Translate.vc / Francês → Turco / Sd
Sd tradutor Turco
810 parallel translation
Il y a une chose que vous devez savoir. Sur les quais, la régle, c'est S et M.
Şu aklınızda olsun peder, doklarda biz daima SD'yizdir.
Alors, toujours S et M?
Hala SD misin?
Ce qui m'intéresse, c'est d'être sûr qu'il est encore régulier.
Tek bilmek istediğim şu : SD mi olacak, yoksa serçe mi?
Même les dockers, tu as voulu te battre pour eux, ils te tournent le dos en ressortant leur stupide S et M!
Dok işçilerine yardım etmeye çalıştın. Onlarsa sana sırtlarını dönüp inatla SD kalıyorlar!
"Les morts renaissent " à la joie éternelle " ou à la douleur éternelle.
Ölülerin sonsuz mutluluk için ya da sonsuz ısdırap için dirildiği gündür.
Des braves gens sont en train de souffrir ŕ cause de toi.
O arada bir sürü iyi adam ısdırap çekip, ölüyor.
SD tableau 2.
A.T.S. ikinci panelde.
Contrôle Capricorne, nous confirmons SD et TARS.
Oğlak Bir, T.A.R.S. ve A.T.S. onaylandı.
Ils mettent en scène leur souffrance et la font gober comme une oeuvre d'art.
Kişisel ısdıraplarını belgeleyip adına da sanat diyorlar. Istırap çekecek neyi var ki?
Walter Stein, commandant la 15e compagnie spéciale SD.
Walter Stein, SD Albayı. 15. Einsatzkommando.
Contrôle, ici SD-103, en approche de la base spatiale.
Kontrol, burası SD103. Uzay limanına yaklaşıyoruz, tamam.
SD-103, vous pouvez déposer le Capitaine Kirk et son groupe à NCC-1701 Alpha. Terminé.
SD103, Kaptan Kirk ve mürettebatını NCC-1701A'ya götürebilirsiniz.
La douleur que j'ai causée et ressentie n'existe plus!
Sebep olduğum bütün acıların ve hissettiğim bütün ısdırapların şimdi hiçbir manası yok.
Il y a sept ans, on m'a recrutée au SD-6, qu'on m'a présenté comme une branche secrète de la CIA.
Yedi yıl önce SD-6'ya alındım. Bana bunun CIA'in gizli bir kolu olduğu söylenmişti.
Je croyais travailler pour les gentils jusqu'à ce qu'ils tuent mon fiancé, à qui j'avais parlé du SD-6.
İyi adamlar için çalıştığımı sanıyordum. Ta ki nişanlıma SD-6'yı anlatana ve onlar da onu öldürene kadar.
Le SD-6 est une organisation de l'ennemi que je croyais combattre.
SD-6, mücadele ettiğimi sandığım düşmanın ta kendiydi.
Je suis désormais un agent double de la CIA pour démanteler le SD-6.
Şimdi SD-6'yı etmek etmek için gerçek CIA'yle çalışan çift taraflı bir ajanım.
- Je donne un faux numéro au SD-6.
SD-6'ya yanlış şifreyi vereceğim!
- Peut-être que si. - J'aurais pu duper le SD-6.
- SD-6'yı kolaylıkla atlatabilirdim.
Vous donniez un faux code, qu'arrivait-il quand le K-directorat avait le bon?
SD-6'ya yanlış bir şifre verseydin, Anna K-Directorate'a doğru şifreyi verdiği zaman ne olacaktı? Kimin umurunda?
Ils auraient su pour Athènes, se seraient rendus sur place et le SD-6 vous aurait soupçonnée!
Şifrenin Atina'yla bağlantısı olduğunu anlayacaklardı. K-Directorate oraya gidecekti. Ve SD-6 başarısız olacaktı.
Si le SD-6 a le moindre soupçon, c'est terminé!
