Translate.vc / Francês → Turco / Parc
Parc tradutor Turco
7,574 parallel translation
Mais le parc où se passe la fête...
Fakat partinin olduğu park...
Je l'ai juste vue dans le parc.
Parkta gördüm sadece.
J'ai reçu ton message et j'ai pris deux métros, puis j'ai fait deux fois le tour du parc Victoria, comme un cinglé.
Mesajını aldıktan sonra, deli gibi iki metroya binip Victoria Park'ta iki tur attım.
Vous avez choisi le mauvais jour pour venir au parc.
Parka gelmek için yanlış günü seçtiniz.
Les cendres de Rachel ont été répandues dans un parc, derrière sa maison.
Rachel'ın külleri evinnin arkasındaki parka savruldu.
Même pour se balader dans le parc.
Parkta gezmek için bile olsa, zarif olursun.
Le Réflexe est un enfant seul qui attend dans un parc
# Refleks # # Parkta bekleyen tek çocuktur #
Ça s'appelle le parc EPCOT.
Adı da EPCOT Center.
Non, on n'ira pas au parc.
Hayır. Parka gitmiyoruz.
Si elle suit le protocole, elle va aller à une zone de sécurité dans le parc.
Protokolü uyguluyor. Parktaki güvenli bölgeye gidiyor.
le signal ne provient plus du parc.
Parktan uzağa bir yere gitti.
Celui qui l ´ a pourra nous dire se qui s ´ est passé au parc.
Onu alan kişi bize parkta gerçekte neler yaşandığını anlatabilir.
Oui, et il était dans le parc lorsque Bill a essayé de me tuer.
Bill beni öldürmeye çalıştıktan sonra da parka gelmişti.
Et ceci est un parc.
Ve burası bir park.
Leur destination était Chestertown Parc où la compétition de sculpture de citrouilles avait commencé.
Bu yılki etkinliğe belediye başkanıda katıldı. Hedef Chestertown Park'ıydı. Kabak Oyma Yarışmasına katılanlar heyecanlı ve memnundular.
La seule chose qui soit arrivée c'était une fois... quand ils étaient enfants... ils se sont tenus la main et ont marché ensemble un moment dans un parc.
Onunla tek anısı, bir keresinde çocukken parkın birinde birkaç metre el ele yürümüşler.
Parc dans le stationnement à court terme 1 dans l'encadré A1.
Birinci park alanında, sıra A, ilk bölüm.
Viens à l'est du parc animalier Fukuyama.
Doğu Fukuyama Hayvan Park'ına gel.
Tu veux jouer au football dans le parc?
Parkta futbol oynayalım mı?
Le pare-brise était aveuglant et la plupart des gens du parc avaient fuit.
Ön cam parıldıyordu ve parktaki çoğu insan koşarak kaçıyordu.
On peut demander aux personnes de Wilton de déposer la demande de parc public d'ici lundi.
Pazartesiye kadar Wilton'un adamlarını park önergesi için itmeliyiz.
Ensuite nous avons différente chose ensemble, des choses sérieuses, pas des stupides... comme aller se promener dans un parc ou jouer de la guitare ensemble...
"Sonra bir sürü farklı şey yapacağız. Ciddi şeyle ; aptalca değil. Parkta yürüyüşe çıkmak ya da birlikte gitar çalmak gibi."
Des employés qui appelaient en annonçant, de fausses grand-mères mortes pour qu'ils puissent aller au parc.
Çalışanları sahte kişiler arıyor, ofisi beyzbol sahasına çeviriyorsunuz.
Tu sais qu'il a un parc à son nom?
Bir parka onun adını verdiler, söyledi mi?
Un parc à ton nom?
Bir park mı?
Ils vont débaptiser le parc, hein?
Sanırım parkı kaybedeceğiz.
Excusez-moi, votre enfant joue dans le parc?
- Affedersiniz.
Retrouve moi au parc plus tard.
Parkta buluşalım.
Ce terrain va être un nouveau parc national.
Bu arazi resmen ulusal park olmak için yalvarıyor.
Tu sais que les Parc Nationaux méritent ce terrain.
O arazinin tam Ulusal Park Hizmetleri'ne göre olduğunu sen de biliyorsun.
Un parc national. Leslie.
Ulusal park olsun diye.
Allons-y pour ce parc.
Madem öyle gidip şu parkı kapalım.
Ce parc est mon rêve.
O park benim hayalim.
Déjà tu essaie de me voler mon parc et ensuite tu me voles mon équipe?
Önce parkımı sonra da ekibimi mi çalmaya kalkışırsın?
Si vous faîtes don de ce terrain et que vous me laissez le transformer en parc national- - le Parc National Newport- - votre nom sera associé à quelque chose de bien.
Burayı bağışlayıp parka dönüştürmeme izin verirseniz... Newport Ulusal Parkı'na. Adınız iyi şeylerle beraber anılacak.
J'ai commencé ma carrière a Pawnee en transformant une fosse en un petit parc sympa.
Kariyerime Pawnee'deki bir çukuru küçücük şirin bir parka çevirmekle başladım.
Parc'qu'ils ne protègent pas l'argent d'Oncle Sam.
Çünkü korudukları Amerika'nın parası değil.
Veuillez respecter le règlement du parc.
Lütfen kurallara uyunuz.
Des gens sont morts, c'est affreux mais... le premier parc, c'était génial.
İnsanların öldüğünü biliyorum ve bu korkunç bir şey ama ilk park muhteşemdi ya.
Alors, comment va mon parc?
- Parkım nasıl bakalım? - Harika.
C'est très beau, mais la réalité des frais d'exploitation d'un parc de loisirs...
Bunu takdir ediyorum ama böyle bir park için gereken...
Il y a dans le parc un ancien de la Navy, membre d'un programme que je finance.
Amerika Donanması'ndan biri var. Firmalarımdan birinin yürüttüğü araştırma programının bir parçası.
Tu crois que la huitième plus grosse fortune du monde ne donne que dans le pétrole, dans les télécoms et le parc à thème familial?
Dünyanın en zengin sekizinci adamının sadece petrolle, telekomla ve aile eğlence parklarıyla ilgilendiğini mi düşünüyorsun?
Le parc doit créer de nouvelles attractions avec une certaine régularité s'il veut maintenir le public en haleine.
Park, halkın ilgisini canlandırmak için birkaç senede bir yeni bir eğlence programına ihtiyaç duyuyor.
La viabilité même du parc repose sur notre aptitude à gérer ce genre d'incident.
Parkın varlığı, böyle olayların üstesinden gelme yeteneğimize bağlıdır.
Il y a des familles et je ne vais pas faire de ce parc une espèce de zone de guerre.
Burada aileler var. Burayı savaş alanına çevirecek değilim.
Ce que vous avez fait... Le C.A. va fermer le parc, saisir vos travaux, tout ce que vous avez créé.
Burada yaptıkların yüzünden yönetim kurulu parkı kapatıp işini ve yaptığın her şeyi alacak.
Veuillez débarquer de tous les manèges et rejoindre l'entrée du parc.
Lütfen tüm araçlar tesise geri dönsün.
Chaque fois qu'elle tue, cette chose avance plus au Sud. - Elle va tout droit vers le parc.
Bu şey ne zaman öldürse daha da güneye ilerliyor.
Cette route mène droit au parc.
Bu yol doğruca parka uzanıyor.
Elle est au Sud de la vallée des Gyrosphères entre l'ancien parc et la volière. Attendez, vous suivez le dinosaure?
Jirosfer Vadisi'nin güneyinde, eski parkla Kuşhane'nin arasında.