Translate.vc / Francês → Turco / Soapy
Soapy tradutor Turco
66 parallel translation
C'est Soapy et sa bande.
- Soapy'le çocuklarmış. - Güzel.
Hé, regarde c'qu'on a!
Selam, Soapy! - Soapy, bak ne bulduk.
- Combien tu as?
- Sende ne kadar var, Soapy?
La bande de Soapy n'est pas revenue au gymnase.
Çocuklar bugünkü maça gelmedi.
T'avais promis une tournée si tu gagnais.
Soapy, kazanırsan yine bira ısmarlayacaktın hani.
Tu donnes une fête, Soapy?
Parti mi veriyorsun, Soapy?
Laisse une chance aux enfants.
Soapy ve çocukları rahat bırak, olur mu?
- Et les gamins?
- Soapy ve çocuklar nasıl?
Les enfants m'ont accompagné à la gare.
Buraya gelmek için trene binerken beni çocuklar uğurladı. Soapy ve diğerleri.
Higgins, de Flatbush.
- Flatbush'tan Soapy Higgins.
Devinons quel est le menu.
Soapy, akşam menüsünü tahmin edeyim.
Soapy?
Soapy?
Soapy, vous ne devriez pas porter ça.
Soapy, onu kaldırmamalısın.
Pouvez-faire entrer Soapy, svp?
- Selam, Marilyn. - Marilyn, Soapy'yi içeri geçirebilir misin?
- Oh, je vois. - Et Soapy voulait passer par les sommets, j'ai donc décidé de prendre la route pittoresque.
- Ve Soapy tepelerden geçmek istedi, ben de manzaralı rotayı seçtim.
- Alors, Soapy, comment vous déplacez-vous?
- Pekala Soapy nasıl gidiyor?
- Soapy, je suis sérieux.
- Soapy, ben ciddiyim.
- Soapy m'a demandé de vous donner ceci.
- Soapy sana bunu vermemi söyledi.
- Soapy, c'est Maggie.
- Soapy, benim Maggie.
- Soapy?
- Soapy?
Soapy vivait comme il le voulait, il est mort comme il le voulait.
Bak Fleischman, Soapy istediği şekilde yaşadı ve istediği şekilde öldü.
- Soapy et moi ne parlions jamais de vous.
- Biliyorum inanması zor ama Soapy ve ben senden hiç bahsetmedik.
Soapy, contrairement à vous, était un gentil, généreux et merveilleux être humain.
Soapy, senin tersine, iyi kalpli, cömert harikulade bir insandı.
Je pensais qu'on pourrait créer une réserve animale et la baptiser Soapy.
Ben orada bir hayvan barınağı kurabilir ve Soapy'nin ismini verebiliriz diye düşünmüştüm Hayvan barınağı mı?
Ils réalisent un documentaire sur Soapy. Un documentaire?
Soapy ile ilgili bir belgesel hazırlıyorlar.
Soapy était professeur à Kenyon depuis 20 ans.
Soapy 20 yıldır Kenyon'da profesördü.
On peut s'appeler "Soapy" et avoir deux doctorats?
Soapy'nin iki doktorası vardı ha?
- Vous saviez que Soapy était professeur? - Tout le monde le savait.
- Soapy'nin profesör olduğunu biliyordun değil mi?
J'ai apporté le vin que Soapy nous a laissé.
- Her anlamıyla. Soapy'nin bize bıraktığı şarabı getirdim.
Ce que Soapy préférait dans la musique country, c'est son sens des mythes.
Soapy bir defasında bana, country müzikte en çok sevdiği şeyin, onun masalsı yanı olduğunu söylemişti.
Je ne connaissais pas Soapy si bien que ça. Sauf qu'il venait très souvent pour le petit déjeuner.
Soapy'yi pek iyi tanımazdım.Ama buraya sürekli kahvaltı için gelirdi.
Sauf que Soapy commandait toujours du fromage américain.
Aslında Soapy hep Amerikan peyniri ısmarlardı.
Y avait-il quelque chose que vous étiez la seule à savoir, à propos de Soapy?
Soapy hakkında sizden başka kimsenin bilmediği birşey var mı?
Soapy ne croyait pas aux édulcorants artificiels.
Soapy yapay tatlandırıcılara inanmazdı.
Soapy disait qu'Helen était moins défensive que vous, mais que vous preniez plus de risques.
Soapy'nin dediğine göre Helen senden daha az korumacıymış, ama sen de daha çok şansını denemişsin.
Donc je ne sais pas. Je n'y ai jamais vraiment pensé jusqu'à ce que Soapy le mentionne.
Yani bilemiyorum.Soapy bunu dile getirene kadar üzerinde çok fazla düşünmemiştim.
Je veux savoir si vous pensez que Soapy avait raison.
Soapy'nin söyledikleriyle ilgili ne düşündüğünü soruyorum, Holling.
Racontez-nous pour le terrain de Soapy. Qu'est-ce qui à fait que vous le rendiez aux indiens?
Bize Soapy'nin arazisinden bahset.Neden kızılderililere geri veriyorsun?
- Une citation du livre favori de Soapy.
- Soapy'nin en sevdiği kitaptan bir alıntı.
Soapy avait tort!
Soapy yanılmış!
Pouvez-vous penser à certains incidents qui décrivent ce que Soapy aimait à propos de l'Alaska?
Soapy'nin neden Alaska'yı sevdiğini resmeden bir olay düşünebilir misin?
Soapy disait tout le temps que l'Alaska n'était pas juste un Etat mais... un état d'esprit.
Soapy Alaska'nı sadece bir eyalet değil, bir haleti ruhiye olduğunu söylerdi.
Vous pourriez aussi bien vous débarrasser de ces belles visions que Soapy vous a mises dans vos têtes de collégiens idéalistes.
Soapy'nin idealist kolejli kafanıza soktuğu bu sevimli tanımlamalardan kurtulun.
De l'air!
- Durun be! - Kaç para var, Soapy?
Moi, Soapy.
- Ben, Soapy.
Qui a fait ça, Soapy?
Sence kim yaptı, Soapy?
Dans ma piaule!
- Soapy, odama çık. - Anladım.
Ils sont chez Murphy.
- Bilardo salonunda. - Ne? - Soapy ve ekibi.
S'il s'ouvre pas, rends-le!
- Soapy, çantama yardım et. Tabii. Eğer çalışmazsa, geri getirirsin.
Aide-le à mettre son parachute.
"çünkü 10 saatlik iznim var." Soapy, Hogan, ona paraşütünde yardım edin.
- Rien. Je veux juste que vous pensiez à une alternative pour ce terrain.
Belki Soapy'nin arazisini başka bir şekilde değerlendirmeyi düşünebilirsin.