Translate.vc / Francês → Turco / Peter
Peter tradutor Turco
21,224 parallel translation
Peter.
Peter...
Le groupe est en tournée avec Peter Andre.
Grup, Peter Andre ile turneye çıktı.
Représentante à l'ONU, et fille du Dr Peter Petersen co-fondateur de MdM, veuillez accueillir le Dr Wren Petersen.
BM özel ve kızı temsilcisi... MDM'nin kurucu ortağı Dr. Peter Peterson... Wren Peterson'u lütfen al.
Peter...
Peter.
- Laisse tomber, Peter.
- Kapa çeneni Peter. - Ne kadar da naziksin.
- Qu'est-ce que tu fous?
- Ne yapıyorsun Peter? Git buradan.
Je peux soit venir avec vous... ou gueuler :
Ya sizinle giderim ya da "İmdat, kaçıyorlar!" diye bağırırım. - Bin şu arabaya Peter.
- Peter, fou-lui la paix.
- Onu rahat bırak Peter.
- Peter.
- Peter.
Tu sais où est Peter?
- Peter nerede, biliyor musun?
Peter! Ouvre la porte!
Peter, aç şu kapıyı!
Je vais te retrouver.
Seni bulacağım Peter.
Je suis, appellez moi Peter.
Ben Peter.
Peter Pam
Peter Pam
On craint que Peter Drax refasse surface.
Endişem Peter Drax'ın tekrardan ortaya çıkma ihtimali.
Peter!
Peter.
Alex, voici Peter et Louis.
- Alex, bunlar Louis ve Peter.
Alors vous êtes le fameux Peter?
- Demek meşhur Peter sensin.
Peter n'a rien fait de mal!
- Peter yanlış bir şey yapmadı.
Perez a toujours été suspicieux envers Peter.
Perez, Peter hakkında hep şüpheci davranıyordu.
Peter était venu de San Diego.
Peter San Diego'dan gelecekti.
Il était fâché que j'aie mis fin à la thérapie de Louis.
- Terapisini sonlandırdığım için Peter sinirlenmişti.
Peter l'a poursuivi. Il était très près du bord.
Sonra Peter peşinden gitti ama Louis uçurumun kenarında duruyordu.
J'avais 18 ans quandj'ai rencontré Peter.
Biliyor musun, Peter ile tanıştığımda henüz 18 yaşımdaydım.
Vous pensez que c'était Peter?
Sence bunu Peter mı yaptı?
Au moins jusqu'à ce que Peter Drax apparaisse.
En azından Peter Drax ortaya çıkana kadar.
Laisse-le t'aider, il a un bon sens de l'orientation.
Bırak sana yardım etsin Peter. Yön bulma konusunda çok iyidir.
Vous pensez que Drax la harcèle?
Sizce Peter Natalie'nin mi peşinde?
Saviez-vous que Peter n'est pas le père biologique de Louis?
Peter Drax'ın Louis'in gerçek babası olmadığını biliyor muydunuz?
Autre chose, la mère de Peter va venir répondre à nos questions sur les lettres.
Bir şey daha var. Peter Drax'ın annesi buraya geliyor, mektup hakkında bazı sorular soracağız.
Pourquoi ne pas m'avoir dit que Peter n'est pas le père de Louis?
Peter'ın gerçek babası olmadığını neden bana söylemedin?
Ça ne me regarde sans doute pas, mais vous m'avez dit que Peter était le seul homme avec qui aviez été. Pourquoi m'avoir dit un mensonge aussi spécifique?
Biliyorum beni ilgilendirmiyor fakat bana Peter'ın hayatındaki tek erkek olduğunu söylemiştin ve bu konuda neden yalan söylediğini anlamış değilim.
Le médecin s'était trompé. Il pensait que Peter était ton père.
Doktor bir hata yaptı ve Peter'ın senin baban olduğunu sandı.
Depuis que Peter a disparu, elle a essayé de m'empêcher de voir Louis.
Peter ortadan kaybolduğundan beri Louis'i bana göstermemek için her şeyi yapıyor.
Saviez-vous que Peter avait un mariage heureux?
Peter'ın mutlu bir evliliği olduğunu biliyor muydunuz?
Il pourrait s'agir de Peter Drax.
Peter Drax olabileceğini düşünüyorlar.
C'est pas Peter Drax qui a écrit les lettres.
- Mektupları Peter Drax yazmamış.
Vous ne connaissiez ni Peter ni Louis avant les incidents, vous n'êtes pas un suspect, vous êtes... excentrique, peut-être, mais pas suspect.
Peter ve Louis Drax'ı kazadan önce tanımıyordun. Şüpheli değilsin merak etme, kıl bir tipsin belki ama şüpheli değilsin.
Tu dois découvrir où Maelstrom va faire péter le truc, et je dois trouver un pub où mater la finale.
Maelstrom'un yarın nereyi havaya uçuracağını öğrenmek lazım. Ben de maçı izleyecek bir bar bulmalıyım.
Ils vont faire péter le soleil!
- Güneşi patlatacaklar!
Non, ils vont faire péter la finale au Chili!
Hayır, Şili'deki finalde patlatacaklar. - Ne?
Peter?
- Peter.
- Ferme-la, Peter!
Kes sesini Peter.
ça va péter.
Patlamaya hazır ol.
S'il vous plaît, laissez-moi péter sur vous. Je vous en prie!
Üstünüze osurmama izin verin, lütfen!
J'ai déterré tellement de mines que j'aurais pu faire péter la lune avec!
O kadar çok mayın çıkardım ki ayı bile patlatabilirim o mayınlarla!
Je vais me péter le cul, ce soir!
Bu gece bu göt si-ki-le-cek!
Tu vas te péter la tête.
Götün arşa çıkacak.
Elle a fait péter un bâtiment, vous l'avez cachée.
Bir bina patladı. Ve sen onu sakladın Evinizde?
Bizarre, j'aurai cru que ton boulot se limitait à me péter le bras.
Bu şaşırtıcı. İşinin lanet olası kolumu kırınca bittiğini sanıyordum.
Trop de travail et pas de fun Ça fait péter un câble à Hunter
Hep çalışmak hiç eğlenmemek Hunter'ın deli olması demek