Translate.vc / Francês → Turco / Suave
Suave tradutor Turco
101 parallel translation
D ´ une voix douce et suave, je suppose. Très femme du monde.
- Tatlı ve alçak gönüllü, çok da kadınsı.
Avec cet accent irlandais, doux et suave.
Ve yumuşak harika duygulu İrlandalı sesi.
Alors qu'il m'aidait à monter, j'entendis sa voix suave dire :
Elini inmem için bana uzattı. Aniden o etkili sesiyle şöyle dedi...
Tous ces trésors sont destinés à César, mais le plus suave m'appartient.
Tüm bu hazineler Sezar'a gitmesi için hazırlandı ama en değerli olanı benim.
Suave.
Hafif de.
Il m'a montré comment il se tenait, comme un danseur de tango immobile, prenant des bouffées de cet air froid et suave.
Bana geceleri nasıl ayakta dikildiğini gösterdi... tıpkı donmuş bir tango sanatçısı... soğuğu içine çeken, tatlı bir nefes gibi.
Je dois vous paraître très suave, volubile et sexuel. Mais c'est la première fois que je fais ce genre de chose depuis mon mariage.
Çok hoş, konuşkan ve seksi görünüyor olabilirim ama böyle bir şeyi evlendiğimden beri ilk kez yaptığımı bilmeni istiyorum.
C'est très suave.
Oldukça kendinden emin.
Les Larmes d'Allah. Suave.
Allah'ın gözyaşları.
Un ténor anglais, pur, suave.
Olgun, hoş, tatlı bir İngiliz tenor sesi.
Et lá, parachuté de Créte, voici le susurrant et suave aviateur... Adrian Cronauer.
Şimdi Girit'ten aramıza katılan müthiş DJ, ipek sesli Havacı Adrian Cronauer'le birlikteyiz.
"Susurrant suave".
İpek sesli DJ, diyor.
"Aurait-il odeur aussi suave"?
"Ancak bu kadar tatlı kokar."
Je peux être suave.
Tatlı dilli olabilirim.
Suave, gentil.
Ah, ah, ah! Yavvaaaşşça, naaaziiikçe.
Une femme a laissé un message suave sur mon répondeur.
Kadının biri telesekreterime buğulu bir sesle bir mesaj bıraktı.
Peu importe le message, si la voix est suave.
Kadın ne derse desin, eğer buğulu bir sesle söylediyse, şöyle...
Comment être suave?
NasıI tatlı biri olabilirim?
Quelle offense, suave Béatrice?
- Ne hata işledin, tatlı Beatrice?
Suave Béatrice, tu daignes venir quand je t'appelle?
Tatlı Beatrice, sen her çağırdığımda gelecek misin?
Prends ta voix suave à la Cary Grant.
Kibar ol. Cary Grant'i düşün.
C'était enivrant, presque suave, comme la senteur du jasmin et des roses dans notre vieille cour.
Çok ağır... neredeyse tatlı... eski bahçemizdeki yaseminlerin ve güllerin parfümünü hatırlatan bir koku.
Un paquet de Suave filtre.
Bir paket filtreli sigara.
Quant à Hamlet, et à ses frivoles attentions, n'y voyez qu'un caprice fantasque, une violette au printemps de la vie, précoce mais fugitive, suave mais éphémère, le parfum et le plaisir d'une minute.
Hamlet'e, boş övgülerine gelince. Bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları. Bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü.
Un homme du monde si suave et discret
# A man of the world so suave and discreet
"On est dans le même lycée." Très suave.
"İkimiz de burada okuyoruz." Ne kadar entelektüel.
OK. Je trouve Alex avant qu'il ne devienne trop suave avec sa douce momie.
Ben de Xander'ı mumyayla öpüşmeden önce durdurmaya çalışacağım.
Très suave.
Çok hoştu dostum.
Essayant de faire le pas langoureux de l'autre?
Rico Suave'ın kıvrak hareketlerini yapmaya çalışırdı.
- "Thisbé". Thisbé, les fleurs odieuses ont un parfum suave...
Thisby.... senin güç kokulu tarlaların- -
... odorantes ont un parfum suave, tel celui de ton haleine, Thisbé chérie.
Gül kokulu tarlalar gibi nefesin, canım, cananım, Thisby.
Ainsi le chèvrefeuille, le suave chèvrefeuille enlace, le lierre femelle s'enroule aux doigts rugueux de l'orme.
Sarmaşıklara uzanıp neşenin bedenine nazikçe sarılması gibi. Sevgilim, seni o kadar seviyorum ki. Sana tapıyorum.
pas aussi suave et sophistiquée, n'est-ce pas?
Ama benim kadar tatlı dilli ve karmaşık değil, değil mi?
Je suis suave.
Ben düzgünüm.
Si on chante ensemble, il faut que ce soit suave.
Birlikte söyleyeceksek, şarkı da düzgün olmalı.
Suave.
Düzgün.
- Il est trop suave pour moi. - Là n'est pas la question.
- Jackson benim için fazla düzgündü.
D'habitude je suis suave, je suis doux...
Genelde tatlı, güler yüzlü biriyimdir.
Qu'est-il arrivé au Fez suave et doux?
Tatlı, güler yüzlü Fez'e ne oldu?
Merci, Julio.
- Çok teşekkürler Rico Suave. Grazie. - Teşekkürler Julio.
" Ses parfums ont une odeur suave.
Meyvesi tam da ağzımın tadına uygundu.
- Douce, suave, sucrée.
Sesi duygu dolu, ipek gibiydi resmen.
Et maintenant, la voix suave de Jimmy Early!
Şimdi de karşınızda tatlı sesiyle Jimmy Early.
Il est si élégant et suave!
çok zeki ve neşeli.
Et quand il est comme ça, tu dois lui parler d'un ton doux et suave.
Böyle olduğunda, onunla tatlı ve hafif bir tonda konuşmalısın.
Oui, je me souviens de Rico Suave et de ces deux grosses filles.
Evet, Rico Suave ve iki büyük kızı hatırlıyorum.
C'est du Suave. C'est comme du Pantene, mais 2 fois moins cher.
Ve aynı güzelliği yarı fiyatına veriyor.
- Suave, mais authentique.
Sesi tatlı ve güvenilir.
Ce père Noël était suave Il n'était pas du tout ainsi
Bu Noel Baba çok hoş biridir. Öbür türlü biri değildir.
Oh, regarde, Monsieur Suave.
Şuna bak, Bay Suave.
- On a entendu ta voix suave.
- Hoş sesini duyduk. - Bastırma, dostum.