English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Saks

Saks tradutor Turco

654 parallel translation
Et n'envoyez plus de fleurs en pots.
Ayrıca saksı içinde çiçek de göndermeyin.
Si tu voulais voir un arbre, il te faudrait acheter un arrosoir pour le faire grandir.
Ağaç görmek istediğinde, sana saksıda yeşillik getirirler... onu sulayıp büyümesini beklersin.
Je te l'ai dit, je préfère les fleurs dans un vase.
Söylemiştim. Çiçekleri saksıda severim.
Qu'est-ce que je t'avais dit?
Bay Saks'ın arabası.
Evidemment, le patron est fou à lier avec son pot de fleurs!
Şüphesiz, bizim saksılı patron zincire vurulacak bir deli.
- Je laisse toujours une clé sous le pot de fleurs.
- Çiçek saksısının altına her zaman bir anahtar bırakırım.
Maintenant, vous réfléchissez.
İşte şimdi saksın çalışıyor!
- Retrouver mamie.
- Saks'a, büyükannenle buluşmaya.
Elle est venue ici. Elle a heurté le pot de fleurs.
Buraya çıktı ve saksıyı devirdi.
C'est pour le pot de fleurs.
Lütfen, efendim! Saksı hakkında.
- Le pot de fleurs, Julie...
- Julie, saksı... ben...
C'est pas Mme Baines qui a renversé le pot de fleurs.
Saksıyı deviren Bayan Baines değildi. Bendim.
Le pot.
- Saksıyı.
- Dites à ce type de garder ses pots. - Demandez à une station service.
Neden saksılarınızla dışarıda bekleyip...
L'hôtel particulier est devenu le magasin Saks Fifth Avenue.
Şehirdeki evleri bugün Saks Fifth Avenue mağazası oldu.
Sachs, 5ème Avenue.
Saks Fifth Avenue.
- Comment ça, "Qu'y a-t-il"? Votre pot de chambre en acier moulé a failli me tuer.
- Bu gülle gibi ağır saksı neredeyse beni öldürüyordu.
Il y avait un cactus dans cette chambre.
Bu odada bir kaktüs olduğunu hatırlıyorum, saksının içindeydi.
Bêta-la-Lune a reçu un pot de fleurs sur la tête!
- Moon Mullins. Başını yine çiçek saksısına çarptı.
Ne croyez pas commandant que je déjeunerai chaque jour au lit.
Cadde'deki Saks'a diktiririm. Üzgünüm, üniformam hakkında bir şey söyleyemem ama her sabah kahvaltımı yatakta yapmak isterim.
Quand je serai sur le porche, lancez ce pot de fleurs par la fenêtre.
Bir şey yapmak istiyorsan, ben verandaya çıkınca... şu çiçek saksısını al ve pencereden at.
Elle a jeté le pot de fleurs par la fenêtre et a fait tuer 3 hommes.
- Tabii, hanıma teşekkür et. Büyük iş yaptı. Pencereden bir saksı attı ve üç adamın öldürülmesine yardım etti.
Je lui ai dit de jeter le pot de fleurs.
O da bilmiyordu. Ona saksıyı pencereden atmasını söyledim ve onun yerine ben çıktım.
Peut-être la fille au pot de fleurs!
Belki elinde bir saksıyla şu kız çıkagelir.
Tu as une fille, une rose de Saron, une vierge parmi les pots de terre.
Bir kızın var, goncagülün, saksıların arasında bir bakire.
Je veux juste apprendre à mes élèves que l'homme n'a pas été planté là, comme un géranium dans son pot, et que la vie provient d'un long miracle.
Sadece öğrencilerime, insanın saksıdaki bir sardunya gibi buraya ekilmediğini, yaşamın uzun bir mucizeden kaynaklandığını öğretmek istiyorum.
La dernière fois, je me suis fait piquer par les feuilles de houx.
İçi para dolu saksılar için kazarken o kutsal dikenler beni kötü çizdi.
Débrouille-toi pour en avoir ce soir.
Nasıl bulursun umurumda da değil. Yatağın altında mı bulursun, bir satıcıdan mı alırsın, saksıda mı yetiştirirsin bilmem.
Elle est dans le 4e pot, sur la 5e table.
Beşinci tezgahtaki dördüncü saksının içinde.
Non : 4e pot. 3e table. 5e rangée.
Dördüncü saksı, üçüncü tezgah, beşinci sıra.
La nuit oû vous avez détruit la serre pour la bouteille...
Joe, kayınpederinin saksılarını dağıttığın gece şişeyi arıyordun değil mi?
Je vous dédommagerai des plantes détruites.
Ayrıca, kırıp döktüğüm saksıların parasını da ödeyeceğim.
Je ne voulais pas de maison, ni de casseroles.
Bir evim, saksılarım ve çiçeklerim olması bana yetmedi.
Regardez, des pots vides. Je sais.
Durun, durun.Bakın. Boş saksılar.
Les pots vides sont faits pour être remplis. - T'as quoi? Un mini télescope?
Yani, boş saksılar genellikle birşeylerle doldurulur.
À Tokyo, t'es dans les affaires... Mais ça ne vaut rien ici! Ici il faut travailler.
Tokyo'da para kazanmak için saksıyı iyi çalışıyordun ama burada pek bir halta yaramıyor galiba.
Et les jardinières aux fenêtres.
Ve küçük pencere saksıları.
" Le terreau de chacun des pots de fleurs
" Teker teker her bir çiçek saksısı...
C'est un ancien abri de jardin.
Saksı kulübesi olarak kullanılıyordu.
Ces pierres ressemblent à celles de la pièce.
Bu taş da, tıpkı saksı kulübesindekiler gibi.
Il vient de larguer un bac à fleurs sur ma tête!
Kafama lanet bir saksı düşürdü.
Encore un pot de fleurs, merci.
Bir saksı çiçek daha mı, teşekkürler.
Ne parle plus jamais de cinéma. Pose ce pot de fleurs.
Bir daha filmde oynamayı aklından bile geçirme ve o saksıyı yerine koy.
Et moi qui veux vous voir dans une maison, avec des fleurs aux fenêtres et une nappe sur la table.
Ben de sana penceresinde saksılar, masanın üzerinde örtüsü olan bir evde... yaşamaktan bahsediyorum.
Où est ma plante?
Saksı çiçeğim nerede? Göremiyorum.
Imagine de jolies portes, avec des pots de fleurs!
Düşünsene, kapıları güzel boyanmış, Önlerinde de birer saksı?
Un jardin vous attend Tout entouré de pierres
Dolduracak bir alanın Dolduracak bir saksın var
Regardez un peu où vous allez!
- Şu adamlara saksılarını ayağımın altından çekmelerini söyleyin! - Bir benzinciye sor.
- Dentelle?
Gelecek sefer saksıları içeriye koyarım.
C'est le 5e pot.
Beşinci saksı!
Ramène cette idiote!
Haydi, çalıştır saksıyı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]