Translate.vc / Francês → Turco / Pos
Pos tradutor Turco
25,051 parallel translation
{ \ pos ( 192,230 ) } Après la guerre de l'énergie de 2031, on a trouvé de nouvelles énergies.
Bakın 2031 yılındaki enerji savaşlarından sonra nihayet yeni enerji türleri geliştirmeyi başardık.
{ \ pos ( 192,230 ) } Des néo-fascistes ont pris le pouvoir pour contrôler les sources d'énergie.
Evet, yeni dönem faşistler dünyanın enerji tedarikini kontrol altına alacak güce geldiler.
{ \ pos ( 192,195 ) } N'ayez pas peur, on les a battus.
Ama merak etmeyin, onları yendik.
{ \ pos ( 192,220 ) } Un témoin vous a vu quitter l'appartement de Shauna Taylor { \ pos ( 192,220 ) } peu après qu'on l'a tuée.
Shauna Taylor'ın ölümünden hemen sonra onun evinden çıktığını gören bir tanığımız var.
{ \ pos ( 192,220 ) } On remonte le temps pour étudier des périodes clés culturellement.
Biz zamanlar arasında seyahat ederiz. Ve bazı kültürel dönemleri inceleriz.
{ \ pos ( 192,220 ) } L'Égypte ancienne, le Moyen-Âge.
Eski Mısır, Orta Çağ gibi.
{ \ pos ( 192,220 ) } L'effet papillon ne vous inquiète pas?
Kelebek etkisi seni endişelendirmiyor mu?
{ \ pos ( 192,220 ) } Changer accidentellement le passé et altérer le futur?
Geçmişte değiştirdiğin bir şeyin geleceği etkilemesi yani.
{ \ pos ( 192,220 ) } Un petit changement est une vaguelette dans l'océan.
Koca bir nehirdeki küçük bir dalgayı değiştirmek gibi. Saniyeler içinde olur ve biter. Önemli değildir.
{ \ pos ( 192,220 ) } Mais si quelqu'un faisait un truc réellement gigantesque, il changerait le futur.
Ama biri büyük bir değişiklik yaparsa evet, o zaman gelecekte büyük değişiklikler meydana gelir.
{ \ pos ( 192,220 ) } On ignore qui.
Kim olduğunu bilmiyoruz.
{ \ pos ( 192,220 ) } Et quand le tsunami arrivera à la côte?
- Tsunami olursa ne olur ki?
{ \ pos ( 192,220 ) } M. Doyle, supposons que vous venez vraiment du futur...
Peki, diyelim ki sen gerçekten gelecekten geldin.
{ \ pos ( 192,220 ) } Donc on vous a envoyé dans le passé, { \ pos ( 192,220 ) } et vous l'avez accostée... { \ pos ( 192,220 ) } Pour empêcher cela.
Peki, ilk olay durdurmak için neden seni yolladılar ve neden kadının peşindeydin?
{ \ pos ( 192,220 ) } C'est pour ça que je fouillais là-bas. { \ pos ( 192,220 ) } Pour savoir pourquoi on l'a suivie puis torturée.
Ben de neden onun hedef alındığını, katilin ona neden işkence ettiğini öğrenmek için oradaydım.
{ \ pos ( 192,220 ) } Je ne sais pas quoi.
Bir çeşit bilgi belki.
{ \ pos ( 192,220 ) } Mais vous devez me laisser partir.
Gitmeme müsaade etmemiz lazım.
{ \ pos ( 192,220 ) } On a retrouvé ses empreintes sur la scène de crime.
Olay yerinden aldığımız parmak iziyle uyuşma var.
{ \ pos ( 192,185 ) } - C'est sûr, c'est lui.
- Aradığımız adam hiç şüphesiz o!
{ \ pos ( 192,200 ) } Au nom de notre avenir, dis-moi que tu le crois pas.
- Geleceğimiz hatırına o adama inandığını lütfen söyleme.
{ \ pos ( 192,200 ) } - Non, mais c'est une sacrée histoire.
- Hayır, ama güzel bir hikâye olduğunu kabul et.
{ \ pos ( 192,220 ) } Genre L'armée des 12 singes rencontre Terminator.
Evet, "12 maymun" ve "Terminatör" karışımı gibi.
{ pos ( 192,235 ) } Écoute, mon pote, j'aurais voulu te parler en privé.
N'aber, kardeşim? Özel konuşmayı umuyordum.
{ pos ( 192,235 ) } Je sais que tu parles pas aux flics.
