Translate.vc / Francês → Turco / Resto
Resto tradutor Turco
2,577 parallel translation
Je t'emmène au resto. Je paye. Alors?
Seni restoran'a götüreceğime yemeği ben hazırlasam nasıl olur?
Il possède le resto.
Restoranın sahibi.
- On a été occupés au resto.
- Akşam yemeğinde çok yoğunduk.
Un policier est venu au resto aujourd'hui.
Bugün bir polis geldi.
J'ai un resto avec eux ce soir.
Herkesin toplantı kulüpler yemeği bu gece için.
Addison est ici, donc j'imagine que Derek est allé au resto seul.
Derek restorantta tek başına. kendi başına baypas yaptığını duydum.
- Au resto français sur la jetée.
Navy Pier'in oradaki yeni açılan fransız lokantasında yer ayırttım.
C'est juste un arrêt en passant parce que j'ai des réservations à ce resto de gastronomie moléculaire supposé être incroyable.
Oraya gitmeyeceğiz. Şunu çeker misin? Bununla röportaj falan mı yapıyorsun?
- Devinez qui a pu avoir une table au nouveau resto japonais toujours plein?
- Eğer kemo görevini yaptıysa. - Bilin bakalım girilmesi imkânsız olan yeni suşi mekânında kim bir masa kaptı?
Tu sais, il y a un... Un petit resto mexicain pas loin.
Burada yolun aşağısında Meksika lokantası var.
On dirait que ce resto est l'endroit préféré de Kaman et cette fille, toutes les photos y ont été prises.
Burası Kaman ve sevgilisinin favori mekanı olmalı, çünkü resimler hep orada çekilmiş.
Hotch, on a une alerte incendie au resto Jay-Mo's.
Hotch, bir yangın alarmı devreye girdi.
Bien. On a été au cinéma puis au resto.
Eee dün gece Molly'le buluşman nasıl geçti?
C'est quand on paie un resto ou un théâtre, et non, en donner seulement à la femme du vestiaire.
Parayı kadının elbisesine koymayıp ; tiyatroya veya restauranta veriyorsunuz.
- Je pense qu'on devrait se trouver un autre resto. J'veux dire, l'herbe c'est ok, mais est-ce que ça les tuerait de servir des gemmes?
ama biraz değerli taşlardan sunsalar kimse zarar görmez değil mi?
- Resto chinois, peut-être un film?
Yerinde. - Çin yemeği, belki de bir film?
C'est le resto de mon frère et je suis le maître d'hôtel aujourd'hui.
Burası abimin restoranı, bugün şef garson benim.
J'ai parfois des rendez-vous, mais je m'occupe surtout de mon resto.
Bazen birisiyle çıkıyorum fakat şu aralar yalnızca restoranıma odaklanıyorum.
Certaines personnes au resto piquent une crise si elles voient une goutte de sang.
Restoranıma gelen insanlar bir nebze kırmızılık gördüklerinde, deliye dönerler.
Pour être ensemble avant que son resto...
Restoranı açılmadan önce son yalnız kalabileceğimiz- -
Victor ouvre son resto dans 6 semaines. On saisit l'occasion.
Victor'ın restoranı altı hafta içinde açılacak, bu son fırsatımız.
Faut d'abord m'inviter au resto!
Ama önce beni akşam yemeğine götürmelisin.
Et tu me dois un resto.
Hâlâ bana bir randevu borcun var.
Non. Je connais un resto en rez-de-chaussée.
Zemin katta bildiğim güzel bir restoran da var.
Aller au resto?
Belki seni yemeğe çıkarırım?
Je veux les reçus d'essence et de resto sur 4 jours.
Benzin istasyonu ve restoranların son dört günlük faturalarına ihtiyacım var.
Tu ne peux pas rester dans ce resto minable à recevoir des billets de Monopoly en pourboire.
Hadi, o aptal lokantada çalışıp... Monopoly parası ve göbek pamuğuyla bahşiş almaya devam edemezsin.
Tu peux t'installer sur mon canapé. Tu me donneras un coup de main au resto.
Dinle, kanepede yatarsın, restoranda bana yardım edersin.
C'est la fille du resto?
- Bu restorandaki kız mı?
À soir, gros resto, gros jos puis gros dodo!
Bu gece iyi yiyin, iyi sevişin, iyi dinlenin.
Le resto t'a rendue malade, n'est-ce pas?
Restorandaki yemeklerden zehirlendin, değil mi?
- Ce n'était pas le resto.
- Restorandan dolayı olmadı.
Ce n'est pas le resto brésilien qui nous a rendues malades.
Bence bizi zehirleyen Brezilya yemekleri değildi.
- Non. C'était le resto.
Yemekler zehirledi.
- On va au resto.
- Restorana sür hadi.
Ses parents ont le petit resto sur San Francisco.
Tamam, ailesi San Francisco'da ufak bir lokanta işletiyor.
Mon mari m'offre même pas le resto.
Benim kocam beni hamburgerciye bile götürmez.
On va au resto, vous venez?
Biz akşam yemeği planını yaptık, katılmak ister misiniz?
Et si je te disais qu'on avait rencontré des mecs, et qu'on allait au resto avec eux. Et alors?
Ve sana, bir kaç erkekle bir araya geleceğimi ve onlarla akşam yemeği yiyeceğimi söyleseydim, ne oldurdu?
On m'a demandé d'ouvrir un resto à City Center, et j'ai refusé.
Şehir merkezinde bir restoran açmamı teklif ettiler, ben de hayır dedim.
- Un resto chinois?
- Çin lokantası mı açacağız?
Le nouveau resto à la mode a ouvert tout près d'ici.
Şehrin büyük sükse yapan yeni restoranı iki blok ötemize açıldı.
Calme-toi, on finira par l'avoir. Shorty m'a parlé d'un resto à Las Vegas qui a une grande tour à vins en plein milieu.
Shorty'nin dediğine göre tam ortasında üç katlı bir şarap kulesi olan harika bir restoran varmış Vegas'ta.
On entend que du bien sur ton resto.
İnanmıyorum! Restoran hakkında çok güzel şeyler duyduk.
Elle a aussi ce resto à Las Vegas, avec les sommeliers volants.
Hani şu arap servisi yapan garsonların kabloların üzerinden uçarak geldiği restoranın sahibi de oymuş.
Je sais. Ce resto est génial, non?
Ama restoran tam tıkırında, değil mi?
- On mérite un resto aussi classe.
- Yine de layık olduğumuz gibi çok klas bir ortam.
On n'a pas de table au resto chic.
Birkaç dakika sonra hazır.
- Du gars que tu embrassais au resto.
Restoranda sarıldığın adamı diyorum.
- Salade de poulet du resto mexicain. C'est pas du poulet.
- Tako marketinden Çin tavuğu salatası.
- Quand est ton resto?
Ne zaman akşam yemeği gece nedir? 09 : 00.