Translate.vc / Francês → Turco / Ser
Ser tradutor Turco
739 parallel translation
Voilà, elle et moi, on est des tombeaux...
Biz ser verir sır vermeyiz.
Assomme-le!
Yere ser. Hadi.
Descends-le!
Yere ser.
- Assommez-le, monsieur le juge.
Yere ser onu Yargıç.
Saute-lui dessus, démolis-le!
Atla üstüne! Yere ser şunu. Hadi.
Général, vous en ferez un martyre.
General, o adam ser verir sır vermez.
Khishna dit à Radha : " Dépose à mes pieds une fleur,
Krishna Radha'ya der ki : "Ayaklarımın önüne çiçekleri ser..."
- Oui Toro, avec ton bolo-punch!
- Aferin Toro, yere ser onu.
- Burnecker, achève-le!
- İçeri ser, Burny. Haydi.
- Flanquez-leur une volée.
- Yere ser onları, vaiz! - Öldür onları!
Ce n'est pas une raison pour crever de faim ni se donner la mort.
Biz evli kadınlar sırf açlık mı çekmeli yani? Ser sefil ölmeli miyiz öylece?
Tuez-les!
Yere ser!
En froidissant il va prendre ta chaleur Plie ta capote et mets-toi dessus.
Soğuduklarında vücudundan ısıyı çekerler. Altına paltonu ser.
On ne parle pas de corde... dans la maison du pendu.
Ser veririm sır vermem.
Mets des journaux autour du feu
Ateşin yanına biraz gazete ser.
- Mets-lui-en une!
- Yere ser!
Pendant ce temps-là, nettoie tes bêtises et change les draps du lit pliant.
Ben gelene kadar sen de yaptığın pisliği temizle... ve çekyatın önüne temiz örtüler ser.
Le Malin, il a vu à qui il a affaire!
Ama ser verip sır vermeyeceksin, yoksa yandın!
Mettez-moi au tapis.
Beni yere ser, tatlım!
Fatigue-le.
Onu yere ser.
N'oublie pas le tapis rouge!
Kırmızı halıyı ser!
Installe le matelas au fond.
Örtüyü alta ser.
Viens voir, Pete.
Ser bakalım Pete.
La bâche, mets-la sur la voiture.
Örtüyü arabanın üzerine ser.
On lit mal... "bai... ser"...
Bakın bu neye benziyor... "kuku"...
Cepparello da Prato dit "Ser Ciappelletto".
Cepparello da Prato.
Lève le poing, Johnny!
Acımak yok! Onu yere ser Johnny.
Quand il éternue, il envoie des cotillons.
När den killen nyser, ser det ut som en konfettismällare.
Et tu as soif de chaleur humaine.
Och det ser ut som om du kan behöva en vän.
Vous déchaînez des forces malfaisantes.
Şer kuvvetlerinin zincirini çözüyorsunuz.
Délivrez-nous du mal, car le Royaume, la Puissance et la Gloire vous appartiennent...
Bizi Şer'den kurtar, çünkü Krallık, Kudret ve İhtişam senindir. "
Tu as corrompu Rome par ta méchanceté.
Roma'yı şer ve hasetle mahvettiniz.
Le Seigneur a aveuglé mes ennemis quand ils m'ont amené dans cet enfer.
Tanrı'm, beni bu şer yuvasına getirdikleri sırada düşmanlarımın gözlerini kör etti.
Il a pratiqué la sorcellerie. Le culte du diable... existe encore de nos jours.
Büyücülüğün icrası ve şer tarikatlar varlığını koruyarak bugüne kadar süregeldi.
Il nous a légué, à toi et à moi, 50000 dollars chacun... droits de succession payés.
Bize, sana ve bana vergiler düştükten sonra 50'şer bin Dolar bıraktı.
Quand ils nous retrouveront, on aura été à court d'air pendant 11 heures.
Enterprise alev şer püskürten bir roket değildi. Fazerler çok hoştu.
On est venus le chercher. Catron nous doit 50 dollars à chacun. Et eux?
Onu Catron denen herife götürmeye geldik, bize 50'şer dolar borcu var.
Les gagnants obtiennent 750 chacun. D'accord, moins les factures.
Kazananlar 750'şer dolar alacak.
Ca fait 150 pour chacun.
150 şer.
Si vous voulez, donnez-moi 50 $ chacun pour Fanucci.
Kabul ederseniz, Fanucci'ye vermek üzere bana 50'şer kağıt verin.
Raide...
Ser!
La cour vous condamne à une peine de 30 jours en maison de correction ou à une amende de 50 dollars.
Ya 30 gün boyunca çalışma kampında çalışarak cezanızı çekeceksiniz. Ya da 50'şer dolar kefalet.
C'est le printemps, le mal arrive
Şer musallat oldu bu baharda
Fille de l'abîme, elle mène à la damnation.
Uçurumdan geliyor ; Şer yolunda rehberlik ediyordu.
Car par cette porte L'Enfer envahirait le monde.
Çünkü o kapıdan şer girecek ve istila edecek dünyayı.
Allez avec lui et ramenez-moi chacun deux jerrycans d'eau bénite.
Sizde gidin onunla kiliseye... ve bana 2 şer şişe vaftiz suyu getirin. Vaftiz suyu?
Fait :
Kral Awad uluslararası bir terörist çetesiyle şer ittifakı yaptı. Gerçek :
Tu allais venir me dire quelque chose, hein? Quoi?
Sen bana bir şer söylemek için geliyordun.Ne söyleyecektin?
Les règles, règlements et rapports... sont établis et supervisés par la Commission du New Jersey.
Onları yere ser.
Au fait, si je me trompe d'appareil... on en prend pour 50 ans chacun.
Eğer bunlardan yanlış birini kullanırsam 50'şer yıl yeriz.
Mieux que les billets de 20 des salauds vendant de l'angel dust aux lycéens.
Okul çocuklarına PCP satan rezillerden 20'şer dolar almaktan iyidir.