Russie est galvanisée par notre paranoïa.
Rusya, paranoyamız sayesinde milli değerlerini anlıyor.
C'est peut-être de la paranoïa.
Belki de, sadece biraz bir paranoyaktır.
{ \ fs72 \ b0 \ cHFFFFFF } Tu sais quoi? { \ fs72 \ b0 \ cHFFFFFF } Je pense que tu fais de la paranoïa.
Bence sen paronayoklaştın.
- Ce n'est pas de la paranoïa, ils font ça Annie.
- Baba, bu bir paranoya. - Bu paranoya değil. Bunu her zaman yaparlar, Annie.
Tu fais de la paranoïa hallucinatoire.
Sen paranoid hayal görüyorsun.
Que vous soyez en crise de paranoïa après un trauma neurochimique?
Nevrotik-kimyasal troma yüzünden paranoid kriz geçirdiğiniz mi?
Vous trouvez que ses tics et sa paranoïa sont sains?
Tikleri ve paranoyası normal davranış belirtisi mi sence?
Ce n'est pas de la paranoïa, ça.
Bu paranoya değil, bir gerçek.
Tant de paranoïa.
Ne paranoya ama.
Puis, insidieusement, le souci légitime fait place à une paranoïa rampante qui devient pire que le mal.
Ama akla uygun kuşkudan... azgın paranoyaya giden yol düşündüğümüzden çok daha kısadır.
Quand mes supérieurs m'ont questionné au sujet de ma disparition, Ils ont montré un degré de suspicion et d'intolérance frisant la paranoïa.
Üstlerim benim kayboluşumu sorgularken, paranoya seviyesinde şüpheci ve hoşgörüsüz tavırlar sergilediler.
- paranoïa?
- Paranoyak mı?
Là, Mama, tu fais une paranoia sur les oeufs.
Bak anne, bu sadece yumurta paranoyası.
Dès que tu réunis 50 artistes dans une pièce, tu obtiens une charmante combinaison de ragots, paranoïa, jalousie, peur, frissons, haine, convoitise et simulacre.
- Pek değil. - Biz de öyle. Haftada bir gün toplanıyor içimizi döküyoruz.
Mais un jour, quand j'avais dix ans, je me suis battu avec un gars.
Bu bir işaret değil mi? Anlamı "biz saldırmadan önceki yıl." Al, sadece paranoia yapıyorsun.
Excusez-moi, O'Connell, mais le terme "paranoia" implique un état irrationnel et très agité.
Kusura bakma O'Connell ama paranoya mantıksız ve tedirgin hareketleri ima eder.