Translate.vc / Francês → Turco / Régal
Régal tradutor Turco
326 parallel translation
C'est un régal- - le vôtre.
- Memnun oldum. Ismarlarsanız...
Sens l'odeur. C'est un régal.
Kokla yeter.
Votre attelage n'attend que votre Régal postérieur.
Makam arabanız zatıalinizi bekliyor, Majesteleri.
Vous êtes un vrai régal pour les yeux!
Yüzünü gören cennetlik!
C'est un régal.
Müthiş, müthiş.
"Des filles, des chevaux sans égal " Vivre dans le Sud, c'est un régal! "
Ama kızları ve atları eşsiz olan Güneyde yaşamak kesinlikle bir nimettir.
Ça doit être un régal pour les yeux.
Görülecek çok güzel yerler varmış.
Ses pâtes tiennent au ventre. Elles sont un régal pour les intestins et la panse.
Bağırsaklarınızı ve midenizi dolduran doyurucu makarnanın ustasıdır o.
La cervelle est un régal.
Beyni öyle lezzetli oluyor ki!
Un régal!
Gerçekten harika!
Un régal, ce soir
Eğlenceli bu gece
Vous êtes un régal pour les yeux.
Billie, çok iyi görünüyorsun.
Le riz blanc sera le régal de la fête...
# Bir alın bandı bağlayıp festival için hazırlık yapalım
Mon seul régal, c'est la sorcellerie
Kara büyü benim yaparım ben. Bana daha kolay geliyor.
Je ne sais pas à quand remonte un tel régal!
Bir yemekten bu kadar zevk aldığımı hatırlamıyorum.
Au sauna, avec ses jolies mains, Elle me masserait, quel régal
Deneysel çalışmaya başladım. Kadın figürü çekiyordum.
- Belle? C'est un régal... un pur régal.
Çok sevimli, muzip bir biçimde sevimli!
Sans doute. La vengeance est un tel régal.
Yeğen, intikamın tatlı olduğunu öğreten olmadı mı sana?
J'étais un invité et ils m'offrirent un régal, Du chien bouilli,
Bana ikramda bile bulunmuşlardı. Haşlanmış köpek.
- Bon après-midi, Lt Régal.
- Evet. - İyi günler, Teğmen Fıstık.
Régal, venez ici et tenez l'écarteur.
Fıstık, buraya gel ve gergiyi tut.
Régal, un long porte-aiguille.
Fıstık, bana uzun iğne tutacağı ver.
Indolore, Radar, Lèvres-en-feu, Régal et le sergent Vollmer pendant qu'ils retapent nos soldats.
Ağrısız, Radar, Sıcak Dudak, Fıstık ve Çavuş Vollmer'i bizim çocukları tımar ederken izleyin.
Mes amis, quel régal des yeux!
Merhaba, Maybelle. Offf, fıstık gibisin.
Le brun de l'aréole sur cette couleur laiteuse est un régal pour les yeux.
güzel, beyaz göğüsler. Bakmaya değer bir şey bu...
Un grand régal pour les sens dans la mise en scène de la délicieuse et décadente Pompéi.
Kül olmuş Pompei'nin duygularımıza ziyafet veren dekorunda kurulmuştur.
Ces croissants sont un vrai régal!
Şu kalçalara bakarak verin kararınızı.
Un régal au toucher et comme vous le voyez, un plaisir pour les yeux.
Kaçırmayın bu fırsatı alın! Buyrun! Teninizi okşayıp, gözlerinize renk katacak!
Un régal pour mon petit ventre.
Ve benim minik midem için peynirli kekler.
Noble sport, le football... Un régal pour les yeux.
Futbol güzel bir oyun, izlemesi çok hoş.
Les garçons noirs, ça me gave Les garçons noirs, c'est un régal lls me remplissent le ventre
Zenci erkek beni besle
- Des cornichons, un régal...
- Tam klasik usül turşu yaptım!
- Moneypenny, un régal pour les yeux!
- Moneypenny, gözlerim için bir ziyafet!
Le repas... c'était un régal.
Ve yemek gerçekten çok lezzetliydi.
Le repas... un régal!
Yemek çok lezzetli.
Ce sera un régal.
Ve birlikte güzel bir vakit geçirebiliriz.
C'est à Regal Court.
Regal Court, daire 29.
Quel régal!
Çok iyi.
Ils ont fermé la boîte où Dolly travaillait.
Aklıma gelmişken, Club Regal'i talan etmişler. - Orası Doll'un çalıştığı yer değil miydi?
On m'a dit que la boîte était fermée.
Gus bana Club Regal'in talan edildiğini söyledi.
Une petite boîte aussi propre!
Düşünebiliyor musun, Regal'i basmak?
Il y a un bon film au Royal.
Oh pekala... Regal'de çok iyi bir film olduğunu söylediler.
Je serai à 7h devant le Royal.
7'de Regal'de.
Alors 7h au Royal.
7'de o zaman... Regal'de.
Il est conscient de ma présence.
Regal Palms Otel'de günlüğü 50 dolarlık odada kalan Bayan Lucy'yi duymadın mı?
Tu as pillé le tronc des pauvres?
Chivas Regal alacak parayı nereden buldun, bağış kutusundan mı?
- Même mon Chivas Regal?
- Chivas Regal'imi de mi?
Une bouteille de Chivas Regal.
Bir şişe Chivas Regal.
Je vais l'appeler tout de suite. ... ton Chivas Regal, ta télé, ton boulot, mais pas ton cerveau.
- Giysilerimi, viskimi, televizyonumu, işimi alabilirsiniz elimden ama aklımı alamazsınız.
Ce cinéma présente "Song and Dance", un film composé des grandes comédies musicales d'antan.
Biz Regal Tiyatronun dışındayız, orada Şarkı ve Dans, Yirmidörtten fazla eski büyük müzik parçalarının film kliplerinden oluşturulan muazzam müzik fantezisi ilk sunumunu bu gece burada yaptı.
Un Chivas avec des glaçons et une rondelle de citron.
Bir sarma sigarayla buzlu bir Chivas Regal ( Viski ).