Translate.vc / Francês → Turco / Parca
Parca tradutor Turco
11,160 parallel translation
Ce commutateur régule la température du fixateur de l'encre, l'empêchant de surchauffer.
0 termostat murekkep isiticiyi kontrol edip asiri isinmasini onleyen bir parca.
Un chaque soir pendant une semaine.
Bir hafta boyunca, her gün bir parca.
Et ensuite j'ai laché la NYADA, et ma vie entière s'est écroulée
Ve NYADA'yı bıraktım hayatım param parça oldu.
Et on vous a préparé un petit numéro.
Ve biz de sizler için bir parça hazırladık.
- Deux parts de gâteau, alors.
- O zaman iki parça pasta alırsın.
Tout le monde ressort dans le même état qu'en rentrant, et nous voulons l'Incendiaire vivant et en un seul morceau, Julio.
Herkes içeri nasıl girdiyse, öyle çıkacak. Ve Yanan Adam'ı canlı ve tek parça halinde istiyoruz, Julio.
UNE HORREUR DE 1987
1987'deki bu parça korkunçtu.
Je pense que cette pierre a un rapport avec ça.
Ve ı meteorun bu parça onunla ilgisi olduğunu düşünüyorum.
Pour voir par toi-même, curiosité morbide, une nouvelle pièce du puzzle de ton analyse à long terme du bâtard immortel?
Meraklılığın yüzünden kendi gözlerinle görmek için mi? Ölümsüz piçin uzun dönemli analizi için yeni bir parça yapboz mı buldun?
Je les ai doté d'un fragment de mon propre pouvoir... pour aider à élever le niveau du terrain de jeu.
Onlara güçlerimden ufak bir parça bahşettim. Oyun alanını dengelemesi amacıyla.
J'ai vécu un millier d'année, et maintenant je suis coincée dans un corps qui peut m'avaler en entier.
Bin yıl boyunca yaşadım, şimdi de beni tek parça yutabilecek bir bedendeyim.
Reviens juste en un seul morceau.
Sadece tek parça halinde git ve gel.
Si ton père meurt à cause de quelque chose que tu as fait, il y a une partie de toi qui va disparaître et tu ne la retrouveras jamais.
Eğer baban, senin yaptığın bir şeyden dolayı ölürse içinden bir parça kaybolacak. Asla da geri alamayacaksın.
Une autre part d'elle aussi.
O parça da gitmiş olacak.
Celui qui pense qu'un bout de métal fait de lui un héros?
Bir parça metalin onu süper kahraman yaptığına inananla?
Je vais avoir besoin de plus de vermicelles.
Üzerine biraz daha parça serper misin?
- Tu veux que j'en mange?
- Ufak bir parça yememi ister misin?
- Un petit peu.
- Küçük bir parça.
Il y a des choses à vérifier.
Bir çok yer değiştiren parça var.
Une autre partie du corps a été trouvée.
Başka bir parça daha karaya vurmuş.
Oui, cela aurait pu être un tuyau en fer ou une barre métallique ou un tuyau en acier ou environ un millier d'autres instruments en métal.
Evet, Bijon anahtarı, demir bir çubuk, demir bir boru ya da diğer yaklaşık bin metal parça olabilirdi.
C'est revenu par morceau au début.
Parça parça hatırladı.
Est-ce que quelqu'un veut une autre part de gâteau?
Bir parça daha kek yemek isteyen var mı?
Il faut tenir compte des défenses. Si vous voulez garder votre corps intact.
Bir defa uzun dişleri var karnının tek parça kalmasını istiyorsan, dikkat etmen gerek.
Quelque chose qui mérite d'être maintenu. Monsieur Graham.
Tek parça tutmaya değen bir yer, Bay Graham.
Lot suivant, lot 87.
Sonraki, 87. parça.
J'ai compris que cette ville faisait partie de moi, que je l'avais dans le sang.
Şehrin benim içimden, kanımdan bir parça olduğunu fark ettim.
On a tous perdu une part de nous-mêmes quand Brian est mort.
Brain ölünce hepimizden bir parça koptu.
Après tout ce que vous avez eu, vous avez beaucoup de chance.
Tek parça halinde olduğun için şanslısın.
Il est bien fait.
Şık bir parça.
Dis à grand-mère de m'en amener un morceau.
Büyükannen bana bir parça getirsin.
Pas une livre, juste une pièce.
Korkma sadece bir parça.
Quelque chose dont tu n'as pas besoin pour vivre.
Onsuz yaşayabileceğin bir parça.
À ce que j'ai compris, au tout début de sa grossesse, Nabo s'est caché derrière un meuble et a surgi soudainement pour surprendre Sa Majesté. Il l'a regardée avec une telle intensité que cela a imprégné l'enfant royal de sa noirceur.
Anladığım kadarıyla, efendim Kraliçemiz hamile kaldıktan kısa bir süre sonra Nabo bir parça mobilyanın arkasında saklanıyordu ve ona bir süpriz yapmak için üzerine atlayıp, üstünde güç uygulayarak asil rahmi kötü duruma soktu.
On doit alléger notre chargement ou on n'arrivera pas à Bagram entiers!
Yükümüzü ciddi derecede azaltmamız lazım yoksa Bagram'a tek parça halinde ulaşamayacağız.
Tu sors de là, je casserais chaque vinyle que tu possède?
Evden çıkarsan, o plaklarını parça pinçik ederim.
Ce foutu palais est un trésor sans fin, mais tu dois travailler avec elle si tu veux ta part.
Bu sikiş sarayı ağzı açık bir hazine sandığı. Bir parça istiyorsan onunla birlikte çalışmalısın.
J'ai oublié quelques trucs.
Birkaç parça şey unutmuşum.
C'est juste que... C'est juste une égratignure.
Birkaç küçük parça saplanmış sadece.
J'avais pensé faire une commande.
Bir parça da kendime sipariş etmeyi düşünüyorum.
- Une voiture, une pièce, un arbre.
- Bir kamyonet, bir parça, bir ağaç.
Deux - trois trucs.
- Parça parça.
C'est un bout de tissu... Avec deux trous dedans.
İki tane deliği olan bir parça kumaş.
Des fragments, sans les détails.
Parça parça şeyler. Pek detayları yok.
- Ils l'ont démontée.
- Parça parça etti.
une pièce de notre histoire. quelque chose qui pourrait vous intéresser.
İlginizi çekebileceğini düşündüğüm, tarihimizden bir parça.
Quelque part, il doit bien y avoir un bout de papier, un témoin, la vérité.
Yani, dışarıda bir yerde bir şey olmalı, bir parça kâğıt ya da tanık gerçek.
On m'apporte de la zuppa tous les soirs avant le coucher.
Bana her akşam yatmadan önce bir parça Zuppa getirirlerdi.
Je ne suis pas croyant, mais j'ai lu des trucs au fil des ans.
Ben dindar bir adam değilim ama yıllar boyunca parça parça okudum.
Pourquoi? L'unique feuille de salade que tu vas manger va te ballonner?
Yiyeceğin bir parça kara lahana karnını mı şişirecek?
Une grosse zone d'ombre.
Büyük bir parça eksik.