SD-6 senden bir parça bile şüphelenirse, her şey biter.
A Berlin, j'ai réalisé qu'elle aussi voulait la mort du SD-6.
Berlin'de onun da SD-6'yı imha etmeyi benim kadar istediğini anladım.
Pour la CIA, pire que l'obtention d'une information par le SD-6 est son obtention par le K-directorat.
CIA her zaman, önemli bir bilginin K-Directorate'ın eline geçmesindense SD-6'nın eline geçmesini yeğler.
Je viens de recevoir un appel du SD-3.
SD-3'ten bir telefon geldi
On ignore pourquoi le SD-6 s'intéresse à l'OCU.
Ama SD-6'nın Ticaret Organizasyonuyla neden ilgilendiğini anlamadık.
Il y a sept ans, on m'a recrutée au SD-6 qu'on m'a présenté comme une branche secrète de la CIA.
Yedi yıl önce CIA'in gizli bir bölümü olan SD-6'ya alındım.
Quand le responsable du SD-6 l'apprit, il le fit abattre.
SD-6 bunu öğrenince onu öldürttü.
Le SD-6 ne fait pas partie de la CIA.
SD-6, CIA'in bir parçası değildi.
Le SD-6 est une organisation de l'ennemi que je croyais combattre.
Mücadele ettiğimi sandığım düşman için çalışıyordum.
Je sais que vous travaillez pour le SD-6.
SD-6 için çalıştığını biliyorum.
Sentir, entendre son coeur et celui du public battre en même temps.
Geçen hafta piyango kazanmışdım. Hepsini harcamadım. Çok şanslısınız.
Je l'ai rencontré à Accra par 40º à l'ombre... les femmes étaient dévêtues.
Accra'da tanışmışdık. Sıcaklık gölgede 40 dereceydi.
- S et M?
- SD mi?
Susan, chérie...
Aşağıya gelirken onu açmışdım.
Mes rapports avaient été envoyés à Sir Evelyn Baring au Caire.
Raporlarım Kahire de Sir Evelyn Baring'e olaydan önce ulaştırılmışdı.
- Pas qu'un peu?
- Dışarı çıkartmışdı derken ne demek istediniz?
Il y avait une chance sur mille.
Milyonda bir atışdı.
Je l'ai été dès le premier jour.
Havaalanın da tanışdığımızdan beri.
Elle me rappelle ma jeunesse, en Corée. J'avais rencontré un Américain.
Bu ses bana, genç bir kızken, Kore'de tanışdığım Amerika'lı iş adamını hatırlattı.
A notre rencontre, tu n'étais pas astronaute.
Homer, senle tanışdığımda, astronot değildin.
J'ai commencé la restructuration de leurs systèmes de défenses.
Zaten silah ve güçlendirme sistemlerini yüklemeye başlamışdım.
- Faites.
Çalışdı.
Je croyais que tu n'avais jamais de plans.
Varsayalım hiç plan yapmamışdın, Susan.
J'étais une fille de Poteidaia qui...
- İlk tanışdığımız zaman, ben Potedia'dan küçük bir kızdım.
Si je l'avais connue avant de te rencontrer, c'est peut-être moi qui aurais changé.
Eğer... eğer senle tanışdığımda onunlada tanışmış olsaydım... belki değiştirdiği ben olurdum.
On s'est déjà rencontrés?
Kimsin sen? Daha önce tanışdıkmı?
Chef du bureau d'Afrique du Sud.
Güney Afrika operasyon şefi. Tanışdığıma memnun oldum.
Comme je vous le disais, ce n'est qu'une légende urbaine.
Söylediğim gibi bu hikaye sadece bir batıl inanışdır.
Je t'ai raconté son délire sur la discipline?
Bu yapı ve disiplin hakkındaki şeyi sana anlatmışdım, değil mi?
Un autre agent double du SD-6.
SD-6'daki başka bir çift taraflı ajan.