English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Sucré

Sucré tradutor Turco

5,681 parallel translation
- C'est sucré!
- Tatlı bu!
Tassos, est-ce qu'il y a un truc sucré?
Tassos, tatlı bir şeyler var mı?
Encore un truc sucré?
Gene mi, yahu?
- Est-ce que vous avez un truc sucré?
- Tatlı bir şeyler var mı?
Un truc sucré, n'importe quoi, aux enfants.
Tatlı bir şeyler, çocuklardan kalan falan.
Je voudrais quelque chose de sucré.
Evet, tatlı bir şeyler istiyorum.
Maintenant qu'ils vous ont sucré la promotion pour la surveillance de Kahili?
Şimdi de Kahili gözetimine takılı kaldın.
Si elle a besoin d'un verre de sucre, je lui en donne un kilo.
Bir kâse yağ ya da şeker lazım olsa ben bir kilo veririm.
Depuis que Carlton m'a dit à quel point c'est rempli de graisse de sucre et de sel, je devais sortir furtivement pour en manger un.
Carlton onun ne kadar yağlı, şekerli ve tuzlu olduğunu söylediğinden beri kendimi gizlice kaçıp yemek zorunda hissediyorum.
Désolé, je n'ai même pas demandé si vous voulez de la crème ou du sucre.
Üzgünüm. Şeker ya da krema ister miydiniz?
Il combine l'oxygène avec le dioxyde de carbone pour en faire du sucre et expire l'oxygène comme déchet.
Şeker üretebilmek için hidrojen ve karbon dioksitleri birleştiriyor ve bu sırada atık madde olarak oksijen çıkıyor.
Le produit final est du sucre qui emmagasine l'énergie solaire.
Ortaya çıkan ürün olan şeker de güneş enerjisini depoluyor.
- à moins que ça soit recouvert de sucre ou de graisse.
-... kaplı olmayan hiçbir şeyi yemezsin.
Du sucre, de l'eau, du jus concentré.
Şeker, su, meyve suyu konsantresi.
- Tu veux du lait ou du sucre?
- Şeker mi yoksa krema mı istiyorsun?
Sucre brun, une tranche de citron, tasse de porcelaine.
Kahverengi şeker olsun, beyaz değil, taze limon dilimi, fincanda olacak.
Juste un taux de sucre bas dans le sang.
Sadece kan şekeri düşük bir adamım.
- Pas de sucre?
- Şekersiz? - Şekersiz.
Ses absurdités pures sucre de canne me pourrit mes dents, et je ne vais pas pouvoir la supporter plus longtemps.
Saf şeker kamışından yapılmış tatlı saçmalıkları dişlerimi çürütüyor. Ona bir saniye bile katlanamıyorum.
- Donne moi du sucre! - Stop
Bana bir öpücük verin!
Kaveriji, où est passé le sucre?
Kaveriji, şeker nereye kayboldu?
Elle s'éclipse au milieu de la nuit, elle a mélangé le piment et le sucre elle perd la tête, son cerveau s'emballe, elle mélange tous les aliments
"Kız gece olduğunda çıkıyor ve kargaşa yaratıyor." "Kendisi biberle şekeri karıştırdı." "O bir çılgın, beyni yarışta,"
Elle s'éclipse dans la nuit, crée la confusion, elle mélange le piment et le sucre elle perd la tête, son cerveau s'emballe, elle mélange toutes les nouritures
"Kız gece olduğunda çıkıyor ve kargaşa yaratıyor." "Kendisi biberle şekeri karıştırdı." "O bir çılgın, beyni yarışta,"
- C'est ma sauce et mon sucre.
Sos ve şekeri ben aldım.
Je vais chercher du sucre, pour souhaiter bonne chance.
Bekle. Sana iyi şans için biraz lor ve şeker getireceğim.
Mais on n'a plus de sucre de canne.
Ama şeker kamışımız bitmiş.
Donnez moi une boule vanille, sans gras et sans lait, avec un quart de cuillère à thé de caramel sans sucre, et 10 - - pas 9, pas 11 - - myrtilles.
Bana yağsız vanilyalı dondurma üzerinde çeyrek çay kaşığı şekersiz karamel ve 9 değil 11'de değil tam 10 tane yaban mersini.
SUCRE
Şeker
Vous, petits culs en sucre, avez des frissons d'être dans cette partie de la ville?
Şehrin bu tarafında bulunduğunuz için korkmuyor musunuz?
Bien sûr, pas de produits laitiers, ni de sucre, taux de glucide limité.
Süt ürünleri yok, şeker yok, sınırlı karbonhidrat.
Elle ne le laisse pas boire du jus d'orange à cause de la teneur en sucre.
Şeker içerdiğinden dolayı portakal suyu içmesine bile izin vermiyor.
- Non, donnez-lui du sucre. - Du sirop.
- Hayır, ona şeker vermeliyiz.
- Ici, du sucre.
- İşte şeker.
Un sucre? Noir, mais peu importe.
- Siyah gerçi kimin umurunda.
S'il te plait. Laisse moi voir. Pour ton ours en sucre?
İlk uyuyakalanın sütyeni düşsün.
C'est comme ça que tu veux dépenser ton indemnité de sucre?
Şeker iznini böyle mi kullanmak istiyorsun?
Je pensais que notre dernier repas ne serait pas complet tant qu'on n'aurait pas versé du sucre dessus.
Son yemeğimiz üzerine şerbeti dolandırmadan tam olmaz diye düşündüm.
Le secret, c'est de faire semblant que le sel est du sucre.
İşin sırrı tuz sanki şekermiş gibi yapmak.
Ce Noël-là, j'ai eu le droit d'aider grand-mère à préparer ses célèbres biscuits au sucre pour la première fois.
Bir Noel'de, büyükannem, meşhur şeker kurabiyelerini yaparken yardım etmeme izin verdi, tarihinde ilk.
Je ne veux pas mettre de sucre pour l'adoucir.
İçindeki su şekere dönmesin.
Je suis sûr qu'elle va me casser du sucre sur le dos.
Ama eminim, hakkımda çok fazla olumsuz şeyler duyacaksın ondan.
Sucre.
Teşekkürler. ( Şeker )
N'est-ce pas, sucre d'orge?
Değil mi, tatlı ayım?
Tout ce dont on a besoin c'est... du lait, du sucre, de la crème.
Bütün ihtiyacımız biraz süt, biraz şeker, krema.
Métabolisons ce sucre en pyruvate!
Hadi şu şekeri piruvata dönüştürelim.
Cette parade du gras et du sucre est sur le point de ruiner mon challenge pour la Santé et le Bien-être ce qui veut dire que je ne serai pas partenaire, ce qui veut dire que Joel va devoir rénover lui-même notre maison
Ortaklığı geri alamayacağım. Yani evi Joel yeniden düzenlemek zorunda kalacak.
Des gâteaux au sucre glace.
- Üzerinde pudra şekeri olan.
- Viens ici! Donne-moi du sucre.
- Wade gel sarıl bakayım bana.
Tu dois arrêter de manger du sucre.
Şeker yemeyi kesmelisin.
Mon petit sucre.
- Kekçi kız.
Des paquets de sucre, des sucettes...
Şeker paketi, lolipop...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]