English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Sélection

Sélection tradutor Turco

935 parallel translation
de sélection et choix des enfants des rues
SOKAK ÇOCUKLARINI SEÇECEK VE DAĞITACAKTIR
J'allais montrer un article qui dit que je méritais ma sélection.
Beni milli takıma layık gören bir yazı gösterecektim.
S'il y avait des femmes au conseil de sélection... vous seriez amiral en moins d'un an.
Secme komitesinde ne yazïk ki kadïn yok. Yïlïn amirali secilirdin.
La sélection a été rigoureuse. Chacune représente un aspect de la femme. On juge ici toutes les femmes et non une seule!
Bu kişiler özenle seçildiler çünkü... her biri farklı kesimlerden Amerikan kadını temsil ediyor... zira burada yalnız bir kadın değil, bütün kadınlar itham ediliyor.
SÉLECTION OFFICIELLE FESTIVAL DES ARTS 1959
1959 SANAT FESTİVALİ RESMİ YARIŞMA FİLMİ
Mais il y a le cauchemar de la sélection.
Fakat hâlâ, burada da, elenme kâbusu var.
Je mange bien, je dors bien, et plus de sélection.
İyi yiyiyorum, iyi uyuyorum. Çalışmak yok, elenmek yok.
J'ai permis à mes employés de s'amuser un peu à la sélection de substituts de tabac bien étranges.
Adamlarıma, tütün yerine geçecek tuhaf şeylerin seçimi sırasında biraz eğlenmeleri için izin verdim.
Maintenant, nous vous offrons une belle sélection musicale pour votre plaisir.
Kulağınızın pasını gidermek için elimizde güzel bir şarkı demeti var.
Une sélection d'homos brittanicus.
Humus Brittanicus'dan bir bölüm mü?
Sélection alimentation minimale.
Ana motorlar tam gaz.
Revue pour la sélection de robotisation à la cabane 30. Fin.
Robotlaşma geçidi 30.barakada. Tamam.
Non... ils... doivent... venir... pour la... sélection.
Hayır, seçime gelecekler.
Tu es un inconscient! Souviens-toi que la sélection est rude.
Çok dikkatsizsin, bunun yanlış seçim olduğunu unutma.
Une simple affaire de sélection mentale.
Basit bir düşünce seçimi meselesi.
Le général Dominguez a demandé à voir une sélection.
General Dominguez, seçenekleri görmek istediği için gurur duyduğumu söylemek isterim.
Vous avez une sélection intéressante.
Kitaplarınızı ilginç olanlardan seçmişsiniz gibi görünüyor.
Des hommes-singes seraient capturés sur Terre, envoyés sur une autre planète... Et altérés. Grâce à la sélection, la chirurgie atomique, que sais-je encore!
Bu gezegenden sistematik bir şekilde alınıp başka bir gezegene götürülen ve seçici döllenme ve atomik ameliyatlar vesaire ile evrilen maymunlar.
Il est interdit de refuser la sélection.
Seçimi reddetmeye izin verilemez.
Je veux dire qu'il y a la sélection des livres, le référencement, et la galerie d'art.
Kitap seçimi var, plak kütüphanesi var, sanat galerisi var.
Je vais accompagner M-4 et faire la sélection moi-même.
M-4'le gidip daha çok ryetalyn toplayıp kendim bakacağım.
Leslie Ames, président du Comité de sélection des épreuves.
Ben Leslie Ames. Test Seçim Komitesi başkanıyım.
Tournoi de sélection pour la compétition
Dövüş Sanatları Yarışması için Shang Wu Dövüş Sanatları Okulu listesi.
Nous avons une formidable sélection.
Bu akşam sizler için birinci sınıf bir seçim yaptık.
Présente-nous une sélection, on choisira.
Belki de bizim seçebileceğimiz bir iş?
Les enfants de l'île, que ce soit l'instinct ou la sélection naturelle, ont commencé à...
Belki de, bu adadaki çocuklar bir içgüdü neticesinde ya da evrimsel bir gelişim nedeniyle, şey yapmaya başlamışlardır...
En refusant d'asseoir à ma table un fils de harengère je sauvegarde ce que la Terre porte de meilleur, je participe, en quelque sorte, à la sélection naturelle de la société.
Ben aşçının oğlunu masamda oturtmayarak, dünyadaki en iyi şeyleri koruyorum, doğal seçilimin tarihi sürecine katılıyorum.
Des radiations. De la sélection artificielle.
Radyasyon, kontrollü üreme.
Autrefois, il existait une sélection naturelle parmi les planètes.
O dönemdeki yapıda bir tür doğal seleksiyon hakimdi.
En les rejetant à la mer... ils mirent en place un processus de sélection.
Ama bunları denize geriye atarak, doğanın işleyişindeki seçimi belirlediler.
