Translate.vc / Francês → Turco / Prèsent
Prèsent tradutor Turco
21 parallel translation
Lorsqu'ils seront anéantis, rien sur vos visages bouffis de bourgeois, à prèsent déformés par le dégoût et la colère.
Umarsınız ki, halk silinip süprülsün, siz de gelişip serpilesiniz ve onlar silinip süprülürken de, şişkin burjuva suratlarınızdaki tek bir kas bile seğirmez sizin şu anda öfke ve nefretle buruşmuş olan o suratlarınızdaki.
Et à prèsent nous en avons de nouveaux.
Şimdi de yeni despotlarımız var.
J'ai vu que j'ètais incapable de meurtre, bien que le meurtre fût la seule preuve de mon existence. A prèsent... la pensée même m'horrifie.
Varlığımın yegane ispatı olmasına rağmen, cinayete meyilli olmadığımı anladım hatta artık düşüncesi bile dehşete düşürüyor beni.
A prèsent... A prèsent je vois où mène votre révolution.
Ve artık, Marat artık bu ihtilalin bizi nereye götürdüğünü görüyorum.
Vous croyez qu'il est encore possible d'unir l'humanité mais voyez déjà que les quelques idéalistes, réunis au nom de l'harmonie, sont à prèsent en désaccord, et s'ètriperaient pour des broutilles?
Hâlâ insanlığı birleştirmenin mümkün olduğuna inanıyor musun uyum aşkıyla birleşen bir avuç idealistin artık ne kadar uyumsuz olduğunu ve ne sudan sebeplerle birbirlerini öldürmek istediklerini görmene rağmen?
Tes pensées sont si obscures La nuit est à prèsent descendue
Karanlık artık fikrin, işte gece indi.
II nous faut à prèsent un vrai représentant du peuple... Incorruptible et digne de confiance.
Şu anda ihtiyacımız olan şey, esaslı bir halk temsilcisi rüşvet yemeyecek biri, güvenebileceğimiz biri.
A prèsent, ils parlent des gens comme un jardinier parle des feuilles qu'il faut brûler.
Yakılacak yapraklardan bahseden bahçıvanlar gibi bahsediyor onlar insanlardan.
"Je sers à prèsent de cobaye, " et je ne quitterai plus cette île de mon vivant. " J'ai été un mauvais père, mais je t'ai aimée,
Beni sanki kobaymışım gibi incelemeye aldılar, ama biliyorumki bu adayı bir daha terketmeyeceğim, en azından yaşarken.
C'est la maison des Atreides à prèsent.
Burası artık Atreides ailesinin.
Dis aux gens que cet endroit leur appartient, à prèsent.
Mapes, insanlara söyle, burası artık onların.
Duncan Idaho, ton eau nous appartient à prèsent.
Duncan ldaho... senin suyun artık bize ait.
Son eau appartient à prèsent aux Atreides.
Onun suyu artık Atreides'e ait.
C'est toi le duc, à prèsent.
Artık dük sensin.
Ils perdent leur eau à prèsent.
Artık su kaybediyorlar.
A prèsent, tu sais.
Artık biliyorsun.
Mesdames et messieurs, Harvard est à prèsent le fier propriétaire du tout premier narguilè d'Amèrique!
Bayanlar baylar, Harvard gururla sunar... karşınızda Amerika'nın ilk... nargilesi!
Comme toi, maman. Je ne m'etait jamais rendu compte à quel point tu avez etait forte jusqu'à prèsent.
Bugüne kadar bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum.
J'en ai créé une, pour les garçons A prèsent c'est au tour des filles.
Erkekler için çözüm bulduk şimdi sıra kızlarda.
A prèsent vous n'êtes pas ici, mais moi oui. J'attends le retour de mon hirondelle.
Sen gittin, ben kaldım... minik kuşumu bekleyerek.
A prèsent il restera avec nous ici, c'est sûr
Şimdi burada bizimle birlikte güvende kalacak.