Translate.vc / Francês → Turco / Rangé
Rangé tradutor Turco
3,376 parallel translation
Je parie que chez toi, c'est bien mieux rangé que ce trou.
Kesin senin evin bu çöplükten daha derli topludur.
Il y a quelque chose qui a besoin d'etre rangé.
Eğer tamir edilecek bir şeyin varsa... Ne?
Le salaud a enlevé son insigne et a rangé son arme.
Polis silahını rozetini bıraktı.
- Il aurait tout rangé.
O yapsa temizlerdi.
Il aurait tout rangé.
O yapsa temizlerdi.
Charles dit qu'il l'a simplement mal rangé, mais ça me fait me demander.
Charles onu kaybettiğini söylüyor ama şüpheleniyorum.
Je me suis rangé derrière le véhicule conduit par un jeune blanc.
Beyaz bir erkeğin sürdüğü aracın arkasında durdum.
C'est là que j'ai rangé les médicaments.
Tüm grip ilaçlarını falan oraya koydum.
Le dessin était rangé.
O resim kaldırılmıştı.
Jack, tu as rangé tes affaires?
Jack, eşyalarını topladın mı?
Ma maison " y entrerait 4 fois. Tout est propret et rangé.
Benim düşündüğüm ev her şeyiyle birlikte bunun içine dört defa sığardı.
Je me rappelle avoir rangé des trucs à la cave.
Bazı şeyleri bodruma attığımızı hatırlıyorum.
J'ai fait mes devoirs et rangé ma chambre, Mais je ne vais pas dire que je suis désolé, parce que je ne le suis pas.
Ev ödevimi bitirdim ve odamı temizledim, fakat üzgünüm demeyeceğim, çünkü değilim.
J'ai rangé ses habits.
Eşyalarını paketledim.
Mais on a nettoyé son bureau et on a tout rangé dans une boîte.
Ama masasındaki her şeyi alıp bir kutuya koyduk.
Je pensais juste à rendre çà propre et rangé.
Biraz temizler toparlarım diye düşünmüştüm.
"Range Rover de Sunland."
Sunland'lı Range Rover
J'ai tout rangé.
Onlar gelmeden herşeyi yerine geri koydum zaten.
Il devrait savoir mieux que quiconque derrière qui se range mon peuple et mon année.
Halkımın ve ordumun kimin arkasında olduğunu en iyi bilen o olmalıdır.
Range ça.
- Adamım onu bir yerlere koymayacaksın, değil mi?
Range-toi.
Kenara çek.
Je me range.
Kenara çekeceğim.
Il doit y avoir un coffre où il les range.
Onları koyduğu bir kutu olmalı.
Je range mes foulards dans un tiroir.
Fularımı şu gözlerden birinde tutarım ama bazen eşyalar arkaya düşüyor.
- Range ça!
Kaldır şunu.
Range cette merde.
Arabaya bak.
Il range ses armes.
Silahları kaldırıyor.
Range cette matraque, tu lui fais mal! Laisse-le!
Copu indir, rahat bırak onu!
Range ça.
Kaldır şunu.
Range-moi ça.
Kaldır şunu. Getiririm ben.
Laura, remets ton pull, range-moi ces seins et trouve ton frère.
Laura, o hırkayı geri giy o göğüsleri ortadan kaldır ve kardeşini bul. Buradan gidiyoruz!
Coventry range les Flèches dans leur carquois.
Coventry Eğri Oklar'ı ok kılıfına geri koyuyor.
Où range-t-elle les fouets?
Viskileri nereye koyuyor biliyor musun, ha?
Range tes gobelets.
Kendi bölümüne diz bunları.
Michael, range discrètement ce portable sous le comptoir, veux-tu?
Michael, şu laptopu tezgahın altına gizler misin?
Je range mes mains.
Tamam! Eller Cepte.
Range ton appareil.
- Fotoğraf makinelerini kaldırın.
Il quitte la ville et veut que je range ses affaires.
Kasabadan ayrılıyormuş ve evini toparlamamı istiyor.
Je range l'uniforme et je sors le costume.
Federaller gibi giyinmeye gidiyorum.
Range le.
Ver onu bana.
Il range son bureau.
Eşyalarını topluyor.
Celui au fond la range.
Bekle, bardaki adam ne demişti?
Je crois qu'il les range près du puzzle de la cage à homard.
Sanırım bin parçalık ıstakoz tuzağı yapbozunun yanındalar.
Range ton téléphone, on est à un enterrement. C'est pas vrai!
- Kaldır şu telefonu, cenazedeyiz!
L'ancien Brad avait pas de range CD.
Eski Brad'ın CD dolabı almaya parası yetmezdi.
Range ça.
Koy bir kenara.
Bobby, range ça.
Bobby, bırak onu.
Range le beurre.
Tereyağını kenara koy.
Je range mon casier avant d'aller faire la pute.
Orospuluk yapmaya gitmeden önce dolabımı temizliyordum.
Il les range où?
Babanız el fenerini nereye koymuştur?
Range cet appareil.
Kamerayı kaldır.