Polislerle konuşmayacağını biliyorum.
{ pos ( 192,235 ) } Tu as une minute, ambassadrice.
- Uzun kalmayacağım. Bir dakikanız var, Büyükelçi.
{ pos ( 192,225 ) } Le gala de charité pour mon frère a lieu demain et tu n'y vas pas.
Kardeşimin anısına düzenlenen hayır yemeği, yarın akşam ve sizler katılmıyorsunuz.
{ pos ( 192,225 ) } - Je vais attendre dehors...
Belki de siz bitirene kadar dışarıda beklesem iyi olur...
{ pos ( 192,225 ) } Familial.
Politik bir hadise. - Bir aile hadisesi.
{ pos ( 192,235 ) } Cette femme timide et introvertie est Vanessa Moore.
Ve bu utangaç, içine dönük kadın da Vanessa Moore.
{ pos ( 192,205 ) } Morgan, voici Nancy Singleton, des services sociaux.
Morgan, bu Nancy Singleton. Sosyal Servislerde çalışıyor.
{ pos ( 192,225 ) } Il n'a jamais levé la main sur moi.
Asla bana el kaldırmadı. Asla. Ve asla da kaldırmaz.
{ pos ( 192,225 ) } Oui, on s'aime vraiment beaucoup.
Evet. Birbirimizi çok severiz.
{ pos ( 192,225 ) } Je voudrais parler à son frère.
Kardeşiyle konuşmak istiyorum.
{ pos ( 192,225 ) } Merci, Dr Sanders.
Teşekkürler, Dr. Sanders.
{ pos ( 192,225 ) } Excusez-moi pour cette querelle.
Aile atışması için özür dilerim.
{ pos ( 192,225 ) } La mort de mon frère Peter reste un sujet sensible.
Kardeşim Peter, bir kaç yıl önce öldürüldü ve bu bizim için hala çok duygusal bir konu.
{ pos ( 192,225 ) } Ses opinions divergeaient de celles du président { pos ( 192,225 ) } et le dîner de demain soir est plus délicat qu'il n'y paraît.
Peter'in politikaları, Başkan'ınkine uymamıştı yarın ki hayır yemeği hayal edilenden daha hassas bir durum.
{ pos ( 192,225 ) } Certainement. Je n'ai rien entendu, j'étais trop mal à l'aise.
Elbette, gerçek şu ki, çok gergin olduğum için bir şey duymadım.
Entendons-nous bien, { pos ( 192,225 ) } j'ai apprécié votre discours du grand chirurgien
Beni yanlış anlama, göğüs cerrahisi hakkındaki ünlü konuşmana bayıldım.
{ pos ( 192,225 ) } et je respecte votre assurance,
Ve güvenine saygı duyuyorum.
{ pos ( 192,225 ) } mais je suis impitoyable quand il s'agit de mon époux.
Ama ben bağışlamayan bir kadınım, hele de kocamın dahil olduğu mevzularda.
{ pos ( 192,190 ) } Je voulais que les choses soient claires.
Kendimi iyice ifade etmek istiyorum.
{ pos ( 192,190 ) } Si une erreur devait être commise, je vous tiendrai pour responsable.
Eğer başka bir masum hata ortaya çıkarsa, kişisel olarak seni sorumlu tutacağım.
{ pos ( 192,225 ) } Oui, bonjour, j'aurais voulu savoir... { pos ( 192,225 ) } J'ai vu un homme inconscient samedi soir sur Foxhill Drive.
Evet, merhaba Cumartesi günü sokakta baygın bir adam gördüm, onu araştırıyordum. Kan kaybediyordu. Foxhill Yolu'nda.
{ pos ( 192,225 ) } Je vous avais appelés et je me demandais s'il... S'il allait bien.
Evet olayı bildirmiştim ve adamın durumu iyi mi diye merak ediyordum
{ pos ( 192,185 ) } Quel est votre nom, monsieur?
Adınız nedir, beyefendi? Kramer.
{ pos ( 192,185 ) } Ce qui est arrivé l'autre soir, ce n'était pas ta faute.
Dün gece yaşanan...
{ pos ( 192,225 ) } 15 ans plus tôt { pos ( 192,225 ) }
Bana doğru gelmeye başlamıştı.
{ pos ( 192,235 ) } Ma sœur.
Kız kardeşim.
{ pos ( 192,225 ) } Et tes parents?
Peki ya ailen?
{ pos ( 192,225 ) } À bientôt.
Yakında görüşürüz.