English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Steven

Steven tradutor Turco

4,026 parallel translation
Bien, Steven Staven?
Steven Staven mı yani?
Cours, Steven Staven!
Koş Steven Staven!
Comme le Secrétaire à l'Énergie Steven Chu.
Enerji Bakanı Steven Chu gibi.
Je n'ai peur que d'une chose dans ce monde, et puisque tu n'as pas la queue de cheval de Steven Seagal, ce n'est pas de toi.
Bu dünyada tek bir şeyden korkarım Steven Seagal'ın atkuyruğu olmadığına göre o da sen değilsin.
Steven, je suis ici pour te demander une faveur.
Steven, senden bir iyilik istemek için buradayım.
J'apprécie que veuilles toujours essayer de m'aider, Steven.
Denemeye çalışmanı takdir ediyorum, Steven.
Tu es tout ce qu'on peut espérer d'un fils, Steven.
Tam istediğim gibi bir evlat oldun Steven.
Il s'appelle Steven Hunter.
Adı Steven Hunter.
Vous savez sûrement que je m'appelle Steven.
Eminim adımın Steven olduğunu biliyorsundur.
Les flics m'appellent toujours Steven quand ils m'arrêtent.
Beni tutukladıklarında polisler hep Steven diye sesleniyor.
Et Steven revient.
Steven geliyor.
Steven
- Steven.
J'ai grandi avec lui. c'est Steven
Ben onunla büyüdüm.
J'ai couché avec lui.
Steven. Ben onunla öpüştüm.
Oui, et as tu quelque chose à me dire Steven?
Evet, ayrıca bana söyleyeceğin bir şey var mı Steven?
Steven, tu dois trouver un autre moyen de t'exprimer.
Steven, kendini ifade etmek için başka bir yol bulmalısın.
Elle m'a dit que Dalia essayait de nous monter, Steven et moi, l'un contre l'autre.
Bana Dalia'nın, Steven'la beni kavga ettirmeye çalıştığını söylemişti.
J'ai appelé Steven. Je l'ai fait.
Steven'ı ben aradım.
Les victimes sont Steven Meredith et Shaun Butler.
Kurbanlar Steven Meredith ve Shaun Butler.
Kip court... Pas Steven Spielberg.
Steven Spielberg filmi değil.
Tu me rappeles Steven, mon ex, avec son stupide sourire suffisant sur son visage.
Yüzündeki o pişmiş kelle ifadeyle bana Steven'i eski erkek arkadaşımı hatırlatıyorsun.
Je ne suis pas Steven.
Ben Steven değilim.
Le père de son fils décédé est Steven Colson.
Ölen oğlunun babasının Steven Colson olduğunu biliyoruz.
Il est temps de tuer Steven maintenant.
Şimdi Steven'ı öldürme zamanı.
Pas tant que tu ne t'es pas occupée de Steven.
Steven'ın işini bitirmeden hiçbir yere gidemezsin.
Mon ami Steven m'emmène dehors - Pour un diner viande.
Arkadaşım Steven, beni yemeğe çıkarıyor.
- Steven...
- Steven.
Et maintenant, Steven, un très bon ami de Janie et moi, va nous honorer d'une chanson.
Şimdi de, benim ve Janie'nin iyi bir arkadaşı olan Steven bir ilahi söyleyerek bizi onurlandırmış olacak.
- Steven a un flingue.
- Steven'da silah var.
- Pas cool, Steven.
- Hoş değil Steven!
Je dois trouver ces cendres, Steven.
- O külleri bulmam gerek Steven.
Mes petits-enfants, Steven et Grace, ils ont besoin d'un endroit pour loger, donc je leur loue.
Torunlarım Steven ve Grace kalacak yere ihtiyaçları vardı, ben de onlara vermiştim.
Mme Goodwin, je suis désolé, mais votre petit-fils Steven et deux autres jeunes hommes ont été victimes d'un homicide.
Bayan Goodwin, çok üzgünüm ama torununuz Steven ve yanındaki iki genç adam cinayete kurban gitmişler.
Nous avons identifié les jeunes hommes trouvés morts sur la scène de crime aux côtés de votre fils Steven comme étant JD Kesey et Duke Givens.
Oğlunuz Steven'ın yanında ölü olarak bulduğumuz gençlerin kimliklerini tespit ettik J.D. Kesey ve Duke Givens.
Steven avait un problème avec la drogue.
Steven uyuşturucu problemi vardı.
- Steven m'a demandée de rien te dire.
Steven sana söylemememi istedi.
Et l'oncle de la petite fille, Steven?
Peki ya küçük kızın Steven amcası?
JD et Duke, ont cambriolé la mauvaise maison et croisé la mauvaise personne.
Bence Steven Goodwin'in arkadaşları J.D. ve Duke yanlış bir evi soydular ve yanlış insanlara denk geldiler.
Et pour Steven?
Peki ya Steven?
L'ADN du sperme ne correspond pas à Steven Goodwin.
Meni örneğinden çıkarılan DNA Steven Goodwin'e ait değil.
Mon oncle Steven et ses amis se réveillent pas.
Dayım Steven ve arkadaşları uyanmıyorlar. Adın ne tatlım?
Tu sais ce que tu as fais. A moi, et à Steven.
Ne yaptığını biliyorsun.
Chérie, je me suis fait aider.
Bana ve Steven'a. Tatlım, tedavi oldum.
Mais ce n'est pas ce que Grace et Steven voulaient.
Ama Grace ve Steven'ın bunu istemediğine adım gibi eminim.
Et les deux autres, Grace et Steven Goodwin... par Bruce, pour couvrir ses crimes passés.
Ve diğer ikisi, Grace ve Steven Goodwin, Bruce'un geçmiş suçlarını örtbas etmek için.
- Et Grace... Steven, Molly... qu'en est-il pour eux?
Peki Grace, Steven, Molly...
Steve Gooding.
Bu, Steven Gooding.
Tu es encore en retard, Steven.
- Yine geç kaldın Steven.
Tu ne le penses pas, Steven.
Öyle demek istemiyorsun Steven.
Steven se droguait-il?
Steven uyuşturucu bağımlısı mıydı?
Je pense que les amis de Steven Goodwin,
Evet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]