English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Seker

Seker tradutor Turco

10,233 parallel translation
Le gamin se penche pour l'attrapper, dégringole par la fenêtre, rebondit sur le store, s'envole dans les airs, se dirige vers une mort certaine, quand, miraculeusement, il est pris par un McConaughey torse nu.
Çocuk uçurtmaya ulaşmaya çalışır ayağı pencereye takılıp düşer tenteden seker, mutlak ölüme doğru havada uçarken, mucizevi bir şekilde üstsüz Matthew McConaughey tarafından yakalanır.
Donne moi du sucre
Bana biraz şeker ver bakalım.
Chérie, tu es bleue comme l'eau glacée.
Şeker gibi maviye dönmüşsün tatlım.
Je vous préviens... on fait dans le super-flippant pour le concours, donc j'espère qu'on ne va choquer personne à BonbonLand.
O hâlde uyarayım. Yarışmadan ötürü donunuza dolduracağınız kadar korkutucu şeyler yapacağız. Umarım size Şeker Diyarı'nızda rahatsızlık vermeyiz.
Il l'a appelé "le pays des bonbons".
Şeker Diyarı dedi.
Enfin, Jay - - c'est ma tournée d'adieu de "un bonbon ou un sort" dans le quartier.
- Yapma, Jay. Bu mahalledeki son "şeker mi şaka mı" turum.
J'ai mis des bonbons dedans.
İçine şeker koydum, al.
Ok, chérie, si papa n'est pas à la maison dans cinq minutes, je t'emmène faire ta tournée de bonbons, ok?
- Tatlım, baban beş dakikaya gelmezse şeker mi şaka mı gezmesine ben götüreceğim seni, tamam mı?
On dit "bonbons ou bâton"
Ne demişler, "şaka mı şeker mi?"
La théorie du complot dit que la saint valentin a été créée par les industries du bonbon, des fleurs, et des cartes. pour augmenter les ventes.
Popüler bir komplo teorisine göre Sevgililer Günü satışlar artsın diye şeker, çiçek ve tebrik kartı sektörleri tarafından uydurulmuştur.
C'était soit ça soit les gars mangeaient 500 barres de chocolat.
- Evet. Ya al ya da çocuklar 500 tane çubuk şeker yesin.
Noir avec un coma diabétique de sucre.
Şeker ile diyabetik bir koma için kahve.
Comme le beurre d'amande et les confitures sans sucre ajouté. Qui a faim?
Tıpkı şeker ve reçel ilavesiz bir badem ezmesi gibi.
Le beurre d'amande et la confiture sans sucre ajouté.
Şeker ve reçel ilavesiz badem ezmesi.
Les caramels, réglisses, sucres d'orge et cigarettes.
Karamelli şeker, çikolatalı süt, güzel yün iplikleri ve sigara.
Ils ont le gout de la barbe à papa.
Evet. Tadı pamuk şeker gibi.
Ils ont le gout de la barbe à papa.
- Evet, tadı pamuk şeker gibi.
Plus de bonbons.
Başka şeker yok.
Je me revois petite fille jouant dans la rue, frapper aux portes lors d'Halloween.
Çocukken sokakta oynadığımı hatırlıyorum, cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
- frappant aux portes pour Halloween... - Et passe à l'accolade.
-... cadılar bayramında para, şeker topladığımı...
Je me revois petite fille jouant dans la rue, frappant aux portes pour Halloween.
Çocukken sokakta oynadığımı hatırlıyorum, cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
Je me revois petite fille jouant dans la rue, frappant aux portes pour Halloween.
Çocukken sokakta oynadığımı hatırlıyorum,... cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
... jouant dans la rue, frappant aux portes pour Halloween.
... sokakta oynadığımı, cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
Je ne veux pas te trouver en train de pleurer sur ton emballage de bonbon plus tard.
Sonra seni şeker pakediyle ağlarken bulmak istemiyorum.
