Translate.vc / Francês → Turco / Pėre
Pėre tradutor Turco
2,566 parallel translation
Grand-pere, attends.
Dede bekle.
Ton pére m'a demandé de te parler.
Ama baban seninle konuşmamı istedi.
- C'est celle de ton pére.
- Yok. Babanın evi var.
Mon pére est chauffeur de trolley.
Baş şimdi. Babam bir troleybüs sürücüsü.
Quand ils ont accus mon pere d'etre le tueur je fus devast
Gelip babamı Water Caddesi Kasabı olarak tutukladılar. Harap olmuştum.
Mon pere... est un homme mauvais, il doit tre punis
Bu adam benim babam... Şimdi her şey bitti. Cezasını çekmesi gerekiyor.
L'article sur mon pere etait en page 16
Dolayısıyla, babamla ilgili yazı ancak 6. sayfaya konabildi.
Si je suis le fils du boucher des eaux je leur dis qu'il n' tait pas un tueur en serie et qu'il fut r abilit et ils comprenent que c'etait mon pere et partent
Water Caddesi Kasabıyla bir alakamın olup olmadığını soruyorlar. Ben de, Jim Foley'nin Water Caddesi Kasabı olmadığını ve suçsuzluğunun kanıtlandığını söylüyorum. Sonra, onun yakını olduğumu anlayıp benden uzaklaşıyorlar.
Mon pére a dû s'en occuper avant de disparaître.
Anlaşılan, ortadan kaybolmadan önce babam ayarlamış.
Mon pére, Zor-El, m'a demandé de te retrouver.
Babam Zor-El, seni bulmamı söylemişti.
Jor-El n'a jamais parlé de ton pére.
Jor-El bundan hiç bahsetmemişti.
Mon pére a disparu, il est présumé mort, et en ce qui me concerne, je ne te ferai plus jamais souffrir.
Babam kayıp, öldüğü var sayılıyor. Bence de öyle. Seni bir daha asla incitmeyeceğim.
J'ai fait une promesse à mon pére que je n'ai pas tenue.
Babama bir söz vermiştim ama yerine getiremedim.
Elle dit qu'elle a été envoyée par son pére, Zor-El.
Babası Zor-El tarafından buraya gönderildiğini söyledi.
Kara n'est pas responsable des actes de son pére.
Babasının yaptıkları için Kara'yı suçlayamazsın.
Sans vouloir étre insensible, avec la disparition de votre pére, il n'y a pas beaucoup de Luthor ayant le pouvoir d'autoriser.
Duyarsız görünmek istemem, ama baban kayıp olduğuna göre, bu günlerde imza yetkisine sahip pek fazla Luthor yok.
Lex s'est-il servi de mon info pour retrouver son pére ou l'avait-il gardé là pendant tout ce temps?
Şimdi asıl soru, Lex babasını bulmak için verdiğim ipucunu mu kullandı yoksa başından beri onu orada mı tutuyordu?
- Ne m'envoie pas là-bas, pére.
- Lütfen beni gönderme, baba.
Je suis ton pére, Kara. Aie confiance en ma sagesse.
Ben senin babanım, Kara.
Tu es son cousin, pas son pére.
Sen onun kuzenisin, babası değil.
Du côté de mon pére.
- Baba tarafından.
Mon pére adoptif.
Beni evlat edinen babam.
Mon pére n'était pas un traître et n'a voulu tuer personne.
Babam bir hain değildi. Kimseyi öldürmeye çalışmadı.
Mon pére ne me laisse jamais sortir seule de Kandor.
Babamın Kandor'dan tek başıma ayrılmama hayatta izin vermeyeceğini biliyorsun.
Pére?
Baba!
- Pére.
Baba!
Le sang de Jor-El est trop froid pour qu'il soit pére.
Jor-El baba olmak için fazlasıyla soğuk kanlı biri.
Pére.
Baba!
Comme j'aimais mon pére.
Babamı sevdiğim gibi.
Ton pére a fait des choses terribles.
Baban kötü şeyler yapmış olabilir.
De qui es-tu vraiment le pére?
Sen tam olarak kimin babasısın?
Désolé de te le rappeler, mais quand ton pére a pris tes pouvoirs...
Bunu hatırlatmaktan nefret ediyorum ama baban senin güçlerini aldığında...
Ma mére et mon pére seront toujours avec moi. Tout comme Lara.
Annem ve babam daima yanımda olacak ve aynı zamanda Lara da.
Ton pére travaillait sur un plan. Je ne pensais pas qu'il m'enverrait par un portail temporel.
Babanın bir plan üzerinde çalıştığını biliyordum ama beni bir geçitten geleceğe göndereceği aklıma gelmemişti.
Mon pére m'a mise dans un vaisseau et m'a envoyée juste à temps.
Babam beni bir gemiye koydu ve son anda uzaklara gönderdi.
Mon pére est donc là aussi?
Bu, babamın da burada olduğu anlamına mı geliyor?
Je veux étre ton vrai pére.
Gerçek bir baba gibi davranmak istiyorum.
C'était à ton pére.
Babana aitti.
Ton pére n'a jamais pu comprendre ça.
Bu, babanın asla anlayamadığı bir şeydi.
La bague de ton pére symbolise la victoire chez nous, mais ici, elle symbolise la défaite.
Babanın yüzüğü, geldiğimiz yerde zaferi simgeleyebilir, ama burada yenilgi anlamını taşır.
Elle était si fiére de ton pére.
- Babanla fazlasıyla gurur duyuyordu.
Elle est du côté de son pére.
Babasının yanında yer aldı.
Méme s'il est tordu et mauvais, c'est toujours son pére.
Sanırım, her ne kadar yoldan çıkmış şeytani biri olsa da, Zor-El hâlâ onun babası.
Pére, tu ne peux pas faire du mal à Kal-El.
Baba, Kal-El'e zarar vermeyi düşünüyor olamazsın.
Je ne laisserai pas ton pére blesser mon fils.
Babanın oğlumu incitmesine izin veremem.
Tu tuerais ton propre pére.
Kendi babanı mı öldürecektin?
Pére, je ne peux pas respirer.
Baba, nefes alamıyorum.
Tant que tu as cette bague au doigt, tu n'as aucun pouvoir et ne peux pas accomplir le destin que ton pére et moi avons imaginé.
Bu yüzük parmağında olduğu ve güçlerinden yoksun kaldığın sürece babanla benim, senin için hayalini kurduğumuz kaderi yerine getiremezsin.
Son pére était ton ennemi, mais Kara est ma cousine.
Babasının düşmanın olduğunu biliyorum ama Kara benim kuzenim!
JACK REESE, PERE DE DANI
Jack Reese Dani'nin Babası
A l'école, je n'arrivais pas a toucher le tableau. Je pointais avec ce doigt et ils ont appelé mon pere parce que j'étais impoli.
Okuldayken tebeşiri bu parmağımla tutamazdım, bu yüzden bunu kullanırdım ve babama terbiyesiz bir çocuk olduğumu söylerlerdi.