English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Sélect

Sélect tradutor Turco

93 parallel translation
On a une cabine de luxe, très sélect. Toi, moi et un autre.
Üçümüz için özel bir kabinimiz var.
- Si, il est au Sélect.
Evet, orada!
J'ignorais que ce serait si sélect!
Bu kadar kalabalık olacağını söylememiştiniz.
On l'imagine sirotant un cocktail dans un bar sélect.
- Şu kokteyl barlarında içmeye hazırlanır gibi duruyor.
Chouette, ça va sentir le bar sélect!
Burası bütün hafta boyunca mükemmel kokacak.
Cet environnement sélect a dû inciter de nombreux saisonniers à demander :
Kuşkum yok, burayı çok beğenip " Daha fazla kalabilir miyim?
- C'est un club sélect.
- Bu çok özel bir kulüp.
C'est une partie très sélect. Alors que se passe-t-il près de la piscine?
- Bu, üst sınıf bir parti olacaktı.
Un rat très sélect.
Lüks sıçan.
Ce club est très sélect, en passant.
Bu kulübün pek üyesi yoktur.
Vin très sélect.
Butik şarabı gibi.
- C'est un club privé sélect.
Özel bir kulüp, sadece üyelere açık.
et c'est pas ce qui vous fait devenir membre d'un très sélect club de golf. Mais rien ne peut battre ça quand on arrive à le faire.
Böyle bir iş seni iyi bir golf kulübüne de sokamaz ama doğruyu yaptığını bilmenin verdiği tatmini göz ardı etmek zordur.
Les communistes britanniques, on était un petit groupe très sélect.
İngiliz komünistler olarak bizler, son derece seçkin bir gruptuk.
Ils ne vont pas au bordel... à cause de l'image de marque. sélect.
Saygınlıklarını zedeleyebileceği için umumi yerlerden hoşlanmıyorlar. Gizlilik istiyorlar. Kusursuz!
Tu ignores que c'est un club sélect?
Buranın özel bir kulüp olduğunu bilmiyor musun?
C'est le Colony, club le plus sélect de New York, autrement dit du monde.
Bahsettiğimiz yer Colony Kulübü. New York'un ve haliyle dünyanın en seçkin kulübü.
Mais c'est la clique la plus sélect de M.V. Leurs fêtes sont légendaires.
Ama onlar aralarına kimseyi kabul etmeyen bir gruptur. Demek istediğim, partileri birer efsanedir.
Je vous inviterais bien, mais la liste d'invités est très sélect.
Sizi de davet ederdim, ama davet olayı tam bir keşmekeş.
C'est un club très sélect, réservé aux membres.
Burası üyelere özel, ayrıcalıklı bir kulüp.
- C'est obligatoire, côté dîner select.
- Güzel oturma odası için mum bir zorunluluktur.
Ultra select. N'y entrent que les enfants vraiment particuliers, doués, exceptionnels.
Çocukların buraya girebilmeleri için ekstra mükemmel ve hünerli olmaları gerekiyor.
Lane et Laura vont à Nightingale, une école hyper select.
Lane ve Laura Nightingale'e gidiyor, 92. cadde üzerinde.
C'est le dîner le plus sélect...
Çünkü bu çok özel bir yemek- -
Le plus select des casinos de Little America.
Küçük Amerika'nın en büyük kumarhanesi olacak!
Select alors?
Seçkin bir parti öyle değilmi?
Plus c'est sélect et plus ils veulent entrer.
Bir iyiliğe ihtiyacım var.
C'est notre clientèle la plus select.
O, bizim yıldız müşterimiz.
McDonald nous croit inséparables, vu nos prestations chez Regis, MTV Select, Oprah, Cuisine TV...
McDonald, Regis, TRL, Oprah ve Food Network programlarında yaptıklarımız yüzünden aramızda bir bağ olduğunu sanıyor.
Elles seront reliées par webcam et fibre optique à la vraie fête qui aura lieu à New York, dans une discothèque très select.
Bu bağlantılar sayesinde tüm şubeler, New York'daki çok özel bir gece kulûbünde yapılacak ve sadece VIP'lere özel verilecek olan partiye bağlanabilecekler.
Le club du raffinement est le plus select de cette boîte.
"Güzel Şeyler Kulûbü" buradaki en havalı kulûp.
Le gars select de Granada TV.
- Kim? Granada kanalındaki havalı herif.
Si nous allions au Select?
Select'e gidebilir miyiz?
Savez-vous si le Select existe toujours?
Cafe select hala duruyor mu?
Alors, vous savez qu'il fréquentait le Select pendant qu'il enseignait ici.
O zaman, Cafe Select'e sık sık gittiğini de bilirsiniz.
Vous êtes ici avec vos amis au Select.
Cafe Select'e arkadaşlarınızla birliktesiniz.
Quand Dominic reprendra ses esprits, vous verrez, il viendra droit au Select.
Dominic'in zihni yerine geldiğinde, görürsünüz, direk Select'e gelecek.
Il est allé au Select, je vais téléphoner.
Cafe Select'e gitti, telefon edeceğim.
Euh, tu dois appuyer sur DVD et puis menu, et ensuite select.
Uh, sarsman lazım, ah, DVD ve menüyü seçmen gerek.
Au fait, ce club est très select, alors, ne dis pas que t'es juif. - Shawn.
Bu kulübün özel olduğunu duydum, yani onlara Yahudi olduğunu söyleme.
Le badge appartient à Sam du Select Exec Valet.
Yaka kartı Select Exec Valet'den Sam'e ait.
Très select, très privé.
Çok ayrıcalıklı ve çok özel.
Soirée select!
Sosyetik olacağız.
L'étage panoramique! Très select.
Çatı katı.
Très select.
Ne almayı planlıyorsun, mücevher mi?
Ça fait pas très select, comme endroit.
Hiç de dünyanın en iyi sperm bankasıymış gibi durmuyor.
Très select.
Çok özel bir parti.
C'est pas le genre d'endroit select.
Pek de klas bir adam sayılmaz değil mi?
Un job de mannequin payé cher au plus select des magasins d'informatique de Burbank.
Burbank'in en iyi elektronik mağazasında yüksek maaşlı bir modellik işi.
"joie à sa mémoire", "d'innombrables conquêtes" au Waldorf Astoria, ou lors d'un dîner chez Chasen's, ou après quelques verres au sortir d'un night-club sélect.
Veya Chasen's'ta bir yemekte, veya bir-iki tek attıktan sonra The Stork Club'da yatakta.
- Ils sont select.
- Çünkü onlar özel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]