Translate.vc / Francês → Turco / Saat
Saat tradutor Turco
79,529 parallel translation
Soixante-douze heures plus tard, j'étais diagnostiqué maniaco-dépressif avec une tendance à la toxicomanie.
72 saat sonra, manik depresif ataklar geçirdiğim teşhisi kondu, üzerine de madde kullanım bozukluğum olduğu söylendi.
Soixante-douze heures plus tard, il était paranoïaque.
72 saat sonra, paranoyak kişilik bozukluğu teşhisi kondu.
Soixante-douze heures plus tard, il était schizophrène.
72 saat sonra, şizoaffektif bozukluk teşhisi kondu.
Au moins une heure par jour.
Günde en az bir saat.
On peut continuer à évoquer les souvenirs, mais comme je facture à l'heure, mettons-nous au travail, d'accord?
Anılara yolculuğumuza devam etmek isterim ama saat başına para aldığım için işe koyulmaya ne dersin?
La réunion est à 16 h.
Toplantı saat dörtte.
Il est 15 h. Il faut rentrer.
Saat üç. Dönmemiz gerek.
Elle a appelé il y a moins d'une heure.
Joy arayalı daha bir saat olmadı.
Des ouvriers y ont été conduits il y a quelques heures.
Birkaç saat önce bir grup işçiyi içeri doldurdular.
- Il est trop tôt pour boire.
- İçmek için saat çok erken.
Elles étaient là jusqu'à il y a quelques heures.
Birkaç saat öncesine kadar hepsi duruyordu.
- Un peu dans l'avion.
Uçakata bir kaç saat.
Il y a rien depuis une heure.
İsterim ama bir saat önce falan tükenmiş.
Dans une heure.
Bir saat sonra.
Il faut que tout soit filmé. Que ça tourne 24h / 24.
Buranın her santimetresini kaplamalı. 24 saat kayıt altında.
- D'accord.
- Anlaşıldı. - 24 saat mi?
Rejoignez-nous à Rich East. Le lavage des voitures est gratuit et ouvert jusque 17 h.
Onun için Rich East'e, saat 17.00'ye kadar açık olan ücretsiz araba yıkamacımıza gelin.
La vente a lieu demain à 14 h.
Müzayede, yarın saat 14.00'de.
Plus que huit heures de marche et vous pourrez observer un crâne d'australopithèque qui répond au nom de Lucy.
Varmamıza daha 8 saat var. Burada ilk insana ait bir iskelet görme şansınız olacak. - Ona Lucy adını vermişler.
Ils vous affecteront un conseiller indépendant, qui devrait vous contacter dans les 24 heures.
Sana bir özel cinsel şiddet danışmanı atayacaklar. 24 saat içinde seninle iletişime geçeceklerdir.
On a déjà perdu... 60 heures?
Kaç saat kaybettik? 60 mı?
À une demi-heure de chez toi.
Ön kapından yarım saat bile sürmez.
C'est une montre.
Bu bir saat.
Une montre?
- Saat mi?
Oui, c'est une montre. Ça dit l'heure.
- Evet, saat zamanı söyler.
Chaque heure que nous reportons coûte des milliers de vies allemandes.
Geç kaldığımız her saat, binlerce Almanın hayatına mal oluyor.
Dans les prochaines 24 heures cette guerre prendra fin.
24 saat içinde bu savaş sona erecek.
Nous serons de retour pour Moscou à 9H.
Saat 9'da Moskova'da olacağız.
Le transport Areal part dans une heure.
- Uçak bir saat içinde kalkacak.
Selon notre informateur, la Bête s'apprête à vendre des armes à des Mexicains d'ici 48 heures.
Muhbirimizden aldığımız bilgiye göre, Canavar, şu Güney Meksikalı ile 48 saat içinde bir silah anlaşması yapacak.
Les SS vont nous fournir les coordonnées demain soir, une heure avant la transaction.
Tam konumu yarın gece bir saat önceden latinlerden alacağız.
Il dit qu'on va le savoir une heure avant.
Dediğine göre bir saat öncesinden bize haber verecekmiş.
Vous serez confiné 23 heures sur 24, sept jours sur sept, dans l'unité sécurisée. Une heure à l'extérieur.
Bir saat bahçe iznin olacak şekilde 7 gün 23 saat kilit altında olacaksın.
Et il est déjà presque 4 h.
Hayır. Saat dört olmak üzere.
L'informateur a reçu un appel, tout à l'heure, d'un numéro différent.
Çünkü Ateşli Silahlar Bürosu da bir bok bilmiyor. Farklı bir numara iki saat önce muhbirimizin telefonunu aradı.
Quelle heure est-il?
Saat kaç şu an?
Il est donc impossible que ce soit lui qui ait avisé la police du lieu de l'échange puisqu'Herman ne t'a envoyé les coordonnées qu'une heure avant la rencontre.
Bu da demek oluyor ki Herman sana konumu buluşmadan bir saat önce attığına göre onun polise haber vermesine imkan yok.
Ça fait un plein temps et demi.
60 saat falan yapıyorum.
Son exploit fut de surfer nu à la jetée, 12 heures d'affilée. Sous acide.
12 saat boyunca ayakta ve çıplak bir şekilde sörf yapmasıyla meşhurdu.
Une Casio.
Casio marka saat!
Bien, il est... 20h36.
Pekâlâ, saat 20 : 36.
Ça t'est sûrement égal, mais tu dis "24" alors que tes mains disent "42".
Pek umurunda değildir ama 24 saat deyip elinle 42 gösterdin.
Deux heures.
İki saat.
Votre rendez-vous de 10h est en avance de 20 minutes, monsieur. Bien.
- Saat 10 randevunuz 20 dakika erken geldi efendim.
Alors celui de 12h pourra être à 11h30, celui de 13h à 12h, et avant qu'on s'en rende compte, le jour sera fini avant d'avoir démarré.
O hâlde saat 12 randevum 11.30, saat 1 randevum 12 olabilir ve daha anlamadan gün başlamadan bitmiş olur.
Il est 23 h.
Çalışmam gerek. Annie saat 11 falan olmalı.
Il est passé minuit.
- Saat gece yarısını geçti.
On aura les coordonnées exactes une heure avant.
Bir saat öncesinde tam konumu söyleyeceğiz.
On a découvert le corps de Shotgun vers 17 h.
Shotgun'ın cesedi saat 5 gibi bulundu.
40 heures par semaine...
Haftada 40 saat?
- Quelle heure il est?
- Saat kaç?