Translate.vc / Francês → Turco / Peacekeeper
Peacekeeper tradutor Turco
123 parallel translation
Tu connais le codage des Pacificateurs?
Peacekeeper kodlarını biliyor musun?
chargée des connexions interface.
Peacekeeper istihbarat birimindeydim.
Je doute qu'elle dure assez longtemps, pour que les pacificateurs la consignent dans leur rapport.
Peacekeeper'ların kayda almaya değer bulacağı kadar bile uzun süreceğinden şüpheliyim.
Je ne reçois d'ordres de personne, Pacificateur!
Çabaların boşuna, Peacekeeper!
Pacificateur...
Peacekeeper...
Commando spécial des Pacificateurs, compagnie Icarienne, régiment Pleisar!
Özel Peacekeeper Komandosu, Icarian Şirketi, Pleisar Alayı!
Tu n'es pas un pacificateur?
Peacekeeper?
Tu sais que je ne suis pas un Pacificateur!
Bak, benim bir Peacekeeper olmadığımı biliyorsunuz!
Y a-t-il une présence des Pacificateurs dans ce système?
Sistemde Peacekeeper birlikleri var mı?
Nous perdons un temps précieux, elle est dans l'infanterie, le commandement lui dit où se battre et où mourir.
Boşa vakit harcıyoruz, o sadece bir piyade. Peacekeeper Komutanı ona sadece nereye uçacağını ve nerede öleceğini söyler.
La femme Pacificateur et l'humain viennent de s'échapper et un véhicule de transport approche de cette planète.
Kadın Peacekeeper ve insan kaçmışlar. Ve gezegene yaklaşmakta olan bir Kumandan Gemisi var.
- Un transport des Pacificateurs va arriver!
- Buraya gelmekte olan Peacekeeper dolu bir gemi var!
Comme vous le savez... le commandement Pacificateur a des paramètres très précis concernant les contacts, avec des formes de vie non répertoriées.
Çünkü sizin de bildiğiniz gibi, Peacekeeper Yüksek Komutanlığı'nın tanımlanmamış yabancı yaşam formlarıyla ilişki kurmakla ilgili gayet kesin kuralları vardır.
Si tu pars, tu devras trouver quelqu'un d'autre pour te libérer puis il faudra expliquer la présence de ces menottes.
Eğer kaçarsan, seni çözmesi için başkasını bulman gerekecek. O zaman, bu Peacekeeper kelepçelerini açıklaman gerekecek.
La femme Pacificateur, et l'autre sont avec lui.
Kadın Peacekeeper ve diğeri de onunla beraber.
Ecart entre le transporteur des Pacificateurs et Moya... Soixante mètres avant contact...
Yaklaşmakta olan Peacekeeper Gemisi ile Moya arasındaki uzaklık- - 60 metras ve azalıyor...
Je regrette, Moya et moi connaissons mal la technologie des Pacificateurs.
Korkarım ki ne Moya ne de ben Peacekeeper teknolojisine yeteri kadar aşina değiliz.
Des Pacificateurs.
Peacekeeper!
Je suis une Pacificatrice, une Sébacéene,
Ben bir Peacekeeper'ım. Bir Sebacean.
C'est étrange de me trouver si proche d'une Pacificatrice sans avoir peur...
Bir Peacekeeper'a bu kadar yakın olup da korkmamak tuhaf...
Tu la détestes, tu détestes les Pacificateurs, tu veux tous les voir mourir.
Ondan nefret ediyorsun, değil mi? Peacekeeper'lardan nefret ediyorsun.
Sache Humain, et fais-en ce que tu veux que mon désir de voir Aeryn survivre est plus grand que celui de voir mourir le peuple entier des Pacificateurs.
Bak, İnsan. Önemli olan şu ki, Aeryn'ın yaşamasını isteyen parçam, bütün Peacekeeper'ların ölmesini isteyen parçamdan daha büyüktür.
Nous avons deux solutions, Pacificateur.
İki seçeneğiniz var, Peacekeeper...
Une carte qui vous permettra de faire le voyage de retour, en évitant les territoires contrôlés par les Pacificateurs.
Yolculuğunuzu yapmanız için gereken bir harita ki... yolculuğunuzda tüm Peacekeeper yönetiminden uzak durmanızı sağlayacak bir harita mı?
Vous essayez de rentrer chez vous en évitant les territoires contrôlés par les Pacificateurs.
