Translate.vc / Francês → Turco / Prior
Prior tradutor Turco
126 parallel translation
Fais gaffe où tu mets les pieds. Reste à ta place et approche pas Molly Prior.
Buralarda fazla dolaşma ve haddini bil ve Molly Prior'dan uzak dur.
S'il te plait laisse-moi m'allonger ici.
- Hayır. Prior, kalk ayağa!
- Non. Prior, lève-toi!
- Bacağıma dokunma.
- Prior.... - Je suis désolé.
Bir dakikaya kadar burada olurlar.
L'enfer, cet au-delà... Qui n'est absolument pas comme un après-midi pluvieux en Mars, en fait, Prior.
Cehennem, ahret hiç de Mart'ta yağmurlu bir öğleden sonrası gibi değil, bu arada, Prior.
C'est un nom bizarre, Prior Walter.
Tuhaf bir isim, Prior Walter.
Prior est un vieux, vieux prénom de famille Dans une vieille, vieille famille.
Prior çok, çok eski bir ailenin çok, çok eski ismi.
Il dit qu'il y a un Prior Walter Cousu dans la tapisserie de Bayeux.
Bayeux Duvar Halısı'na işlenmiş bir Prior Walter bile olduğunu söyler.
- Tout est nouveau, Prior. J'essaie de serrer mon coeur comme un noeud.
Ve her seferinde bir daha gitmeyeceğime yemin ediyorum, ama duramıyorum.
Mais alors je vois quelqu'un que je veux Et c'est comme un clou... comme une pique brûlante à travers ma poitrine, et je sais que j'ai perdu.
- Her şey yeni, Prior. Kalbime bir düğüm atmaya çalışıyorum, bir kördüğüm. Ölü gibi yaşamayı öğrenmeye çalışıyorum, uyuşmuş gibi.
Nous avons un verdict, votre Honneur, Le coeur de cet homme est déficient!
- Ben seni seviyorum, Prior. - Tekrarlıyorum, kimin umurunda ki? Bu öyle korkunç ki.
- Je m'appelle Prior Walter.
Neyi açıklamamı istiyorsun?
- Je m'appelle Prior Walter.
- Bir hayalet. - Bir ata.
- Je sais. - Expliquez. Tu es vivant, moi non.
O Prior Walter, Bayeux Duvar Halısı Prior Walter mı?
Pas le Prior Walter, le Prior Walter de la tapisserie de Bayeux?
Anneme göre öyle değil. O zaman iki piçi de dâhil ediyordur.
Pas "beau, insouciant" et... peu importe.
Prior Walter.
J'avais 12 ans quand je suis mort. J'étais trois ans plus jeune que lui.
Senden 17 önceki Prior.
Prior Walter. Te précédant de 17 autres.
Onun muhteşem başlangıcını ilân etmek üzere gönderildik.
- Je peux finir? - Donc, Pour finir- - - Prior t'a dit.
Amerika'nın ırkçılık sorunu olmadığını söyleyerek, beni beynimden vurulmuşa çevirmene benzemiyor hiç değilse.
On ne parle pas de Prior.
Asla öyle demedim.
Mon nom est Prior et je vis ici... et maintenant....
Benim adım Prior ve burada yaşıyorum şimdi de...
Maintenant, sors de leur cachette les instruments de la prophétie sacrée.
- Evet, tabiî, iki ölü Prior... - Hayır, müjdeciler değil, onlar değil.
- Oui, bon, les deux défunts Prior- -
Bu karışıklık...
Mais ce n'est pas comme ça que fonctionne le monde, Prior. Ca tourne seulement vers l'avant. Ouais, mais vers l'avant vers quoi?
O'nu siz kaçırdınız.
- Tu as passé trop de temps tout seul.
Kim gönderildi, Prior?
On m'a visité. Qui t'as visité, Prior? Ca vient de toi, qu'est ce que ça pourrait être d'autre?
Ve her kahrolası sabah, uyandığımda, Louis yatakta yanımda sanıyorum ve gerçeği hatırlamam uzun dakikalar alıyor.
Et chaque matin je me réveille, en pensant que Louis est à côté de moi... et ça me prend de longues minutes pour me souvenir que ceci est réel.
Bu... Bu sadece sensin, Prior, gelmekte olandan korkan sen. Zamandan korkan.
C'est juste toi, Prior, effrayé par ce qui arrive.
Duyuyor musun beni? Benim için?
Pas besoin d'être si hostile.
Ama sorumluluk yüklenmeye çalışıyorum. Prior.
Raisonnable? Des limites? Dis ça à mes poumons, idiot.
- Ah, Prior, günlerdir onu görmüyorum bile.
Les victimes navales de la guerre de sécession.
Burası, Prior'ın parkta en sevdiği yer.
On est rien si on ne sait rien.
- Prior'ı. - Prior, üzgün.
C'est l'endroit favori de Prior dans le parc.
İyi mi peki? Kendinde... -... değil gibiydi.
Ecoute, ce mec que je vois, Je ne le vois plus, là.
Prior'la mahkemeye gidip, onu inceledik. - Bunu yapmaya hakkınız yoktu.
- Prior a mal compris- - - Oh, ouais. Ton nouveau soupirant.
- Senin haklarını mı çiğnedik?
Prior et moi sommes allés au tribunal, pour le découvrir.
Beni neden buraya çağırdın? Sana ayıracak vaktim yok benim.
Je n'ai pas de temps à te consacrer. Tu laisses tomber ton ami. et il ne se passe pas deux jours avant que tu ne ressortes avec quelqu'un d'autre dans la rue.
Prior'a söylemeni istediğim küflü ve kirli yatağını, Roy Cohn'un kıç yalayıcısıyla paylaştın.
Pas ce genre de.... Je ne veux pas continuer ça. Bye bye.
Prior'ın seni benim yüzümden terk etmesi, benim suçum değildi.
Pourquoi crois-tu que je suis ici?
Başka bir şey yapmamı mı isterdin Molly Prior.
Prior.
Enginliktir, adalet Tanrı'dır.
Tu m'aimes? Oui.
Prior.
Oh, mon Dieu!
- Prior...
- Je t'aime, Prior.
Ama artık ikimiz de biliyoruz ki, sen sevemezsin.
Je n'ai jamais été ambivalent avec Prior.
Aşk ve çelişki.
Non.
Benim adım, Prior Walter.
un truc!
Prior Walter.
L'homme qui partit.
Bir şekilde durdurmalıyız bunu, geri dönüp. Ama dünyanın işleyişi bu değil, Prior.
- Je veux revoir Prior.
Bir ay oldu.
- Prior. - Prior est énervé.
Aklını mı kaçırıyor?
Il a des hallucinations?
- Prior yanlış anladı ve...
Je veux que tu dises à Prior- -... que tu ne partages ton sale petit lit froid avec le petit esclave de Roy Cohn.
- Bu hiç canını sıkmıyor mu?