La sélection est imposée de l'extérieur.
Seçime dışarıdan müdahale edilmişti.
Ce processus s'appelle la sélection artificielle.
Bu olaya yapay seçim denir.
Le principe de la sélection artificielle, pour une vache... un grain de riz ou le crabe Heike, est le suivant : de nombreux traits sont héréditaires.
Bir at, inek, pirinç tanesi ya da için Heike yengeci için düşünebileceğimiz yapay seçimin özünde, pekçok karakterin nesillere aktarılması yatar.
Si la sélection artificielle exerce de tels changements... en quelques milliers d'années... de quoi la sélection naturelle... en marche depuis des milliards d'années, est-elle capable?
Eğer yapay seçim bu gibi değişiklikleri, sadece birkaç bin yılda yapabiliyor ise, doğal seçim acaba milyarlarca yılda neler yapabilir?
L'évolution se fait par la sélection naturelle, comme l'ont découvert...
Evrimin mekanizmasının doğal seçim olduğunu,
Nombre de gens étaient scandalisés par l'idée d'une sélection naturelle.
İlk başlarda pekçok kişi evrimin doğal seçimle yürümesi düşüncesine karşı çıktı.
la sélection naturelle, qui embellit la musique de la vie... depuis la nuit des temps.
Hayat müziğini doğal seçim çok uzun sürelerde yavaşça güzelleştirir.
Reproduction, mutation et sélection naturelle... permirent l'évolution des molécules vivantes.
Çoğalma, mutasyon ve doğal seçimle bu moleküller evrimleştiler.
On représente l'évolution sous la forme de branches partant... d'un tronc commun... et dont chacune serait taillée par la sélection naturelle.
Bazen evrimi dallanıp budaklanan bir ağaç gibi inceleyip, bu dallardan bazılarının doğal seçimle yokolduklarını söyleriz.
C'est par l'analyse que se fait leur sélection.
Analiz ve tartışma ile eleniyorlar.
La sélection naturelle est un processus aléatoire.
Mutasyon ve doğal seleksiyon rastgele süreçlerdir.
C'était une mauvaise sélection de chansons.
Yanlış kumaş seçimi :
... hormis bien sûr le passage du chariot des desserts, sans oublier notre sélection de fines liqueurs d'Aldébaran!
Elbette servis arabamızdaki tatlı Aldebra likörleri dışında!
Remontons le temps. APRES-MIDI DE SELECTION L'équipe faisait alors partie de la ligue nationale. L'équipe faisait alors partie de la ligue nationale.
Şimdi geçmişe gidiyoruz, Hoboken Zephyrs hala ulusal ligdeyken ve bu anıt mezarın - tanrı şahittir - stat olduğu zamanlara.
Je veux voir une selection d'alliances... et de bagues de fiançailles... de 2 carats au moins, pas plus que trois.
Bir set evlilik yüzüğü görmek istiyorum. Ve nişan yüzüğü elmas olsun. 2 karattan az, 4 karattan çok olmasın.
C'est un travail de haute-confiance, comme vous pouvez l'imaginer... et nous pensons que vous ne correspondez pas à... oh, comment pourrais-je dire... nos critères rigoureux de selection.
Tahmin edebileceğin gibi, bu iş yüksek önem derecesinde... ve de biz şahsen bu görüşme hakkında şey hissetmemeni... oh, nasıl anlatsam... bazen itiraflarımız sıkı bir şekilde perdeleniyor.
La théorie de l ´ évolution par la selection naturelle a été proposé dans les années 1850 indépendamment par deux hommes.
Doğal seçilim ile gerçekleşen evrim teorisi, 1850'lerde,... özgür ruhlu iki adam tarafından ileri sürüldü.
La selection naturelle pourrait seulement avoir donner l'homme sauvage avec un cerveau de quelques degrés supérieurs à celui d'un singe, tandis qu'il possède réellement un cerveau très peu inférieur à celui d'un philosophe.
WALLACE : " Doğal seleksiyon ancak, maymundan sadece bir adım daha öndeki,... şişirilmiş, vahşi bir insanı ortaya çıkarabilirdi,... ki bu, bir filozoftan bir adım daha aşağıda bir yerde bulunurdu.
La théorie de l'évolution par la selection naturelle était certainement simplement l'innovation scientifique la plus importante du 19ème siècle.
Doğal seleksiyonla evrim teorisi,... kesinlikle 19. yüzyılın en önemli bilimsel gelişmesiydi.
Merci à l'orchestre du ycee d'Amity pour cette superbe selection.
- Amity Lİsesine müzik grubuna teşekkürler.
C'est le début de la sélection naturelle.
Doğal seleksiyon devam etti

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]