Translate.vc / Francês → Turco / Reporters
Reporters tradutor Turco
283 parallel translation
Voilà les reporters.
İçeri gelin, çocuklar.
Qui raconte n'importe quoi et qui me fait suivre par des reporters?
Çünkü ne soracaklarını biliyorum.
Pour tout dire, les reporters et moi ne sommes pas bons amis.
Açıkçası, gazetecilerle ben de pek iyi anlaşamam.
- Je veux un scoop. Soit beaucoup de reporters et pleins d'entrées, soit...
Ya bir sürü gazeteci ve bir sürü bilet gelir, ya da...
Espionner, prendre les pompiers en chasse... réveiller des gens pour les questionner... voler des photos? Je les connais, les reporters.
Anahtar deliklerinden bakmak, soru sormak için insanları uyandırmak yaşlı kadınlardan resim çalmak mı?
Il faut agir avant le retour des reporters.
Gazeteciler gelmeden düşünmeye çalışıyorum.
- Quels reporters exemplaires! Incapables de couvrir le scoop du siècle.
Bu büyük haberin peşine koşmayacak kadar tembelsiniz.
Et les "amis" de Junius ne seraient pas reporters?
Ve şans eseri Junius'un arkadaşları da fotoğrafçı?
- lls sont reporters?
- Onlar gerçek gazeteciler mi?
Deux reporters se sont battus.
İki gazeteci kavga etti.
Je le voyais parfois. Mais il y a toujours des reporters au bureau.
Arada sırada onu görürdüm ama onların yanlarında hep gazeteciler olurdu.
J'appelle les reporters pour leur dire que je n'ai plus qu'un meurtrier à trouver.
Sayende elimde tek bir cinayet var. Akbabalara bunu söylemekten mutluluk duyacağım.
Laissez-moi parler aux reporters.
Haberi gazetecilere ben vereyim...
Sans déménageurs, ni reporters.
- Nakliyeci, ahbap. - Veya nakliyeci ahbap, muhabir, anne.
Tony, Bert et vous, vous serez les reporters chargés d'enquête.
Tony, sen ve Bert araştırmacı gazetecisiniz.
La mairie, c'est pour les boxeurs, les reporters.
Belediye Binası ödül avcıları ve gazetecilere göre.
Et en plus de ça, les reporters à l'affût du croustillant!
Sanki bu yetmezmiş gibi bir de dışarıdaki gazeteciler sorularıyla üzerime atladı.
Les femmes-reporters ont fort à faire contre les hommes.
Kadın muhabirlerin erkeklerin karşısında hiç şansı yok.
Les gens voudront savoir pourquoi, surtout vos copains reporters.
İnsanlar bir sürü şey öğrenmek isteyecek özellikle de gazeteci dostların.
Avec tous ces reporters et ces photographes.
Öğleden sonraki muhabir ya da fotoğrafçılara ne demeli?
Vous allez avoir des reporters à la porte.
Gazeteciler buraya toplanacak.
Les reporters aussi. Les voici!
İşte geliyorlar.
Plus de reporters.
Gazeteci falan istemiyorum.
Mais si je vous attrape, je rappelle les reporters!
Seni çatıda yakalarsam, gazetecileri yeniden ararım.
II veut envoyer deux reporters au mariage de Tracy.
Evet, doğru. Tracy'nin düğününü çekmesi için iki muhabir göndermek istiyor.
J'ai déjà alerté des reporters du magazine Confidential.
Confidential dergisiyle bazı bağlantılar kurdum bile.
Les reporters me demandent parfois : "D'où tirez-vous vos nouvelles?" Je réponds : "Généralement, d'une foule de gens qui avaient promis de les garder secrètes." Par exemple...
Gazeteciler "Walter, tüm bu haberleri nereden alıyorsun?" diye sorduğunda onlara aynı şeyi söylüyorum :
Ces reporters ne sont pas nés d'hier.
Bu muhabirler daha önce de askerlerle konuştu.
- On est reporters à Stars Stripes.
- Evet, bu doğru. - Biz "Yıldızlar ve Rütbeler" deniz.
Rédacteurs, reporters, photographes, tous vous informent en temps de guerre comme de paix. Grâce à eux, sans bouger de votre fauteuil, vous êtes des témoins de l'histoire.
Editörler, muhabirler, fotoğrafçılar... savaşta ve barışta gözümüz kulağımız olan insanlar... yazılmakta olan tarihi oturduğunuz yerden... izlemenize olanak sağlıyorlar.
Rédacteurs et reporters ont alors pour mission de vérifier et corriger les éventuelles erreurs.
Böylece hata olup olmadığı kontrol edilebiliyor.
Si je peux influencer quelques étudiants qui pourraient devenir reporters et finalement rédacteurs.
Günün birinde muhabir ya da editör olacak... birkaç öğrenciyi etkileyebilirsem...
Ce sont des femmes reporters qui ont rapporté sa légende.
Hikayeyi dönemin kadın gazetecileri yazdı.
J'ai connu beaucoup de soldats, de correspondants de guerre et de reporters photographes comme votre mari.
Birçok asker tanıdım, Bayan Fremont savaş muhabiri ve kocanız gibi fotografçılar da tanıdım.
- Il y a d'excellents reporters.
- Onu deneyimli muhabirlerimiz yapacak.
Les reporters ne peuvent suivre les concurrents.
Yolda gazetecilere izin verilmiyor, sadece yarışmacılar. Kurallar böyle.
Une île exclusivement peuplée d'anciens reporters internationaux, à la poursuite d'un rêve impossible.
Olmayacak düşün peşindeki eski uluslararası sunucuların yaşadığı bir ada.
- Les reporters ne sont pas à blâmer.
Muhabirleri suçlayamazsınız
Je ne voulais pas qu'elles soient là avec les reporters.
Gazeteciler gelir diye, kızımın kalmasını istemedim.
Comme vous le voyez, ce sont ici nos reporters, ceux qui écrivent l'histoire.
Gördüğünüz üzere hanımlar ve beyler muhabirlerimiz burada bulunuyor. Yani haberleri hazırlayan kişiler.
Il envoie des reporters.
Uzaktan yayın aracı gönderiyor.
Nos reporters immergés dans le bayou ont appris que les kidnappeurs...
Haber ekibimizin öğrendiğine göre...
boulangers, barbiers, députés, éleveurs, joueurs de base-ball, fermiers, reporters, cow-boys.
Fırıncılar ve berberler. Meclis üyeleri ve sığır çobanları. Sporcular, çiftçiler, muhabirler, kovboylar.
Les reporters peuvent retourner aux égreneuses de coton.
Yani siz muhabirler, meyhaneye geri dönebilirsiniz.
Nos reporters sont parvenus à trouver sa mère malade.
"Muhabirimiz, Blum'un hasta annesini bulmayı başardı."
Il n'a pas une haute opinion des reporters.
Gazetecilere karşı pek iyi düşünceleri yok.
Jamais vu de reporters aussi hostiles.
Bunlardan daha saldırgan muhabir hiç görmedim.
Je me fiche de savoir que tout le monde à Manhattan parle aux reporters.
Manhattan'da başkaları gazetecilerle konuşabilir.
Il n'y a pas de grands reportages... il n'y a que de grands reporters.
İyi bir muhabir müthiş haber bulmaz. Haberi o müthiş yapar.
Les reporters picolent?
Ne?
Rejoignons nos reporters sur les lieux.
Şimdi olay yerindeki muhabirimize bağlanıyor ve...