Translate.vc / Francês → Turco / Pont
Pont tradutor Turco
8,659 parallel translation
Attention en traversant le pont, il y a peu de visibilité pendant la mousson.
Üstgeçitte dikkatli olun. Muson yağmurlarında sisli oluyor.
LE PONT DES ESPIONS
CASUSLAR KÖPRÜSÜ
Puis-je suggérer de faire l'échange sur le pont de Glienicke?
Takas için Glienicke Köprüsü'nü önerebilir miyim?
Le pont de Glienicke est tranquille, surtout le matin.
Glienicke Köprüsü çok sakin, özellikle de sabahın erken saatlerinde.
Le pont Glienicke.
Glienicke Köprüsü.
Il n'y aura pas d'échange sur le pont de Glienicke.
Glienicke Köprüsü'nde takas falan olmayacak.
Ils ne libéreront pas Pryor avec Powers, pas sur le pont.
Pryor'ı Powers ile birlikte bırakmayacaklar. Köprüde değil.
Quand les Russes nous rendront Powers sur le pont, ils rendront Pryor à Checkpoint Charlie.
Ruslar köprüde Powers'ı bırakırken onlar da Pryor'ı Charlie Kontrol Noktası'nda bırakacaklar.
LE PONT DE GLIENICKE
GLIENICKE KÖPRÜSÜ
- Depuis la traversée du Pont.
- Bay Köprüsü'nü geçtiğimizden beri.
Il y avait un pont.
Bir köprü vardı.
Ils sont sur le pont!
Köprüyü uyar!
Il aurait enfilé son armure et nous aurait rejoints au pont.
Zırhını kuşanır, bizimle köprüye gelirdi.
Vous deux, allez voir si le sheriff a des surveillance sur le pont.
Siz ikiniz, bakın bakalım şerifte köprüden görüntüler var mı.
Petite voiture, moyenne voiture, gros camion, pont.
Küçük araba, normal araba, büyük kamyon, köprü.
Petit, moyen, gros, pont.
Küçük, normal, büyük, köprü.
Je voulais voir comment l'accident du pont de la nuit dernière était géré.
Dün geceki köprü kazasının nasıl yönetildiğini görmek istedim.
Ce motif peut faire pont entre nous.
Mantık aramızda bir köprü olabilirdi.
Alors, après le lycée, j'ai trouvé un job de nuit sur le pont.
Yani, liseden sonra, geceleri köprüde çalıştığım bir işim oldu.
Euh, juste de l'autre coté du pont, dans le Queens.
Queens köprüsünün diğer tarafına kadar.
La femme sur le pont à côté du prince Ottoman. C'est ta mère.
Güvertede Osmanlı şehzadesinin yanında duran kadın senin annen.
Papa, le pont!
Baba, köprü!
- Bon. - Nous allons prendre ce pont.
- Bu köprüden geçeceğiz.
Même avec toute la préparation du monde, ce pont ne se serait pas ouvert pour nous.
Ne yaparsak yapalım bu köprü bize açılmazdı.
Je voulais être sûr que nos différends puissent rester sous le pont, comme tu le dis si bien.
Söylediğin gibi düşmanlığımızı bir kenara attığımızdan emin olmak istiyorum.
Est-ce qu'il y a des montagnes, de l'eau un pont, quelque chose qui pourrait nous aider à sortir d'ici?
Herhangi bir dağ, su, köprü var mı, buradan kaçmamıza yardımı olacak herhangi birşey?
Je vais juste vivre sous un pont et poser des énigmes aux gens avant qu'ils traversent.
Köprü altında yaşayıp köprüyü geçeceklere trolllük yapacağım.
- Levez le pont-levis, baissez la herse.
- Çekme köprüyü kaldırıp kapıları mühürlemeliyiz.
Levez le pont-levis et abaissez la herse.
Çekme köprüyü kaldırıp kapıları mühürlemeliyiz.
Je suis sûr que la console d'arcade s'est débranchée toute seule juste avant que j'étais sur le pont de battre son record.
Ya tabii. Tam da ben ondan yüksek puan alacakken atari kendi kendisinin fişini çekmiştir.
Puis tu traverses le pont jusqu'à Drifty.
Sonra köprünün diğer tarafına Drifty'e geç.
J'appellerai mes frères de Washington Heights, ils te suspendront à un pont par les pieds jusqu'à ce que tu te pisses dessus et que l'urine coule dans ta bouche.
Washington Heights'daki kardeşlerimi arayıp seni o köprüye bacaklarından astırırım. Sidiklerin ağzına gelene kadar bekletirim.
Maintenant, montons sur le pont et allons voir mes fils.
Hadi güverteye çıkalım ve oğullarımı görelim.
Comme si le pont entier travailler à la mener droit au but.
Sanki böyle bir amaca ulaşmaya çalışan koca bir köprü gibi.
Je le jure, si je n'étais pas sûre à 95 % de survivre, Je me jetterais d'un pont tout de suite.
Sana yemin ediyorum, kurtulacağımdan % 95 emin olmasam şimdi kendimi köprüden atarım.
J'ai toujours voulu traverser ce pont et j'y suis enfin.
Tamam, hep bu köprüden geçmek istemişimdir ve işte buradayım.
À l'époque on l'appelait le Pont de Brooklyn.
O zamanlar Doğu Nehri Köprüsü'ydü adı.
Repliez vous au pont!
Köprüye kadar çekilin!
Repliez vous au pont!
Köprüye kadar geri çekilin!
Comme un troll sous un pont!
Köprü altındaki canavar gibi!
Je dois juste trouver un pont.
Geçiş müziğini de yaptık mı tamamdır.
Tout le monde sur le pont.
Herkes görev başına.
Ton frère Arthur sera le pont entre l'Atlantide et la surface.
Kardeşin Arthur Atlantis ile yeryüzü arasında barışa uzanan köprüyü kurabilir.
Tout le monde sur le pont d'envol!
Herkes helikopter hangarına geçsin!
Aucun accès au commandement, au pont ou au QG.
Ne muhaberecilere, ne köprü üstüne ne de SHM'ye ulaşamıyorum.
On était sur le pont et on les accueillait.
Güvertede durup onları içeri aldık.
Notre meilleure chance est le pont Lochaber, à un jour de voyage.
En iyi şansımız bir günlük yoldaki Lochaber köprüsü.
On les attrape juste après qu'ils aient franchi la rivière sous le pont.
Köprünün altından geçtikten hemen sonra onları yakalarız.
Le pont, droit devant.
Köprüye gidelim hadi.
Je vais aller là-haut et les arrêter, au moment où ils vont traverser le pont. Oui.
- Oraya çıkıp köprüyü geçer geçmez onları durduracağım.
Alors il reste au-dessus du pont.
Güvertenin üzerinde duruyor.