English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Sait

Sait tradutor Turco

80,195 parallel translation
C'est parce qu'elle sait que tu ne fais attention à une femme que quand elle est devant ta caméra.
Çünkü bir kadına sadece kameranın karşısındayken ilgi gösterdiğini biliyor.
Pour rencontrer quelqu'un qui sait allumer une allumette dans le vent?
Rüzgarda kibrit yakmayı bilen biriyle tanışmak için mi?
On sait tous le genre de relations que Joan a avec ses réalisateurs.
Joan'ın yönetmenleriyle olan özel ilişkilerini hepimiz biliriz.
Depuis que j'ai viré cette tomate qui jouait la voisine, toute l'équipe sait qu'on m'a poussé à le faire.
Komşu kızını oynayan domates güzelini kozduğum günden beri bütün ekip mecbur bırakıldığımı biliyor.
C'est une petite ville, et tout le monde sait tout.
Küçük bir kasaba gibi. Herkes birbirini tanır. Her şeyi öğrenir.
Voilà un homme qui sait diriger, et pas juste un plateau, mais aussi sa pub.
John Ford sadece bir film setini değil medyayı da nasıl yöneteceğini bilirdi.
Il sait comment jouer le jeu.
Oyunu nasıl oynayacağını bilirdi.
Tout le monde sait pour ton rembourrage.
Herkes sütyenini doldurduğunu biliyor.
Personne ne sait et ça doit rester ainsi.
Kimse bilmiyor ve bilmemeli.
Selon toi, Crawford ne sait pas jouer, eh bien, Victor Buono lui sait.
Crawford'ın oyunculuğunu beğenmiyordun. Victor Buono muhteşem.
Même ma fille sait ça.
Kızım bile bunu biliyor.
Tout le monde sait combien Washington peut se révéler être une ville dangereuse.
Herkes D.C.'nin ne kadar tehlikeli bir yer olduğunu bilebilir.
16-102 : se livrer à des activités que l'avocat sait être criminelles.
16-102... Bir avukatın yasadışı olduğunu bildiği bir davranışta bulunması.
Il sait que j'éprouve encore des sentiments pour mon ex-femme.
Eski eşim için hala pek çok şey hissettiğimi biliyor.
- Trop tard. Elles arrivent dans deux jours, il le sait.
Kargo iki gün sonra gelecek, o da biliyor.
Et Irene le sait.
Irene de biliyor bunu.
Je lui ai déjà dit de rester loin de tes gamines, et elle sait qu'elle ne doit pas fumer.
- Senin kızlardan uzak durmasını ve sigara içmemesini önceden söylemiştim zaten.
Même si tout le monde sait que ça devrait déjà être le cas, vu qu'on me l'a volé en 1950.
Gerçi herkes çoktan kazanmam gerektiğini biliyor çünkü 1950'de hakkım çalınmıştı.
Voilà ce qu'on sait.
Neyse, bildiğimiz şeyler :
On sait quel étage, ou...?
Hey, kat falan gibi birşeyimiz var mı?
Tout d'abord, Bob, on en sait si peu sur Miriam.
Öncelikle Bob Miriam hakkında çok az şey biliyoruz.
Ray, on sait qu'il n'y a pas de Chut... chut, chère charlotte sans Crawford et Davis.
Ray, Crawford ve Davis tekrar bir araya gelmezse Sus Sevgilim'in olmayacağını biliyoruz.
Elle ne sait pas que tu es son fils et ça doit rester comme ça.
Annen onun oğlu olduğunu bilmiyor ve böyle kalmak zorunda.
Qu'est-ce qu'on sait sur lui?
Hakkında ne biliyoruz?
Qu'est-ce qu'on sait de la combine?
- Yerleşke hakkında ne biliyoruz?
On ne sait pas quel type de caméra Bray dispose.
Bray'in ne tür bir izleme sistemi var bilemeyiz.
Et Scottie pourrait retenir le Dr Whitehall contre son gré pour le protéger de moi et non pour le forcer à construire un prototype de son invention, mais je pense qu'on sait tous que ce n'est pas le cas.
Ve Scottie, onu benden korumak için rızası dışında Dr. Whitehall'ı tutuyor olabilir ve onu buluşunun bir prototipini yapmaya zorlamıyordur, ama sanırım hepimiz öyle olmadığını biliyoruz.
Il ne le sait pas.
O bunu bilmiyor.
- On ne sait pas.
- Bilmiyoruz.
Écoute, je comprends pourquoi il t'est difficile de me croire, mais on sait tous les deux qu'Howard a fait quelque chose d'incroyablement cruel quand il t'a envoyé vers moi et t'a interdit de me dire que tu es mon fils, qu'après toutes ces années, tu es encore en vie.
Bak, bana inanmanın neden zor olduğunu anlıyorum, fakat ikimiz de Howard'ın seni bana gönderipte, bunca yıldan sonra, hala sağ olmana rağmen, oğlum olduğunu söylemene izin vermeyerek inanılmaz derecede acımasız bir şey yaptığını biliyoruz.
Qui sait?
Kim bilir?
- On sait ce que sait la police :
Biz de polisin bildiklerini biliyoruz.
On ne sait pas par qui.
Kim tarafından bilmiyoruz.
On sait quand le coup a été tiré, mais pas la police.
Ne zaman ateş edildi biliyoruz. Polisin hala bilmediği bir şey.
Mon Dieu. Il ne le sait pas lui-même.
Aman Tanrım, bildiğini sanmıyorum bile.
- Maman sait être sympa. - Comment?
- Annen daha eğlenceli şeyler yapıyor.
Elle sait que c'est mercredi de folie?
Sence bunun Çılgın Çarşamba olduğunu bahsetmiş midir?
Je ne vais pas plaindre le fils gâté du proviseur. Demande à quelqu'un d'autre, on sait jamais.
Müdürün şımarık oğluna acımayacağım ama başka bir bilgisayar ineği denemek istersen iyi şanslar.
Tout le monde sait que j'ai été arrêté avant de débarquer à Dennington.
Dennington'a gelmeden önce tutuklandığım sır değil.
Dieu sait ce que ça fait sur ton émail.
Tanrı bilir bu diş minelerine neler yapıyordur.
Comme quelqu'un qui sait qui l'a fait.
... yapanı tanıyan biri olarak.
♪ Personne ne sait... ♪
♪ Kimse bilemez... ♪
Il sait que Bram est un bon gamin.
Bram'ın iyi bir çocuk olduğunu biliyor.
Dieu le sait.
Tanrı biliyor.
Adi le sait?
Geride bir şey bırakıyor gibi hissediyorum.
Que sait-on sur le Révérend Golightly?
Peder Golightly hakkında ne biliyoruz?
Il sait ce qu'il y a dans mon coeur.
Kalbimin içini biliyor.
Plus facile à trouver si on sait ce qu'on cherche.
Ne aradığını bilirsen bulman kolay olur.
Et ce qu'elle sait sur la tentative de meurtre.
Suikast girişimiyle ilgili bir şey bilip bilmediğini de öğrenmek istiyorum.
On le sait tous les deux.
İkimiz de gayet iyi biliyoruz.
- dans leur immense maison. - Polly sait pour Jason?
Anne, Polly biliyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]