Je suis le bonbon, elle est le papier d'emballage.
Şeker benim, o dışımdaki kağıt sadece.
j'aidais la vieille madame Daniels à râtisser les feuilles et en échange elle m'a donné des bonbons.
- Yaşlı Daniels hanıma şeker karşılığında yaprakları süpürmesinde yardım ettim.
- Ouais.
- Evet, çok şeker.
Un sucre, s'il vous plait.
Tek şeker lütfen.
Si on était dans une boutique de bonbon, il serait dans les petites tailles.
- Şeker barı olsaydı küçük boy olurdu.
Ils sont posé avec une pizza, des sucettes et le film Lego.
Yanlarında Pizza, buzlu şeker var ve The Lego Movie'yi izliyorlar.
Et bien, je veux dire... le fait que tu t'es marié avec ton meilleur ami afin que tu puisses adopter Louis c'est en fait, très mignon.
Louis'i evlat edinmen kolay olsun diye en iyi arkadaşınla evlenmiş olman çok şeker bir şey.
A partir de maintenant moins de 30 minutes, va voir secrétaire général Tak et tous les documents que je dois signer et les vêtements que j'ai besoin de porter quand je serai déchargé, apporte-les moi. Aussi sur le chemin, un americano doux avec 2 et demi coups de sirop et des beignets vanille et chocolat. Achète ça aussi.
30 dakika içinde Müdür Tak'a git ve ondan imzalamam gereken kâğıtları al gelirken işten çıkınca giyeceğim kıyafetleri getir geri dönerken içine iki buçuk kaşık şeker atılmış americano al vanilyalı, çikolatalı çöreklerden de getir.
C'est un bonbon qui apporte l'amour. Ça.
- Aşkınızı bulmanızı sağlayacak bir şeker.
On dit que ce bonbon apporte l'amour.
Bu, aşkınızı bulmanızı sağlayacak bir şeker.
C'est le bonbon qui t'apporte l'amour
Aşkınızı bulmanızı sağlayacak bir şeker.
500 de plus, joli garçon.
- 500 daha, şeker çocuk.
Et si tu n'es pas humble, Calme ta fierté avec ta pomme d'amour.
Ve eğer ukala iseniz,... bundan kurtulmaya bakın, sizin şeker gibi suratınıza...
Et j'ai oublié le conseil du vieux Grefards à propos de la fierté et des pommes d'amour, un truc insensé
Ve yaşlı Grefard'ın tavsiyesini unutmuyorduk alışkanlıklarımızdan kurtulmak şeker suratlılık falan, neyse.
Sparky, Sweets, fuyez!
Sparky, Şeker, kaçın!
Je suis sûr que tu aimes les bonbons.
Eminim şeker seviyorsundur, değil mi?
Et elle aura des bonbons.
Sonra da biraz şeker yiyebilir.
Ce que je fais, tu plaisantes?
- Sen ne yapıyorsun şeker şey?
C'est un bonbon.
Şeker.
Il t'emmenait chercher des bonbons à Halloween?
Seni şeker toplamaya mı götürdü?
Ils sont doux comme la canne à sucre et tournés comme le vin de palme.
Şeker kamışı gibi tatlı palmiye şarabı gibi kokuşmuş.
- Vous avez assez de bonbons?
- Siz yeterince şeker var? - Evet!
Mangez plein de sucre.
şeker bir sürü yemek gidin.
Pour l'instant, j'ai les vermicelles. Et si ça marche, j'aurai la cerise.
Şu anda renkli şeker alıyorum ve evet bunlar olursa vişne alıyorum.
C'est des bonbons.
- Şeker.
T'as mère ne t'as jamais dit de ne pas manger de bonbons dans les arbres?
Annen sana ağaçtan şeker yememeni öğretmedi mi?
Avec du lait, et sans sucre, s'il vous plaît.
Sütlü olsun, şeker koyma lütfen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]