Translate.vc / Francês → Turco / Slay
Slay tradutor Turco
3,201 parallel translation
Pardonnez-moi, Votre...
Bağışlayın sayın...
- Pardon, nous sommes en retard.
- Geciktik, bağışlayın.
Je suis désolé.
Bağışlayın.
Pardonnez-moi, monsieur...
Bağışlayın, efendim, sadece...
Pas sur MTV, mais quand même. Pourquoi j'ai l'impression que je vais tomber dans un piège?
* Hayal ettim, Tanrı'nın bağışlayıcı olacağını *
Glaber a fini par accorder son soutien, et les hommes d'influence me saluent comme leur putain de frère!
Glaber himayesini bağışlayınca nüfuzlu adamlar beni kardeşleri gibi görmeye başladı.
Épargnez sa vie, au nom de ses enfants.
Çocukları hatırına canını bağışlayın, yalvarırım!
S'il vous plaît, épargnez notre père.
- Babamı bağışlayın lütfen Efendim.
Epargnez-moi je vous en prie...!
Canımı bağışlayın.
Pardon de demander, monsieur. Pourquoi ne les a-t-on pas encore capturés?
Bunu söylediğim için bağışlayın efendim ama neden onları hâlâ kapatmadığımızı anlamıyorum.
Agent Dunham, désolée d'avoir été malpolie tout à l'heure.
Ajan Dunham, deminki kabalığımı bağışlayın.
Pardonnez-moi, je me sens soudain mal.
Bağışlayın. Biraz kötü hissetmeye başladım.
Pardonnez-moi.
Bağışlayın.
- -Désolé, président.
- Beni bağışlayın, Sayın Başkan.
Secrétaire, excusez--moi, avec tout mon respect... mais j'ai 300 heures d'enregistrements de téléphone ici.
Bakanım, saygısızlık etmek istemem bağışlayın ama burada üç yüz saatlik telefon kaydım var.
Pardonnez-moi, Duchesse.
Bağışlayın Düşes.
Excusez-moi, votre grâce,
Bağışlayın, haşmetlim...
Pardonnez-moi de vous interrompre, Votre Altesse. Je ne voulais pas vous manquer de respect.
Böldüğüm için bağışlayın Ekselans, saygısızlık etmek istemedim.
Je vous demande pardon, Sénateurs.
Bağışlayın sayın Senatörler.
Veuillez m'excuser.
Lütfen bağışlayın.
Excusez-moi, le chancelier Palpatine vous attend dans son bureau.
Bağışlayın. Şansölye Palpatine her ikinizi de makamına çağırdı.
Alors par Dieu tout puissant et misericordieux, je t'accorde le pardon, l'absolution et la remission de tes pechés.
O halde, yüce ve bağışlayıcı Tanrımız günahlarını affetsin.
Applaudissez votre ami.
Alkışlayın bakayım arkadaşınızı.
Puisqu'il plaît à notre Dieu tout-puissant, dans sa grande clémence, de prendre l'âme de notre cher frère défunt, nous confions son corps à la terre.
Aramızdan ayrılan sevgili kardeşimizin ruhunu bağışlayıcı ve merhametli Yüce Tanrı'mızın yanına gönderiyoruz. Bedenini toprağa vermek üzere buradayız.
Les gens qu'elle avait rencontrés à Wisteria Lane l'avaient bien regardée, et ils avaient vu sa morale à toute épreuve, la fidélité de son cœur... son étonnante perspicacité... et sa propension à pardonner.
Wisteria Lane'de tanıştığı insanlar ona gerçekten bakmıştı ve onun ahlak anlayışını sadık kalbini şaşırtıcı içgörüsünü bağışlayıcı yapısını görmüşlerdi.
Pardonnez mon irruption, mais j'ai une histoire que vous devriez écouter.
Böyle karşınıza çıktığım için bağışlayın ama duymak isteyeceğiniz bir hikayem var.
Pitié, ne me tuez pas.
Lütfen, canımı bağışlayın.
C'est pas l'autorité ou la démonstration de force, mais le pardon.
Önemli olan işin başında ya da otoriteyi sağlayan olmanız değil. Önemli olan bağışlayıcı olmak.
Excusez la familiarité.
Laubaliliğimi bağışlayın.
Excusez-nous.
Bizi bağışlayın.
Juste pour vous pardonner, effacer l'ardoise? Je ne sais pas.
Seni bağışlayıp, geçmişte yaşananları unutmamı mı?
Viens, je t'offre un hamburger avant que tu partes.
Ama içinde bulunduğumuz durumları düşünürsek, acımıyorsam bağışlayın.
Je vous prie de me pardonner.
Lütfen beni bağışlayın Kont.
Quel plus grand témoignage de ma loyauté, de mon pardon?
Sadakatimin ve bağışlayıcılığımın daha iyi kanıtı olabilir mi?
En fait, c'était l'ordre charitable de notre Seigneur de vous être simplement placé sous l'assignation à domicile.
Aslında, efendimizin yüce bağışlayıcılığından dolayı sadece ev hapsi aldın.
Quelques mots choisis sur le pardon de Dieu, la vraie repentance de Peter.
Allahın bağışlayıcılığı ve Peter'ın pişmanlığı ilgili birkaç nazik laf.
Veuillez m'excuser.
Bağışlayın beni.
J'espère être plus clémente avec le temps. Mais j'en doute.
Umarım zamanla daha bağışlayıcı olurum ama buna şüpheliyim.
Veuillez m'excuser.
Kabalığımı bağışlayın.
- Oui, chef. Pardon, chef.
Bağışlayın komutanım.
Je suis désolée, Maître Plo.
Bağışlayın Üstad Plo.
Pardon, mademoiselle Padmé, mais je crois que nous sommes suivis.
Bağışlayın Bayan Padmé, fakat sanırım birşey bizi takip ediyor.
Désolée, mon père, c'est une enquête pour meurtre.
Peder beni bağışlayın ama bu bir cinayet soruşturması.
APPLAUDISSEZ OU SOYEZ ANÉANTIS
Alkışlayın yoksa yok olursunuz!
Excusez le retard.
Lütfen, gecikmemizi bağışlayın.
Il dirige un organisme sans but lucratif pour la sauvegarde des océans. TOYOTA NOIRE - MODÈLE RÉCENT
Deniz koruyuculuğu için kar amacı gütmeyen bir şirket işletiyor ve de bir kan bağışlayıcısı.
Frappez dans les mains!
Alkışlayın!
- Mes excuses, Votre Honneur.
Bağışlayın, Sayın Hâkim.
Applaudissez-vous.
Kendinizi alkışlayın.
Pardonnez-moi.
Beni bağışlayın.
Vous informeriez-vous pour plus qu'une simple visite?
Müzenin, bağışlayıcılar için gala daveti vardı. Yarın olacak olan tur için hafızanı tazelemiyorsun, değil mi?