Translate.vc / Francês → Turco / Sunday
Sunday tradutor Turco
256 parallel translation
Les Hommes du Dimanche fût projeté à Berlin en Février 1930.
PEOPLE ON SUNDAY, galasını Şubat 1930'da Berlin'de gerçekleştirdi.
LES HOMMES DU DIMANCHE Un film sans acteurs
PEOPLE ON SUNDAY Oyuncusu olmayan bir film
Je verrais bien ça dans le supplément du dimanche.
Bir gün Sunday gazetesinin ekine güzel bir kapak yaparsın bu hikayeyi.
C'est une branche du dimanche des Rameaux.
Palm Sunday dalı. Kutsanmıştır.
Par Billy Sunday, le révérend Biederwolf, Gypsy Smith et 2 fois par soeur Falconer.
Billy Sunday, Peder Biederwolf, Gypsy Smith, iki kere de Hemşire Falconer tarafından.
Enfin, j'écris mes mémoires dans l'édition européenne du Sunday Time magazine.
Aldatmadığım tek erkek o. Şimdi de anılarımı yazıyorum. İşte bu kadar!
Nous sommes la "Cardiff Gazette", pas le "Sunday Times"
Biz Sunday Times değiliz, sadece Cardiff Gazetesi'yiz.
Allan a fait la marche pour la paix et j'ai organisé un meeting de non-violents.
Allan, Berkeley'de bir yürüyüşe gitti. Burada işleri güzelleştirmeye çalışıyorum. Griffith Park Sunday'de olacak.
J'ai deux "Sunday Times".
Bende iki tane Sunday Times var.
"Prison ou pas?" titre le "London Sunday Times"
İşte bu da Sunday Times'ın manşeti :
J'ai lu une de ses critiques dans le Sunday Times Review, je crois.
Sunday Times'da yazdığı bir yazıyı okudum.
Je suis l'inspecteur Sunday.
Ben Dedektif Sunday.
Bonjour. Inspecteur Sunday.
Merhaba, Ben Dedektif Sunday.
Ecoutez, M. Sunday...
Bakın Bay Sunday...
Inspecteur Sunday.
Dedektif Sunday.
Inspecteur Sunday!
Dedektif Sunday.
Je n'aime pas que vous vous mêliez de ma vie privée. Vous embêtez mes amis.
Özel hayatıma burnunuzu sokmanızdan, ve dostlarımı sorgulamanızdan... hoşlanmıyorum Sunday.
Non, le directeur littéraire du Sunday Times!
Hayır, hayır, Sunday Times'ın Sanat ve Fırsat editörü Sy Peck'e.
As-tu vu notre titre de dimanche?
Sunday'in manşetini gördün mü?
Sunday, moi et papa et maman qui sont au ciel.
Tanrım Rachel'i korusun, Tanrım Pazar gününü ve beni de korusun. Tanrım cennette annemi ve babamı da korusun. Amin.
- Capitaine Sunday.
Ben Amir Sunday.
Kevin, du "Sunday Pictorial".
Adım Kevin. Sunday Pictorial'danım.
Tu avais parlé d'un article à la une de la section culture du Sunday Times. Je sais, mais il n'y a rien à faire.
Harvey bana SundayTimes kitap bölümünde bir inceleme sözü vermiştin.
- Le Sunday Times au moins.
- En azından Sunday Times. - Konuştum.
Pas de panique, on se calme Souriez, criez salaam
Now try your best to stay calm Brush up your Sunday Salaam
Il vous reste un Sunday Times? C'est le dernier.
Baltic değil.
Après la publication du livre, elle se réveillait à l'aube, le dimanche... faisait le café, touchait du bois... et ouvrait le Sunday Times, convaincue que ça allait devenir un best-seller.
Kitabım basıldığında, ilk pazar günü, şafakta kalktı kahve yaptı, umutla gazetelere baktı, kitabin satışından ve başarımdan emindi.
Je m'appelle Saul Sunday ;
Ben Saul Sunday.
Viens, on va voir Coach Billy Sunday.
Haydi gel, Koç Billy Sunday ile tanış.
- On devrait...
Koç Sunday'yi boş ver.
Coach Sunday?
Koç Sunday.
Je vais prendre un Sunday au chocolat et à la fraise.
Umm... Peki o zaman, ben bir tabak çikolata soslu... çilekli dondurma alacağım. Teşekkür ederim.
Nous voilà, en habits du dimanche.
Sunday Best
Faut bien un endroit où je puisse paresser et lire le New York Times du dimanche.
Aylak aylak dolaşıp Sunday New York Times okuyacağım bir yer gerekiyordu.
La fondation du droit à la vie dans l'Illinois... va donner son match de base-ball bi-annuel... contre la ligue du comté de Cook... dimanche prochain à 2h00.
The greater Illinois Chapter of the Right to Life Foundation... will be holding its biannual soft ball game... against the Cook County... Pro-Choice League next Sunday at2 : 00.
Elle a commencé sa marche funestement victorieuse dans toute l'Europe La chanson conquiert le monde entier sous le nom de "Gloomy Sunday"
Ezginin Avrupa'daki korkunç ilerleyişi sürüyor.
Pendant la Deuxième Guerre Mondiale, il a sauvé plus de 1000 Juifs de Budapest au péril de sa vie parti de rien après la guerre, il a monté la plus grande entreprise d'import-export de notre pays... "Gloomy Sunday" a été jouée ce soir, et c'est en écoutant sa chanson favorite...
İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1000'den fazla Budapeşteli Yahudi'yi kurtarmıştı. Savaştan sonra, Almanya'nın en büyük ithalat-ihracat firmasını yoktan var etti. En sevdiği şarkı "Hüzünlü Pazar" burada çalındı.
- Je m'appelle Sunday.
- Adım Sunday.
Je vous ai immortalisés dans Sunday Magazine.
İkiniz hakkında Sunday Magazine'de kapak haberi yaptım.
C'est un boulot pour vous ça, non?
Ne düşünüyorsun, Sunday? Oradaki sen olmalıydın.
Vous avez fait de votre mieux, Hanks.
Elinden geleni yaptın, Şef Sunday. Teğmen Hanks. Efendim.
Emmenez Sunday en décompression.
Şef Sunday'i dekompresyon için odaya götürün.
1er maître Sunday, vous avez fait une embolie grave.
Usta şef Sunday, ciddi bir emboli oluştu.
– Vous effrayez les malades.
- Şef Sunday, hastaları korkutuyorsunuz.
1er maître Sunday, vu votre état physique... mais surtout le problème de vos récents délits... vous cessez d'être plongeur...
Usta şef Sunday, şu andaki fiziksel durumunuz ve daha kötü bir mesele olan kötü davranışlarınız göz önüne alındığında tıbben dalmaktan men edileceksiniz üç ayda bir yarım maaş alacaksınız ve eğitmen pozisyonuna atanacaksınız.
J'ai servi sous vos ordres.
Şef Sunday, hiç karşılaşmadık, ama size Hoist'de hizmet etmiştim.
Je suis le 1er maître Billy Sunday.
Adım, usta şef Billy Sunday.
Viens, Sunday.
Hadi bugün Pazar.
Allez, viens, Sunday.
İyi geceler. Haydi bugün pazar.
Plus de Sunday Times?
Kendim oynamama izin verir misin lütfen?
"Gloomy Sunday" amène la mort à beaucoup de gens mais rend riche une personne :
"Hüzünlü Pazar" birçoğuna ölüm getirse de,... bestecisine servet getirmiş oldu.