Translate.vc / Francês → Turco / Pûr
Pûr tradutor Turco
3,326 parallel translation
- Du pur génie.
- Bu çok zekiceymiş. - Teşekkürler.
On arrive finalement dans la pièce en question... où se trouve ce trésor national pour lequel on a risqué nos vies... ce buste en or pur de Saddam... et quelqu'un l'a déjà remplacé par un M. Patate!
Sonunda bir odaya girdik hayatımızı tehlikeye attığımız Ulusal Hazine odasına Saddam'ın altından büstü birisi tarafından çoktan Bay Patates Kafa ile yer değiştirilmişti.
Cette place est pur Paul.
Bu sıra Paul'un.
Votre haine pour tout ce qui est bon et pur dans le monde.
Dünyada iyi ve saf ne varsa nefret ediyorsun.
Tous les miens ont été du pur amour.
Her çocuguma karsi saf sevgi gösterdim.
Mais si son cœur est pur...
Lütfen açıl. Ama eğer kalbi temizse...
J'embrasse cet étandard glorieux comme signe que je te le remets sans tache et pur, tel que je l'avais reçu et te le confie.
Bu şanlı sancağı teslim aldığım gibi lekesiz tertemiz sana teslim ettiğimizin işareti olarak öpüyor ve teslim ediyorum.
L'amour pur.
Saf aşk.
On parlait d'amour pur, Onur.
Saf aşk diyorduk, Onur.
Si ça a été interrompu, ce n'était pas pur, laisse tomber.
Yarım kaldıysa, zaten saf değildir, unut gitsin.
Pur assaut de femme.
Dolu dizgin kadın taarruzu.
La magie est le mal à l'état pur.
Büyü, saf kötülük demek.
Votre coeur est pur, écoutez-le.
İyi bir yüreğin var.
Ils ont un coeur pur, ils ne sont pas égoïste et intéressés comme... les hommes.
Kalpleri saf insanlar gibi bencil ya da düşüncesiz de değiller.
Et masse gentiment votre cuire chevelu Dans le pur apaisement d'un délice motorisé.
Kafa derinize narin bir masaj yapar ve kafanızı rahatlatıp sakinleşmenizi sağlar.
C'est le pur beau mâle.
Çocuk tam bir İskoç.
L'air est si vivifiant et tellement pur.
Dışarıda hava tiril tiril.
Beaucoup de pur-sang de cinq ans sont aussi rapides qu'un cheval de course
Beş yaşındaki birçok at büyük yarış kazanabilir.
Vu que je suis sensé être un spécialiste, et même si j'ai été entouré de chevaux toute ma vie Je n'ai jamais monté un pur-sang.
İtiraf etmekten utanıyorum ama uzman olmama rağmen hatta tüm yaşamım atlar içinde geçmesine rağmen hiç safkan bir ata binmedim.
- Vous êtes si pur et chaste.
Ah, sanki siz çok saf ve temizsiniz.
C'est du pur génie.
- Tamam, Blake, bu aslında dahice.
Au milieu de la neige d'un blanc pur, une table magnifique était dressée.
Beyaz karlar ortasında, iki kişilik çok güzel bir masa hazırlanmıştı.
Oh, c'était un pur enchantement!
Çok muhteşemdi.
C'est un fantastique processus efficace ce qui crée du gazole pur qui peut être utilisé dans une voiture ordinaire, sans raffinage.
İleri arıtma gerekmeden sıradan arabalarda kullanılabilen saf dizel yakıtları üreten olağanüstü verimli bir süreç.
Tant qu'il restait des combattants humains, les gens n'avaient pas ce qu'ils voulaient : de la violence à l'état pur.
Hala insan dövüşçüler, insan bedenler vardı insanlara istediklerini yani sınırsız şiddeti veremiyordun.
Je veux retrouver ce que ça fait d'être avec une femme qui a envie d'être avec moi par pur désir. Pas parce qu'elle est obligée, par sens du devoir.
Benimle görev duygusuyla değil, beni istediği için birlikte olmak isteyen biriyle olmanın, nasıl bir duygu olduğunu hatırlamak istiyorum.
C'était sept minutes de pur bonheur.
oynuyordun. Cennette yedi dakika geçirmek gibiydi.
Quand nous trouverons un sang pur... Ta mère, Mon aimé...
SAF KANI BULDUGUMUZDA ANNEN, BIRICIK SEVGILIM GERI DONECEK.
Laquelle d'entre vous... est la "sang pur"?
ACABA HANGINIZ O SAFKAN?
Où est la "sang pur"?
SAFKAN NEREDE?
Ça fait 20 ans que Kahlar cherche une "Sang Pur"
KHALAR YIRMI YIL BOYUNCA SAFKAN NESILLERINDEN BIRINI ARIYORDU.
Ramène-moi la "Sang Pur".
SONRA DA SAFKANI GETIRIN BANA.
Une sang-pur descendante des nécromanciennes Acharon.
ASERON'UN BUYUCULERININ SOYUNDAN GELEN SAFKAN.
La "Sang Pur".
SAFKAN!
♪ Cet air si pur.
Aldığımız nefes
Pur whisky de maïs.
- Saf mısır içkisi.
Mon vieux, c'est soit le truc le plus con que j'ai jamais vu ou l'invention d'un pur génie.
Dostum bilmiyorum ama, eğer bu ya gördüğüm en aptalca şey ya da sen kahrolası bir dahisin.
Votre cœur est pur et votre chi est fort.
Kalbin temiz, hayat enerjin yüksek.
Si c'est pas un producteur américain pur jus!
Tombala! Şu kırmızı yanaklı adam Amerikalı organizatör değilse ben de ne olayım.
Des murs de 30 cm en titane pur.
Bu duvarlar 30 cm kalınlığında saf titanyumdan yapıldı.
Mais ce sont des vêtements de sang-pur.
Ama bunlar Safkanların elbiseleri.
parce que... c'était la première fois qu'un sang-pur me traitaient aimablement.
Çünkü bir Safkan, ilk defa bana iyi davrandı.
De l'or pur.
Saf altın.
C'est du marketing pur et dur.
Uyduruk ticari bir ödül.
À Thneedville, notre air n'est pas très pur
Thneedville'de hava kirlidir
C'est parce qu'ils produisent de l'air pur.
Çünkü onlar temiz hava sağlar.
- C'est un lynchage pur et simple.
- Bu bir linç girişimiydi, gayet basit...
C'est une enveloppe qui renferme le mal à l'état pur.
Bu beden sadece bir kabuk. Ve içinde sadece saf kötülük var.
Un pur délice! Un malheur nous guette.
2. eşin bu varlıklarla baş etmek için hiçbir özel yeteneği yoktu.
Pur et éclatant - Tu as perdu la tête?
Kafayı mı yedin?
Oui, vu que trois kg de Plutonium pur est assez puissant pour changer l'équilibre du monde, imagine ce que cinq tonnes ferait.
Aklını kullan, 3 kilo saf Plütonyum dünyanın dengesini bozmaya yetecek kadar güçlüyse düşün bakalım 5 tonu ne yapar.