Translate.vc / Francês → Turco / Retrouvé
Retrouvé tradutor Turco
21,317 parallel translation
Tu as peut-être retrouvé la raison et dit à la commission ce qu'il fallait, mais tant que je ne suis pas sûre que tu le pensais vraiment, tu regagneras ta réputation en partant d'en bas.
Aklın başına gelmiş olabilir ve kurul bunları senden duymak istemiş de olabilir, Ama ben gerçekten bunları isteyerek söylediğine emin olana kadar, işlem biriminde çalışacaksın.
Il a été retrouvé au cours de la reconstruction.
Yeniden inşa sırasında bulunmuş
On pense que votre mari s'est retrouvé impliqué dans les magouilles de Butch.
Butch'un kocanı belaya bulaştırmış olabileceğini düşünüyoruz.
Ça m'excite tellement que tu m'aies retrouvé.
Peşimden gelmen beni azdırdı.
Y'a pas de raison, sauf si vous avez retrouvé cette dernière pièce de puzzle.
Puzzle'ın kayıp parçasını bulmadığın sürece kutlayacak bir şey göremiyorum.
Quelqu'un l'a retrouvé, perdu, parlant tout seul.
Birisi kaybolmuşken bulmuş, kendi kendine konuşuyormuş.
Norman a été retrouvé inconscient dans un champ et il se parlait à lui-même.
Norman bir tarlada, bilinçsiz ve kendi kendine konuşurken bulundu.
On est si chanceux d'avoir retrouvé notre fils, mais ça ne va pas.
Oğlumuza kavuşabildiğimiz için çok şanslıyız tabi ama iyi değiliz.
Et Timothy McVeigh... a rejoué cette scène du Journal de Turner. On a retrouvé le bouquin sur lui quand il s'est fait arrêter.
Timothy McVeigh günlüklerdeki bu sahneyi canlandırıyordu.
J'ai des informations concernant un accident de camion qui a eu lieu en périphérie de Washington, hier soir, dans lequel on a retrouvé des produits radioactifs.
Elimde, dün gece DC'nin dışında olan ve gizli, radyoaktif madde taşıyan. bir kamyonun karıştığı kaza hakkında bilgiler var.
J'ai des informations concernant un accident de camion qui a eu lieu en périphérie de Washington hier soir, dans lequel on a retrouvé des produits radioactifs.
Elimde, dün gece DC'nin dışında olan ve gizli, radyoaktif madde taşıyan. bir kamyonun karıştığı kaza hakkında bilgiler var.
MELLY RETROUVÉ EN VIE
MELLY CANLI BULUNDU
L'essentiel, c'est qu'ils aient retrouvé Verity.
- Evet. Önemli olan bu.
Retrouvé mort ce matin.
Bu sabah ölü bulundu.
Vous avez enfin retrouvé votre famille.
Tamam, en sonunda ailene kavuştun.
- Les plongeurs n'ont pas retrouvé Parker? - Non.
Dalgıçların, Ricky Parker'ın cesedinin parçalarını çıkardığını düşünmüyorum.
"S'il la retrouve?" C'est...
- Madde haline gelirseniz mi?
En supposant qu'on retrouve ton manager. Les journaux racontent qu'on ne l'a plus vu depuis mardi.
Gazetede salı gününden beri haber alınamadığı yazıyordu.
Ça ne me surprendrait pas qu'on le retrouve, flottant dans une cuve.
Onu su deposunda boğulmuş bir şekilde bulurlarsa şaşırmam.
On se retrouve à 18 h?
- Evet.
Je ne la retrouve pas.
Bulamıyorum.
On se retrouve pour faire de la musique et là, justement...
Bir araya gelip müzik çalıyoruz. Bir de...
- On s'y retrouve?
- Buluşalım mı?
- Des fois, on... On se retrouve et on écrit des chansons basées sur des films.
- Bazen buluşup tanıtım şarkısı olmayan filmlere şarkı yazıyoruz.
Retrouve-moi au pont!
Ben! Atları getir.
On se retrouve à la maison.
Tamam, git. Evde görüşürüz.
Retrouve-moi à Factor's Walk dans 15 minutes. Prends la tablette.
15 dakika sonra Factor's Walk'da buluşalım, tableti de getir.
On se disperse tous les 400 m. On se retrouve ici dans deux heures.
Her çeyrek mili tarayıp birkaç saat sonra burada buluşalım yine.
Et je l'ai retrouve a Alexandria, cache dans une maison.
Sonra Alexandria'daki saldırıda da ortaya çıktı.
- Tu l'as retrouvé?
- Buldun mu?
Comment tu t'es retrouvé engagé dans le mouvement?
Harekete nasıl katıldın?
Je me retrouve avec du vomi sur la robe.
- Aynen!
Je te retrouve dans la salle d'attente.
Tamam. Bekleme odasında görüşürüz.
Idem quand Mick Danzig se retrouve plaqué sur sa pelouse avec une mitraillette dans ses putains de mains, c'est moi qui régale les flics pour que le problème disparaisse.
Aynını aptal Mick Danzig elinde otomatik tüfekle yakalandığında da yaptım sorun hallolsun diye polislere para yediren bendim.
On se retrouve plus tard au commissariat quand j'aurai fini au bureau, d'accord?
Ofiste işimi bitirdikten sonra seni karakolda görsem nasıl olur?
- On se retrouve devant.
- Dışarıda buluşacağız.
On se retrouve là-bas.
Tamam, görüşürüz.
On se retrouve de l'autre côté.
Öbür tarafta görüşürüz.
- On se retrouve à l'aube.
- Şafak söktüğünde görüşürüz.
On se retrouve vendredi pour fêter ça au Flag, entre collègues.
Sadece dostlar olacak.
- Chérie, c'était Leo! Ils ont retrouvé Verity.
Çok şükür.
C'est également là qu'on retrouve la plus salope et odieuse des barmaids russes.
En kaşar ve sert Rus barmen orada da yazmışlar.
Retrouve-moi à la maison.
Evde buluşalım.
Au moment où elle achète un sandwich, est au lit avec la grippe, ou en rétablissement sous un faux nom à l'hôpital... tôt ou tard, il la retrouve aussi.
Diyelim ki sandviç alıyorlar ya da grip olmuş hasta yataklarına yatıyorlar. ... veya Metro General'dalar. Eninde sonunda işlerini bitiriyor.
Je t'y retrouve là-bas.
- Orada görüşürüz.
On se retrouve près de la piscine.
Havuz başında buluşuruz.
J'aimerais que tu retrouve ton mari et tes enfants, mais je ne peux offrir cet espoir,
- Sorunun ne senin? Kocan ve çocuklarınla olmanı istiyorum, ama bunun geçici olacağını bile bile onlara umut veremem.
Je me retrouve en toi, Sultan.
Sende birazcık kendimi de görüyorum, Sultan.
Vous avez retrouvé le chemin?
Buldun beni demek. - Şebboy çiçekleri.
- On a retrouvé la soeur de Goggins.
Adresini aldık.
Quand on se retrouve seul face à soi-même, avec personne d'autre, on commence à creuser en soi. Jusqu'à se perdre.
Kendinle baş başa kaldığında, etrafında kimse yokken, iyice derine iniyorsun ta ki... kendini kaybedene dek.