Translate.vc / Francês → Turco / Pennies
Pennies tradutor Turco
150 parallel translation
Mon idée est que le gouvernement nous prête l'argent, et que les garçons remboursent en envoyant des pennies et des cents.
Benim düsüncem su : devlet bize parayi vermeli... çocuklar daha sonra bozuk para gönderip bu borcu öder.
Ça fait 50 pennies.
Hepsi yarım sterlin efendim.
- Des pennies pour le feu de Fawkes!
- Pennileriniz Guy Fawkes şenlik ateşi için.
- 9 pennies par personne.
- Adam başı 9 peni Kiloranlı.
Un penny, deux pennies, etc., jusqu'en haut.
Buraya kadar bir penny, şuraya kadar iki penny ve saire. Nereye kadar olsun?
Et elle peut payer quatre pennies pour cette information.
Ve o bilgilere 4 peni verebilecek durumda.
J'ai gaspillé quatre pennies.
Ben ne hâldeyim ve o dört peniyi rahatlıkla sokağa atıyor.
Je déteste faire ça, mais pouvez-vous me prêter six pennies?
Bundan nefret ediyorum ama acaba bana altı peni borç verebilir misiniz?
Voilà vos six pennies.
Altı penin, Sibyl.
Trois pennies si vous me ramenez pour le petit-déjeuner.
Doğrudur. Beni kahvaltı için eve yetiştirirsen sana üç peni veririm.
Tous payent 6 pennies par semaine.
Üyeler her hafta altı kuruş ödedi.
Je prie le lieutenant Kolnay de revenir sous peine de dégradation, et de remettre les biens secrets du Club : 2 florins et 97 pennies!
Teğmen Kolnay'ın rütbesinin tenzilini ve Kulüb'ün 2,97 Forint tutarındaki gizli parasının kendisinden teslim alınmasını talep ediyorum!
Comment tu sais qu'il y a 2 florins et 97 pennies?
2,97 Forint olduğunu nereden biliyorsun?
6 pennies, p tit gars. Viens la prendre il reste des bouteilles.
Gelsinler de görsünler günlerini, birkaç şişe var.
À moins que tu veuilles sortir d'ici avec les pennies qu'ils t'envoient.
Az para mı? Tabii size attıkları penilerle çekip gitmek istemiyorsanız.
En raison de la ponction rigoureuse de l'impôt sur le revenu, 5 des 6 pennies ont été avalés en taxe.
Yüksek vergi kesintisiyle altı peninin beş penisi vergiye gitti.
- 5 des 6 pennies?
- Altı peninin beş penisi mi?
- 5 des 6 pennies? - C'est juste, Monsieur.
- Altı peninin beş penisi mi?
- J'avais l'habitude d'aller mais revenir sans pennies.
Eskiden giderdik, çıplak dönerdik. Ama şimdi zengin döneceğiz, avrat.
- Oui, le morceau de bois où on met les pennies.
- Kip? Bozuklukları koydukları tahta parçası.
On ne peut pas dire : "cinq pennies" et être drôle.
Kimse "Beş peni lütfen" i komik biçimde söyleyemez.
Trois pennies pour le biscuit.
Bisküvi için üç jeton alayım.
Vous pensez jamais à tout ce travail le dos courbé, juste pour des pennies?
- O kadar boynun eğiliyor. Hem de o kadar az para için. Düşündün mü bunu hiç?
75 pennies l'unité.
Tanesi 75p, iki tanesi 1 £.
Les gens paient 2 pennies et regardent en accéléré toute la vie d'un homme. Comment il se bat, comment il mange, comment il aime...
İnsanlar birkaç peni ödeyip bunları izliyor... ve kısa bir zaman içinde bir adamın tüm yaşamını, nasıl kavga ettiklerini, nasıl yemek yediklerini, nasıl sevdiklerini görüyor.
Une collecte, j'ai oublié pour quoi. Mais je vous en prie, pas de vulgaires demi-pennies!
Özel bir koleksiyon, ne için olduğunu unuttum ama rica ediyorum, penileri tabağa görgüsüzce atmak yok.
Mollie, une ribaude à deux pennies...
Ucuz bir orospu.
Il y avait 421 pennies et 270 demi pennies dans les poches du pardessus.
Dörtyüz kırk bir sent, İkiyüz yetmiş yarım-sent ceketin her cebine sıkıştırılmıştı.
