Translate.vc / Francês → Turco / Sum
Sum tradutor Turco
143 parallel translation
Que sais-tu d'un dénommé Richard Sum...
Şu adam hakkında ne biliyorsun? Yani Richard Sum...
Tu me disais qu'elle...
Sumner. - Sum... Bana demiştin ki Watson'la...
Sum, es, est, summus, estis, sunt.
#... ben, sen, o, biz, siz, onlar.
Leroy, si tu as besoin d'un maître, il y a un vieux sage du nom de Sum Dum Goy.
Leroy eğer bir ustan olması gerekiyorsa bu Sum Dum Goy adındaki eski bir bilge olmalı.
Voilà Sum Dum Goy.
Bu Sum Dum Goy.
Il n'y a pas de Sum Dum Goy.
Sum Dum Goy diye biri yok.
La définition de la vie n'est-elle pas cogito ergo sum, je pense, donc je suis?
Yaşamın tanımı, "Cogito Ergo Sum ; Sanırım Ben de Öyleyim" değil miydi?
De la cuisine vapeur, c'était bien vu.
Dim sum, Tess. Hoşuma gitti, akıllıca.
Une boulette?
- Dim sum?
Vous savez, dans mon cercle, à New York, je suis considéré comme le connaisseur de dim sum, et...
New York'daki çevrem dim sum yemeğini en iyi benim yaptığımı söyler.
Su, tu décides. Commande ce que tu veux.
O zaman söyle de bize biraz dim sum getirsinler.
Cantonais con, c'est pour la vie.
Bana da saksafonluk sum yung guy kreması
Taisez-vous, nous surveillons le toit.
Lütfen önce biraz dim-sum verin Siz üstadlar buraya bakın!
- Tu goûteras des dim sum à Chinatown.
- Çin mahallesinde dimsum yeriz.
Cogito ergo sum.
Cogito ergo sum.
Ce n'est plus : "Cogito ergo sum" ( je pense donc je suis )
"Düşünüyorum, öyleyse varım." değil.
Mais : "Dedita ergo sum", "pecco ergo sum" ( J'abandonne donc je suis, je faute donc je suis )
"Bağımlıyım, öyleyse varım." olmalı. Vurgu : "Bağımlıyım."
Acathla, mundatus sum.
Acathla, mundatus sum,
Dans l'abdomen, Célimène!
Hemen şu Dim Sum'a yumulalım.
- On met pas du ketchup sur des nems.
Dim Sum'a ketçap konmaz. Neden?
- Pourquoi? Parce que, c'est pas des frites!
Çünkü, Dim Sum patates kızartması değil, Yağmur Adam.
On nous a recommandé le Dim Sum.
Burada Çin yemeği çok iyi diye duyduk.
Reste au lit. Sum va te préparer ton petit-déj.
İstediğin kadar yatakta kalabilirsin, Sum sana kahvaltı hazırlar.
Samantha comprit alors que Sum n'était finalement pas si servile.
O anda Samantha, Sum'ın hiç de zavallı olmadığını anladı.
Tu sais, Sum a été très grossière avec moi l'autre jour.
Sum geçen sabah bana çok kaba davrandı.
C'est à ce moment-là que Samantha comprit que Sum n'était pas si "sumise".
Tam o anda Samantha anladı. Asıl zavallı Sum değil, Harvey'di.
- Bon sang! Comment oses-tu traiter Sum de cette manière!
Sum'a nasıl böyle davranabilirsin?
Samantha comprit qu'il n'y avait de place que pour Sum dans sa vie.
Samantha, Harvey'nin hayatında bir tek kadına yer olduğunu anladı.
Canard, très bon.
Dim sum güzel.
Canard, n'importe quand.
Her zaman dim sum.
Hé, Connard laqué!
Hey, Dim Sum!
Revoilà le Connard laqué.
Bu adamım Dim Sum değil mi?
- Dim sum. 20 h 00.
Dim sum, saat 8 : 00'de.
Papa veut des boulettes, alors va lui en chercher.
Babam biraz dim sum istedi. Git biraz al.
Il aime bien ton popotin.
Senin küçük sum-sum " larına bayılıyor.
le Dr Lee découvre le dossier prouvant que Chen Wing-yan était policier.
Altı ay sonra, Dr. Lee Sum Yee, Personel Sorumlusu Memur Yip'in verdiği özel eşyaları gözden geçirdi. Chen Wing-yan'ın polis kimliğini kanıtlayan dosyasını buldu.
Dommage, un voyage en Orient aurait été sympa en cette saison.
Kötü oldu. Doğu gezisi güzel olabilirdi. 'Dim sum'a bayılmıştım.
Frère Sum.
Kardeş Sum.
La marchandise est bonne, Frère Sum?
Mallar iyi mi kardeş Sum?
Ne perds pas ton temps, Frère Sum.
Zamanını boşa harcama Kardeş Sum.
Frère Sum, on veut vraiment faire partie du Gang.
Kardeş Sum, biz gerçekten birer balta olmak istiyoruz.
Merci, Frère Sum.
Teşekkürler Kardeş Sum.
Ça craint, Frère Sum.
Bu kötü oldu Kardeş Sum.
Frère Sum!
Kardeş Sum!
Tout ce que vous voulez, Frère Sum!
Ne olursa, Kardeş Sum!
On a pris des dim sum.
Çin lokantasına gittik.
Vous voulez goûter aux plats chinois, au bar?
Dim Sum Bar'ına hazır mısın?
- Des nems.
- "Dim Sum."
Sum est une cuisinière hors pair.
Sum harika bir aşçıdır.
Au revoir, Sum.
Hoşça kal, Sum.
- Sarah oeufs de lompe.
- Dim Sum Lum.