English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Primés

Primés tradutor Turco

813 parallel translation
Ce sera un jour avant que les gars à la banque touchent leurs primes.
Bankadaki çocukların ikramiyelerini almasından bir gün önceye geliyor.
Nous prîmes le bateau pour Saint-Sébastien.
St. Sebastian'a gitmek için gemiye binmiştik.
Dans une Cie d'assurances les pertes de l'année déterminent le taux des primes de l'année suivante.
Riordan, sigortacılığı bilirsin. Bir yılın kaybı, sonraki yıl ödenecek sigorta primlerini belirlemektedir.
En 1941, nos primes ont été fixées en conséquence.
Prentiss'e 1940'ta bir ödeme yaptık.
Nos pertes doivent être réduites au minimum pour que les primes n'augmentent pas...
Bizim işimiz kayıplarımızı en azda tutmak... 1947 oranlarını yükseltmek değil. - İşte topluma böyle hizmet ediyoruz.
avec les primes, ça fait... 12 000 de fixe et... écris, toi... Et dire que tout s'arrangeait!
bir düşün, eğer bisikletim olsaydı... ne kadar kazanacaktım.
12 000 plus... 2 000 de primes plus les allocations... 800 Lires par jour
12,000... 2,000 ek zaman için... artı aile masrafı... günde 800 o da.
J'ai rien contre les chasseurs de primes. Je fais avec.
Eskiden bunlara karşı hiç kin beslemezdim.
Nous prîmes rendez-vous pour y aller le lendemain.
Ertesi gün Villette'in evinin önünde buluşmaya karar verdik.
 On t'a déjà demandé  pourquoi t es chasseur de primes?
Sana herhangi biri nasıl ödül avcısı olduğunu hiç sordu mu?
 C'est un chasseur de primes.
- Şimdi açıklayacaktım. Ödül avcısı.
 Tu es le troisième à filer depuis  l'arrivée du chasseur de primes.
Sen, ödül avcısı kasabaya geldikten sonra yolculuğa çıkan üçüncü kişisin.
 Vous tuez pour des primes.
Ödül için insanları öldürüyorsun.
 Vous êtes un chasseur de primes.
Ödül avcılarının para için çalıştığını düşünmüştüm.
Je vais en ville appâter les chasseurs de primes.
Şehre gidip ödül avcıları için bir afiş asacağım.
Équipements, sparring partners, transports... téléphone, télégrammes, primes aux adversaires...
Malzeme, idman arkadaşları, ulaşım... Ne kadar alacak?
Papa, tes boeufs primes.
Hey baba, ödüllü boğan.
Je suis allé payer nos primes.
Primleri ödemek için ofise ben gittim.
Comme chasseur de primes, par exemple.
Kelle avcılığı gibi mi, örneğin?
Polices ordinaires, service des primes, section W bureau numéro 861.
Sıradan Poliçeler Departmanı Prim Hesaplama Bölümü Kısım W, masa numarası 861.
Il est au service des primes ordinaires.
Prim Hesaplama'dan.
- 80 dollars par mois? - Plus les primes.
Ayda 80 dolar mı?
Je vous ai attendu pour vous parler emplois, salaires et primes.
Hep işinizi, maaşınızı, primlerinizi başınıza çalın demeyi bekledim.
C'EST POUR CELA QUE LES CHASSEURS DE primes SONT APPARUS.
BAZEN ÖLÜMÜN BEDELİ VARDI.
Niño, quand t'es-tu rendu compte que Monco était chasseur de primes?
Niño, Manco'nun ödül avcısı olduğunu ne zaman anladın?
L'autre aussi est un chasseur de primes.
Öteki de ödül avcısı.
Et... Il a libéré les deux chasseurs de primes.
O iki ödül avcısının kaçmasına da yardım etmiş.
Groggy? Ces deux chasseurs de primes sont après nous. Il faut s'en débarasser tout de suite.
Groggy, o iki ödül avcısı sırtımızda kambur, sana söylüyorum, derhal öldürülmeleri gerek.
Il faut plus d'étoiles, pas plus de primes.
Bizim ödüle değil daha çok şerife ihtiyacımız var.
Steve Wilkens, recherché dans tous les Etats d'Amérique pour des primes de 50 à 1000 $.
Amerika'nın her eyaletinde aranan Steve Wilkins.
Même morts, vous avez peur de ces chasseurs de primes?
Bu lanet ödül avcıları ölüyken bile tüylerimi ürpertiyorlar.
Et si on se bat, les primes augmenteront.
Kendimizi savunursak, ödül daha da yükselir. İşte o zaman, sonumuz katliam olur.
Allons attaquer ces chasseurs de primes!
Kasabaya gidip, o lanet ödül avcılarını Tepee gönderelim.
Il faut arrêter ces chasseurs de primes.
Ödül avcılığı artık sona ermeli.
- Les chasseurs de primes agissent au nom de la loi, et contrôler un si vaste territoire tout seul est difficile.
Ödül avcıları, her şeye rağmen kanunlardan yanadır. Ayrıca, bu kadar büyük bir alanın kontrolünü tek başına sağlamak kolay değil.
Oui, je sais. Il y a des types qui se font des primes de 1 000 ou 5 000 dollars.
Ödülleri biriktirerek 5000 dolara ulaşanlar bile var.
Lâche! Tu fais mettre les primes sur les têtes pour ensuite spéculer!
İnsanların kellelerine ödül koyman yüzünden!
Il y a un homme qui fait trembler les chasseurs de primes.
Bunu da, ona ödetebilecek tek kişi var. Onun adı Susmuş!
Payez les primes et ils sont à vous.
İstersen paramı hemen öde, senin olsunlar. Tabii.
Payez les primes, qu'on en finisse.
Ödülümü verin ve bitsin. Benim için çoktan bitti.
Il s'agit de Tigrero, le chasseur de primes.
O, ödül avcısı Loco. Aynı arabayla geldiniz.
C'est dans ton intérêt de le tuer, il traque les chasseurs de primes.
Ödül avcılarını öldürüyor.
Viens en prison et finissons-en! Ou tu te feras plomber par un chasseur de primes!
Ya teslim olursun, ya da biz içeri gireriz.
Ça nous fait deux primes de 500 $... et deux de 1 000.
Bir bakalım... İkisi için 500'er... ve ikisi için de 1000'er.
Vous avez payé 4 primes,
- Neden dört?
Vous ne seriez pas un de ces sales chasseurs de primes?
Yoksa sen de şu aşağılık ödül avcılarından biri misin?
Après qu'il ait été tué par un chasseur de primes.
Ve sen de onu gömmüşsün.
- James Middleton. Non, le chasseur de primes.
- Hayır, ödül avcısının adı.
Les primes sont faibles, mais additionnées...
Ayrı ayrı, o kadar da değerli olmuyorlar, hep birlikte çok daha fazla kazanabiliriz.
- En abolissant les primes?
- Ödül avcılığına son vermek mi istiyorsun?
Ça fait deux primes chacun.
Buradaki işimizi bitirdik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]