Translate.vc / Francês → Turco / Program
Program tradutor Turco
19,238 parallel translation
Mais votre projet a mis nos intérêts en danger.
Ama senin programın tüm çıkarlarımızı tehlikeye attı.
Projet : Programme Isodyne Atomic Test 1-47
Isodyne Atomik Programı.
Le conseil a décidé d'arrêter le programme Isodyne.
Konsey Isodyne Programını iptal etmekte kararlı.
Je pense juste qu'ils devraient faire une série sur nous, éclatant des portes et ayant la classe.
Bence bizimle ilgili bir program yapmalılar. Milletin kapılarını kırıp canlarına nasıl okuduğumuzu göstersinler.
Enseignant sur le plateau de la série Witchita.
Tv programı Witchita'da öğretmenlik işte.
Après tout, on lui demande de... trouver une amélioration à un programme qui a mis fin au monde.
Sonuçta ondan dünyanın sonunu getiren bir programın üst versiyonunu bulmasını istiyoruz.
C'est un programme informatique, mais vous avez du mal à saisir, vu que vous priez des déchets, sans vouloir vous offenser, bien sûr.
Bilgisayar programı, tabii senin için kavraması biraz zor bir şey. Sonuçta saçmalığa tapıyorsun. Alınma lütfen.
Dis-m'en plus sur ce programme qui a mis fin au monde.
Bu dünyanın sonunu getiren bilgisayar programından biraz daha bahset.
Tu as une semaine chargée?
Bu hafta programın nasıl?
L'émission s'appelle La Mécanique du coeur avec le docteur Greg, d'accord?
Programın adı Dr. Greg ile Kalp İşleri, tamam mı?
Non, en fait, j'avais prévu quelque chose.
Hayır, bizim için bir program yapmış olabilirim.
Nous voudrions vous inviter à parler pour TedX.
Efendim, Tedd X programında konuşma yapmanızı istiyoruz.
Allô? Monsieur, nous avons une émission de cuisine...
Efendim, sizinle yemek programı...
On veut vous envoyer à New York pour une formation.
Seni New York da olacak olan idarecilik programına göndermek istiyoruz.
C'est une opportunité en or.
Harika bir idarecilik programı.
Ma chaîne organise un truc pour la Journée de la Femme.
- Benim kanal Kadınlar Günü için program düzenliyor.
C'était un chercheur travaillant dans un laboratoire Foster Medical Research, mais en réalité, il était membre du bureau S espionnant pour votre gouvernement, dérobant des secrets destinés à être utilisés par le programme de développement d'armes biologiques de votre nation.
Foster Medikal Araştırma Laboratuvarı'nda çalışan bir bilim adamıydı ama aslında S Müdürlüğü'ne bağlıydı, hükümetiniz için casusluk yapıyor ülkenizin biyolojik silah programında kullanılması için sırlarımızı çalıyordu.
À ma connaissance, mon pays n'a pas de programme d'armes biologiques.
Bilgim dahilinde, ülkemin bir biyolojik silah programı yok.
♪ C'est de nettoyer votre programe ♪
Programını temizle
Quand Ronnie a dû arrêter, ils ont été dévastés, tous les deux.
Ronnie programı kapatmak zorunda kalınca ikisi de yıkılmıştı.
Je dois demander, pourquoi arrêter un programme qui marche?
O zaman şunu sorayım neden işe yarayan bir programı kapatsınlar ki?
Il a appelé un jour, pour dire qu'ils étaient à sec et qu'ils devaient annuler les programmes de recherche.
Bir gün arayıp birden kaynakların tükendiğini araştırma programını iptal edeceklerini söyledi.
Maggie nous a donne un programme precis. Je veux pas enerver une femme enceinte.
Maggie bize program hazırlamış ve hamile bir kadını kızdıracak değilim.
Bien, ajoutez-moi à son agenda pour déjeuner à mon bureau.
Güzel. Ofisimde kahvaltı edecek şekilde programını ayarla.
- Merci beaucoup.
Bu, Nate Thomas. - Programınızın hayranıyım.
Ils pensent que votre émission est limitée par un budget publicitaire trop faible.
İnternet medyasında bazı yatırımları var,... ve programınızın yüksek reklam geliri potansiyeli olduğunu düşünüyorlar.
C'est du divertissement.
Bu bir radyo programı.
Ou le FBI pourrait venir ici et vous donner une réception bien différente.
Ya da FBI buraya gelip çok farklı bir program sunabilir.
Dans un emploi du temps très chargé.
Meşgul bir programın içinde.
Cette série télé tournée sur l'Île de Man connaît un succès unique.
Man Adası'nda yapılan en başarılı TV programı.
Je suppose qu'elle ne le savais pas parce que le programme s'est dégradé avec le temps.
Bilmemesinin sebebi sanırım programın zamanla küçülmesi.
Pas exactement. La version 2 de mon programme.
Programımın ikinci versiyonu.
Le père d'une de ses élèves de 15 ans pensait que l'enseignement de Finn ne se limitait pas au dessin. - Finn a-t-il porté plainte?
Finn'in öğrencilerinden 15 yaşında bir kızın babası eğitim programında, perspektif ve ışık tekerleğinden daha fazlası vardı diye düşünüp Finn'le tartışmış.
Garde à vue en attendant la protection de témoin.
Tanık koruma programını biz halledinceye kadar kendi güvenliğiniz için gözaltı diyelim.
Le bureau du procureur envoie quelqu'un pour négocier les options de la protection.
Bölge savcısı tanık koruma programının seçeneklerini size anlatmaları için birisini gönderiyor.
Le parquet local n'a pas la main pour la protection de témoin.
Yerel savcının tanık koruma programı üzerinde yargı gücü yok.
Mon client, par contre, aimerait bénéficier du soutien enthousiaste du parquet de New York en intégrant son programme de protection.
Diğer yandan müvekkilimin tanık koruma programı için vereceği onay NYPD'nin işine fazlasıyla yarayacaktır.
Par la Protection des témoins?
Ekibinden biri tanık koruma programındakilerden birisiyle mi konuştu?
Je dois accélérer le développement de son programme Mecha.
Mech programının zaman çizelgesini hızlandırmalıyım.
J'ai utilisé la technologie du programme Mecha pour la réparer.
Onu yeniden toplamak için Mech programı kaynaklarımızı kullandım.
Laissez-moi seulement l'approcher en tant que scientifique, et nous verrons ce qu'elle sait à propos du programme d'armement de Savage.
Bilim adamı olarak yaklaşayım, Savage'in silah programı hakkında ne bildiğini öğreneyim.
- Le programme, monsieur. Bon concert.
Program alır mısınız efendim?
- La reproduction des espèces menacées.
- Nesli tükenmekte olan hayvanları yetiştirme programı.
- C'est l'heure du foot.
Futbol programı başladı.
Il existe un programme de 90 jours pour ça aussi?
Bunun için de 90 günlük bir program var mı?
Un programme de deuil de la maison Canaan?
New Canaan Merkezi yas tutma programı? Hangi renk dosyada yer alıyor?
Il n'y a pas de programme pour ça.
Bunun için bir program yok.
Je suis inadapté à votre programme.
Senin programına uymuyorum, sorun bu.
D'accord.
- Tamamdır. - Jonah'ın Kızı hâlâ programın gerisinde mi?
Pour l'émission.
Programım için hani?
Goodwin avait été libéré récemment, et était sous protection des témoins.
Bu da Goodwin'in kısa süre önce tanık koruma programı kapsamında serbest bırakıldığını söyleyen Adalet Bakanlığı'ndaki kaynakları doğrular nitelikte.