Translate.vc / Francês → Turco / Préfere
Préfere tradutor Turco
8,784 parallel translation
Et celui là c'est mon préféré...
Ve benim en sevdiğim.
C'est un argument valable William, et plutôt convainquant, je pensais, et le Super-intendant Harris a préféré l'ignorer.
Bu çok önemli bir nokta William ve ben de ikna edici bir şekilde belirttiğimi sanıyordum ama Müfettiş Harris gözardı etmeye karar verdi.
Tout d'abord, c'est le vice-contrôleur préféré de l'Ohio, Donna Landries.
İlk olarak Ohio'nun favori Sayman Yardımcısı Donna Landries.
Des crêpes au fromage de ton resto préféré.
- Sevdiğin yerden peynirli gözleme.
Je veux que tu fasses comme si c'était... ton yaourt Yoplait préféré.
Tamam. Bunun cheesecake aromalı Yoplait marka bir yoğurtla dolu olduğunu düşünmeni istiyorum.
Je suppose que c'est le préféré d'Hope.
Sanıyorum ki Hope'un en sevdiği.
Et voilà mon préféré.
Şu olay da favorim.
Mon deuxième Rumancek préféré!
En sevdiğim ikinci Rumancek.
- Très bien... Endroit préféré?
- Pekala, şimdi, sevdiği mekan?
- Film préféré?
- Sevdiği film?
Plat préféré?
Sevdiği yemek?
Son goûter préféré?
- Alia'nın sevdiği meyve?
Le chiffre préféré d'Alia?
- Yine not olarak, Alia'nın en sevdiği sayı?
Son passe-temps préféré?
- Alia'nın sevdiği hobi?
- c'était ton préféré - C'est vrai
Bu senin en sevdiğindi.
Mon client préféré. J'ai des nouvelles.
Sana bazı haberlerim var.
Peut-être pourriez-vous parler à votre partenaire préféré, s'il s'est un peu calmé.
Ama sen... Kaçak pezenvek...
- C'est mon préféré.
En sevdiğimden. Tamam.
Et pour la farce, Je nous ai pris du homard, du canard, des champignons, et ton préféré, sauce au ricotta.
İçi için ıstakoz, ördek, chanterelle mantarı, ve en sevdiğin, sosis ve lor peyniri.
- J'ai fait ton autre plat préféré.
Pekala, ikinci en iyi favorinizi yaptım.
Tu es son préféré.
Sen onun en sevdiğisin.
"Pas mon préféré", mon cul!
Favorisi işte!
J'ai préféré avec des rayures.
Evet, çizgili takımı aldım.
Ok Et si je suis son préféré, c'est peut-être parce que
Belki içimizdeki en yetenekli ben olduğum için favorisiyimdir.
Mason aurait préféré vous marquer le visage.
Mason senin yüzünü damgalamayı seçebilirdi.
J'aurais préféré que vous appeliez. Je suis sur le départ.
Keşke önce arayıp haber verseydiniz, ben de tam çıkıyordum çünkü.
Plutôt que d'envoyer notre nouveau catalogue, j'ai préféré me déplacer pour lui présenter et répondre aux questions.
Yeni kataloğumuzu posta yoluyla göndermektense bizzat gelip sunum yapmak ve varsa sorularını yanıtlamak istedim.
Ses oreilles me rappellent mon dessin animé préféré.
Kulaklarını sevdim. Bana küçükken sevdiğim çizgi filmi hatırlatıyor.
- C'est mon plat préféré.
Pek aç sayılmam ama en sevdiğim yemektir.
Si je dois être la femme de Barbe-Bleue, j'aurais préféré être la dernière.
Eğer ben Bluebeard'ın karı olsaydım sonuncusu olmayı tercih ederdim.
- Sans doute mon préféré.
Favorim olabilir.
traces plus rapide j'espère que t'as faim. j'ai fais ton préféré.
Vurulmuş. - Daha hızlı izle. - Umarım açsındır.
Tiens, mais c'est le pot à pisser préféré de tout le monde.
Bu herkesin en sevdiği lazımlığı değil mi?
Lui, c'est Sol Meyer, le revendeur préféré des Panthers.
Bu Panterlerin tercih ettiği elmas tüccarı Sol Meyer.
Vous portez mon uniforme préféré.
- En sevdiğim üniformayı giyiyorsun.
C'était mon endroit préféré, là où on était.
Bugün seni götürdüğüm yer en sevdiğim yerdi.
Donc quitte à choisir, j'ai préféré le sacrifier lui.
Seçim şansı bana geçince onun yerine onu kurban ettim.
Bien sûr, "Battlefield" a toujours été mon préféré, mais c'est mon opinion.
Aferin. Tabii ki "Battlefield" her zaman favorimdi...
Quel est ton animal préféré?
En sevdiğin hayvan ne?
C'est mon souvenir préféré.
İşte bu benim en sevdiğim anım. Dokuzuncu yaş günüm.
Mon préféré.
En sevdiğim.
Dans d'autres circonstances, nous aurions préféré être invité, mais nous avons été forcés.
Farklı şartlar altında olsak konuk olarak davet edilmeyi tercih ederdik ama bizi zorladınız.
Peut-être était-ce leur moyen préféré.
- Belki de sevdikleri yemek tarifleridir.
Phil Coulson est mon moins préféré, mais... Il se soucie vraiment de Daisy.
Phil Coulson ise seveceğim en son insan fakat Daisy'mize gerçekten değer veriyor.
Comment ça va avec mon patient préféré juste à côté?
Yan odadaki en sevdiğim hastam ne durumda?
Je veux que vous alliez dans votre bar préféré.
Sonra da en sevdiğiniz bara gitmenizi istiyorum.
Surement, mon préféré de tous les gars que ma mère a ramené.
Muhtemelen annemi hayata döndürenlerden favorim sensin.
Je suis ton préféré?
Favorin miyim?
Je suis ton loser préféré parmi tous les autres.
Favori eziklerinden biriyim.
Tu es mon loser préféré, c'est...
Sen benim favori eziklerimdensin.
C'est mon moment préféré de la journée.
İşte günün en sevdiğim kısmı geliyor.