Sen ve ötekiler evinize gitmeye, Peacekeeper'lardan kaçmaya çalışıyorsunuz.
Moi je viens de ces territoires, je sais où ils se trouvent, mais je ne pourrai jamais y retourner.
Benim evim Peacekeeper sınırları içinde. Yani mesele, ben asla evime gidemiyorum.
Un pacificateur éprouverait de la compassion?
Tutku? Bir Peacekeeper'dan?
Je suis née pour devenir Pacificateur.
Ben bir Peacekeeper olarak doğdum.
Il y a des cachettes ici, que le plus fouineur des Pacificateurs ne pourrait trouver.
Bu hücrede Peacekeeper koku köpeklerinin bile bulamadığı yerler var.
Je comprends que les Pacificateurs aient tout fait pour éviter la grossesse.
Şimdi niye Peacekeeper'lar hamileliği önlemeye çalıştı anlıyorum.
Tu prétends être le Capitaine Durka,
Peacekeeper Komuta gemisi Zelbanion'dan
Vous avez vaincu un Croiseur pacificateur!
Siz bir Peacekeeper Komuta gemisini mi yendiniz?
Les pacificateurs sont les maîtres de la propagande.
Güçle beslenen bir takım Peacekeeper propagandası!
J'ai étudié tous tes exploits pendant que je faisais mes classes.
Peacekeeper eğitiminde, bütün başarılarını inceledim.
Je n'ai accompli aucun exploit quand j'étais pacificateur.
Peacekeeper olarak hiç bir şeyi başaramadım.
Officier Sun, comment se fait-il que tu ne sois plus un pacificateur à présent?
Subay Sun, Niçin artık bir Peacekeeper değilsin?
Tu viens de te comparer, à un Pacificateur.
Az önce kendini kıyasladığın kişi bir Peacekeeper.
ça vient des pacificateurs!
kesinlikle Peacekeeper.
Si il y a une patrouille de pacificateurs, dans un quart de cycle lumière ils sauront exactement où nous sommes.
Eğer çeyrek ışık devri mesafesinde bir Peacekeeper devriyesi varsa, Tam olarak nerede olduğumuzu biliyorlar.
Viens, c'est l'occasion de faire travailler tes gros muscles de commando de pacificateur.
Hey, Bu senin dışarıda o güçlü Peacekeeper komando kaslarını esnetmen için bir şans.
De commando de pacificateur!
Peacekeeper Komando.
Deuxièmement, ces Pacificateurs qui te préoccupent tant te tueraient immédiatement, ce sont eux qui...
Şu iki, Seni bu kadar ilgilendiren şu Peacekeeper'lar... Seni hemen öldürürdü. Bunlar Peacekeeper...
Je viens de terminer le repérage des points de contact qui relient la balise des pacificateurs au système nerveux de Moya.
Moya'nın sinir sistemi ile Peacekeeper beacon'u arasındaki bağlantıların taramasını bitirdim.
Pilote, comment les gardiens ont-ils pu installer ce système à bord, sans que toi ou Moya vous en rendiez compte?
Pilot, Peacekeeper'lar nasıl olur da böyle bir cihazı senin veya Moya'nın haberi olmadan yerleştirebilir?
Quand les pacificateurs capturent un Leviathan, ils lui administrent immédiatement un stupéfiant très puissant.
Peacekeeper'lar bir Leviathan yakaladığında, hemen çok etkili bir uyku ajanını devreye sokarlar.
Fais attention, Pacificatrice.
Dikkat et, Peacekeeper.
Si j'étais encore une pacificatrice, serais-je assise sur cette planète à côté de toi?
Peacekeeper... eğer hala bir Peacekeeper olsaydım, Bu gezegende senin yanında otururmuydum?
Tu périras un jour des mains d'un Pacificateur.
Birgün, bir Peacekeeper'ın ellerinde öleceksin.
Que fait-il dans les Territoires Libres?
Başka bir Peacekeeper gemisinin Keşfedilmemiş Bölgelerde ne işi var?
C'est le vaisseau le plus redouté de l'Armada des Pacificateurs.
O Peacekeeper donanmasındaki en çok korkulan gemidir.
Tu sais, chez les humains aussi, les femmes, quand elles ont...
Bu tamamen yeni bir şey mi yoksa bilindik Peacekeeper Askeri...