La fontaine du centre commercial est pleine de pennies, j'irai pendant ma pause déjeuner.
Ve alış veriş merkezindeki fıskiyeye insanlar kuruşlarını atıyor. Öğle molamda taramaya giderim.
En dépit du fait que vous aurez besoin de quelques pennies pour remettre cette machine à neuf, j'ai décidé d'en payer les frais.
Bu güzelim makineye can vermek için her kuruşa ihtiyacın olacağını bildiğimden, sana şu ödemeyi, memnuniyetle
Des pennies?
Kuruş mu? - Evet.
Tout ça pour quelques pennies?
Gerçekten beni birkaç kuruştan sorumlu mu tutacaksın?
Mes actions baissent, je ne sais pas pour toi. Ces "pennies" me coûtent des millions.
Benim tahvillerim düşüyor, seninkilerden haberim yok o kuruşlar, milyonlara maloluyor.
"Les pennies, c'est de l'argent!"
"Bozukluklar da paradır." diye bağırırdı.
Les pennies, c'est de l'argent!
Hayır, efendim. "Bozukluklar da paradır".
Les six pennies que ma mère me donnait le samedi nous payaient le Lyric, plus tous les bonbons qu'on voulait.
Her Cumartesi annemin dans dersleri için verdiği para, ben, Mikey ve Paddy'nin sinema biletlerine yettiği gibi, şeker vs. almak için artıyordu bile.
Prends deux pennies, Frankie, et emmène Malachy au Lyric.
Malachy'yi alıp sinemaya git.
Je te donnerai trois pennies par lettre, et trois autres si on me paye. Viens jeudi.
- Yazacağın her mektuba üç paund öderim ve ödeme yapılmasını sağlayan her mektuba üç paund daha.
La prison à sécurité moyenne... le camp de prison à sécurité minimum... la pancarte qui indique aux prisonniers de sécurité minimum quand ils se sont échappés... et Unicor, le bureau de travailleurs esclaves... où les prisonniers font des meubles pour le gouvernement pour quelques cents par jours.
Orta-seviye güvenlik tesisini... düşük-seviye toplama kampını... the sign that lets minimum-security prisoners know when they've escaped... and Unicor, the slave-labor office... where prisoners make furniture for the government for pennies a day.
Faites-le à l'ordre de "Peter", P-E-T-E... Le descendant d'esclavagistes Carter Pewterschmidt a payé 20000 dollars, ou deux millions de pennies, en réparation à un concitoyen noir.
Köle sahibinin torunu Carter Pewterschmidt yerel siyahi bir adama 2 milyon peni ya da $ 20,000 ödedi.
Quelques pennies?
Onun için anlamı ne?
Quelques Pennies en poche, et les yeux pleins d'espoir.
Sikkeler ceplerinde gözlerinde umutlar.
240 pennies, douze pièces de 5 cents et deux pièces de 10.
240 peni 80 sent.
J'ai deux pennies.
- Kazandım.
Si t'as le plastique, tu vois, le plastique c'est 5... 3 penny, et le verre 5 pennies, et si tu lets le 3 sur le 5, tu perds du pognon.
Eğer plastik alırsan 5 3 sent, cam da 5 sent. Eğer 3'Iüklerle 5'likleri aynı yere koyarsan paranı kaybedersin.
Pourquoi devrions-nous croire en vous? Pour la même raison que vous croyez que ce billet de 100 $ ne vaut rien de plus que 100 pennies.
100 dolarlık banknotun aslında 100 kuruşluk para olduğu gerçeğine inanacağınız gibi bana da inanacaksınız.
Les promeneurs viennent fouiller dans les biens mis à l'écart de gens qu'il ne connaissent pas vraiment dans l'espoir de faire une bonne affaire dont ils n'ont pas vraiment besoin chacun tellement déterminé à économiser quelques pennies
Alış verişçiler hiç tanımadıkları kişilerin ıskartaya çıkardığı eşyalarını incelemeye gelir. Bunu da aslında ihtiyaçları olmayan kelepirler bulmak umuduyla yaparlar.
Pas de pennies depuis 10 ans.
10 senedir 1 kuruş bile çıkmadı.
- Deux pennies.
- Bir daha.
Et c'est deux pennies.
Ve işte görüyorsun.
Je collectionnais des pennies.
Peni biriktirirdim.