Translate.vc / Francês → Turco / Rebéllion
Rebéllion tradutor Turco
950 parallel translation
Inutile de démarrer une rébellion.
İsyana yol açmanın bir anlamı yok.
Nous materons la rébellion!
Asileri öldürürsek, isyanı da bastırmış oluruz.
C'est devenu une rébellion permanente.
Şimdi ise birbiri ardına isyanlar çıkıyor.
Voyons voir. Je venais de quitter l'armée fédérale après la guerre de rébellion.
Birlik Ordusu'ndan onurlu bir şekilde yeni ayrılmıştım İsyan Savaşı'ndan sonra.
Et la haine répondait à la terreur nazie. Rébellion contre répression.
Baskıya karşı isyan.
D'abord la vanité et à présent, la rébellion.
Önce kendini beğenmişlik, şimdi de isyankarlık.
Me laisser seul avec cet esprit de rébellion!
Beni böyle asi bir ruh hali içinde bırakmanız...
Avec les Apaches en rébellion?
Apaçilerin savaşa yolu üzerinde ne kadar güvende olurlar?
Rébellion, ne lève pas la tête avant que Birnam ne bouge, et notre puissant Macbeth vivra le bail de la nature, rendra son souffle au temps et à l'usage mortel.
Güzel! Ey başkaldıranlar, indirin başlarınızı Birnam ormanı yerinden kalkıncaya dek. Yüce Macbeth yaşayacak yücelerde tabiat yeter demedikçe,... eceliyle son vermedikçe.
[Ils vont faire payer cher à Antonio sa rébellion.]
Ve Antonio'nun isyanı ona pahalıya mal olacaktı.
Pratiquement une rébellion armée!
Bir sonraki aşama isyan!
Ce serait une rébellion!
- Bu bir isyandır.
Ni grève ni rébellion.
.. insanlar kavga ve isyan bilmezler.
- Vous voudriez une rébellion?
Hiç mi isyan etmezler?
Après rébellion Apaches, consignez la police indienne au poste. "
isyan çıkaran apaçileri durdurması için... ordak... - Devam et. yerli polisi görevlendirildi... Bu durumda sadece sen varsın...
Chez les bipèdes, la rébellion d'un tas de bêtes stupides... créait l'indignation et les langues allaient bon train... mais pour ce qui était d'agir...
Kimi yerlerdeyse bir sürü aptal hayvanın isyankâr tavırları öfke dolu konuşmalara yol açıyordu ama yapacak bir şey yoktu.
elle lui a appris Ia rébellion.
Ona sonsuz isyanı öğretti.
Détourne ton peuple de la rébellion.
İsyan aleyhine konuş, seni dinlerler.
On sera accusé de rébellion.
İsyana teşvike girer.
Non seulement en mensonges, mais en trahison, destinés non seulement à répandre parmi vous la rébellion, mais aussi à vous pervertir l'esprit en vous éloignant des religions acceptables qui sont la fondation de l'État.
Bunlar ufak yalanlar değil... aranızda ayaklanma çıkmasına ve aynı zamanda... devletin kurmuş olduğu dinden... sizi saptırmaya çalışan hain yalanlardır.
Dans un instant, nous regarderons bien dans ce miroir, et nous verrons les conséquences d'une rébellion dans La Quatrième dimension.
Hiç bunu kendiniz üzerinizde denediniz mi? Bu çok ironik sanırım.
La peur de la trahison, de la rébellion.
Geçmiş yaşamımda aynı sorunum vardı.
Vous ne m'aviez pas dit qu'il y avait un mandat contre vous, pour rébellion et blessure sur un policier à Gène.
Hiç yoktan onun peşine düşmediler. Tutuklamaya direnmekle ve Cenova'da bir devlet memuruna saldırmakla suçlanıyorsun.
Une rébellion dans une province polonaise.
Leh isyanının bastırılması için.
Mais si vous ne revenez pas à 6h00 avec le Rescrit, ils nous tueront pour rébellion.
6 : 30'a kadar İmparator'un Buyruk'unu temin edemezsek isyancı olarak itham edilip korkunç bir şekilde öldürüleceğiz.
Tu pousses nos provinces orientales à la rébellion.
Doğu illerini isyan etmeye zorluyorsun.
Pars pour l'Orient et écrase cette rébellion.
Doğu'ya git ve bu isyanı bastır.
Rome ne tolérera aucune rébellion.
Roma, isyana müsamaha etmez!
A la rébellion?
İsyanın parçası olmak mı...
Laisser la rébellion impunie?
İsyanın, cezalandırılmaksızın devam etmesine izin mi verelim?
Je suis de cette rébellion!
Ben bu isyanın bir parçasıyım!
C'est moi que tu appelles un traître? Tu mènes une rébellion!
İsyana önderlik ediyordun!
Les fermiers des 8 villages regardent avec intérêt l'issue du conflit, cela pourrait conduire à une rébellion.
8 köydeki tüm çiftçiler, merakla sonucu bekliyorlar.
Ils sauront le prix de la rébellion!
İsyanın sonu neymiş görecekler.
Habitants de la Casbah, la rébellion s'affaiblit de jour en jour.
Kasbah halkı, isyan tükeniyor.
le FLN veut nous chasser d'Algérie et nous nous voulons y rester, or maintenant il me semble que même avec des nuances légères vous êtes tous d'accords que nous devons y demeurer, et lorsque la rébellion du FLN a éclaté il n'y avait même pas de nuances,
Bazılarımızda çok az bir belirsizlik olsa bile hepiniz kalmamız gerektiğini kabul edersiniz. Ayaklanma başladığında en ufak bir görüş farkı yoktu.
Rébellion des Robotisés neutralisée.
Robo isyanı bozguna uğratıldı.
Ordre à tous les Daleks d'écraser la rébellion.
Bütün Dalekler'e isyanı bastırmalarını emret.
Je devais évaluer la capacité des Égyptiens à maîtriser la rébellion.
Ayaklanmayı ele alıp Mısırlıların kapasitesini değerlendirmek için Hartum'a gittim.
La rébellion s'est étendue depuis notre départ.
Gezimiz esnasında ayaklanma yayılmış.
RÉBELLION
SAMURAY İSYANI
Vassaux Sasahara Isaburo et Yogoro. Nous vous condamnons au hara-kiri pour rébellion!
İsaburo ve Yogoro Sasahara, efendimize karşı olan saygısız davranışlarınız ve küstahlığınız yüzünden size seppuku yapmanız emrediliyor.
De la vie... la survie... l'amour... la mort, le sexe, le mariage... la rébellion... Tout ce que vous voulez.
Hayat, hayatta kalma, sevgi, ölüm, seks, evlilik, başkaldırı, ne isterseniz.
Ça veux dire quoi, rébellion, monsieur?
Geçen gün başkaldırıdan neyi kastettiniz, efendim?
C'est une sorte de rébellion.
Bir tür başkaldırı, değil mi?
Même vos habits sont une forme de rébellion.
Giyim tarzınız bile bir tür başkaldırı değil mi?
Chaque nouvelle mode... est une forme de rébellion.
Her yeni moda, bir tür başkaldırıdır.
De la part d'un Organian, c'est presque un acte de rébellion.
Bir Organialı için bayağı asiymişsin.
De la pure rébellion.
Bu sadece asilik.
Il est déprimé, physiquement faible, désorienté, sentiments de persécution et de rébellion.
O depresyonda, fiziksel olarak yorgun, yön kavramı yok, eziklik hissi var ve asi.
La rébellion signifiait l'ombre du conformisme.
Başkaldırsaydı, uyumluluk belirtisi ortaya çıkardı.