Translate.vc / Francês → Turco / Sénator
Sénator tradutor Turco
5,209 parallel translation
Le candidat-sénateur Bracken bénéficierait déjà de fonds substantiels de la part d'importants donateurs.
Bir önceki aday Senatör Bracken hakkında önemli bağışçılar tarafından yüksek meblağlarda bağış yapıldığı dedikodusu kulislerde dolaşıyor.
Je crois qu'on devrait commencer avec le Sénateur Finch.
Senatör Finch ile başlarız diye düşündüm.
Depuis, il travaille dans l'équipe du sénateur Denise O'Hara. Je l'aime bien.
O zamandan beri Amerikalı Senatör, Denise O'Hara'nın kadrosunda çalışmış.
J'ai parlé au chef de cabinet de la sénatrice.
Senatör O'Hara'nın personel şefi ile konuştum.
Notre seul lien est mon aide à un rapport pour un comité présidé par la sénatrice O'Hara.
Aklıma gelen tek bağlantı, patronu Senatör O'Hara'nın başkanlık makamlarının komitesine bir rapor hazırlamaya yardım etmekti.
La sénatrice vous attend.
Evet, senatör sizi bekliyor.
La sénatrice est attendue pour une réunion de comité.
Senatör, alt komite toplantısına geç kalıyor.
L'équipe de la sénatrice se centrait sur des coupes budgétaires qui auraient fermé des escales américaines en Asie.
Ne buldun? Senatör O'Hara'nın personeli, Asya'ya iade edilmesi istenen kapalı pek çok Amerikan limanının bütçe kesintisi tasarısına dikkatini vermiş.
Et si je te disais qu'on peut lier Bodeen au sénateur O'Hara?
Ya sana Bodeen ile Senatör O'Hara arasında bağlantı kurduğumuzu söylesem?
Si le comité du sénateur O'Hara élimine ces ports, Ling perdrait une fortune.
Senatör O'Hara'ın komitesi bu iade edilmesi istenen limanları tasfiye ederse, Ling bir servet kaybetme durumunda olur.
Je travaille pour le sénateur Denise O'Hara. Je dois vous parler, capitaine Saxon.
Senatör Denise O'Hara için çalışıyorum.
- Sénatrice, vous avez un instant?
- Senatör O'Hara.
J'ai eu le bureau de la sénatrice Feinstein.
Senatör Feinstein'ın ofisinden haber aldım.
Tu dois être au top avec la sénatrice Feinstein.
Bugün Senatör Feinstein'ın yanında kendinde olman gerek.
La sénatrice Feinstein te mangera dans la main.
Senatör Feinstein yemeğini senin ellerinden yiyecek.
Sénateur William Bracken?
Senatör William Bracken.
Si Jason Marks est le tuyau entre l'argent de la drogue de Vulcan et la campagne présidentielle du sénateur Bracken, pourquoi le tueraient-ils?
Eğer Marks, Vulcan'ın uyuşturucu parasıyla Senatör Bracken'ın kampanyası arasında bir aracıysa, onu neden öldürsünler ki?
- Est-ce que c'est...? - Le sénateur Bracken... quand il était encore assistant du procureur.
- Senatör Bracken Başsavcı yardımcısı olduğu günler.
Sénateur, pourquoi voulez-vous être président?
- Senatör, neden başkan olmak istiyorsunuz? - Cevabı çok basit, Linda.
Sénateur, tout va bien?
Senatör, her şey yolunda mı?
Sénateur Bracken, vous êtes en état d'arrestation pour conspiration, escroquerie et le meurtre de ma mère, Johanna Beckett.
Senatör Bracken, komplo kurmak, yolsuzluk yapmak ve annem Johanna Beckett'ı öldürmek suçundan tutuklusunuz.
Sénateur Romero, quel est l'état de notre réacteur?
Senatör Romero, reaktörümüzün durumu nedir?
Je suis d'accord avec le Sénateur Romero.
Senatör Romero'ya katılıyorum.
Il n'y a pas de quoi, sénateur.
Rica ederim Senatör.
Nous avions un marché, sénateur.
Bir anlaşma yapmıştık Senatör.
Sénateur, quel plaisir de vous voir.
Senatör, sizi görmek çok güzel.
Sénateur Garrison.
Senatör Garrison.
Des fonctionnaires haut-placés, dont le Sénateur Ross Garrison, sont nommés dans le rapport.
Raporda Senatör Ross Garrison'un da içinde olduğu üst düzey hükümet yetkililerinin isimleri geçiyor.
Ce système de surveillance existe-t-il vraiment?
- Böyle devasa bir gözetim sistemi gerçekten var mı, Senatör?
Ne vous inquiétez pas, Sénateur. Je viens avec seulement les meilleures intentions.
Endişelenmeyin Senatör, sadece iyi niyetlerle geldim.
Parce que, sénateur, les obstacles ne sont que des obstacles jusqu'à ce que vous les enleviez du chemin.
- Çünkü Senatör engeller sadece onları ortadan kaldırana kadar engeldir.
Répondez, Sénateur.
Telefonunuza cevap verin, Senatör.
Absolument, Sénateur.
- Kesinlikle Senatör.
Je peux vous assurer, sénateur, que Samaritain marche aussi bien qu'une montre suisse.
Ve emin olabilirsiniz Senatör Samaritan tıpkı bir İsviçre saati gibi sorunsuz bir şekilde çalışıyor.
Soyez assuré que nous aurons bientôt une vraie cible pour vous.
Emin olun Senatör, çok yakında sağlam bir hedef bulmuş olacağız.
Les résultats du test bêta de Samaritain, sénateur.
Hemen. Samaritan beta testinin sonucu, Senatör.
Mais nous avons gagné la confiance du sénateur.
Ama Senatör'ün güvenini kazandık.
Samaritain n'est pas à vendre, Sénateur.
- Samaritan satilik degil, Senatör.
Ce sont mes termes, Sénateur.
- Kosullarim böyle, Senatör.
Sénateur Ross Garrison, notre deuxième numéro.
- Senatör Ross Garrison, ikinci numaramiz.
C'est l'homme le plus important au monde, Sénateur, le père du nouvel âge.
O, dünyadaki en önemli adam Senatör. Yeni çagin babasi.
Kidnapper un sénateur vous inculpera à vie.
Bir Senatör'ü kaçirdigin için ömür boyu hapse girersin.
L'accusation appelle le sénateur Ross Garrison.
Senatör Ross Garrison'u çağırıyoruz.
Sénateur, vous niez connaître Aurores. Votre nom apparaît pourtant sur ces 37 documents.
Senatör, Kuzey Işıkları'nı bilmediğinizi söylediniz ama bu belgelerde 37 kez isminiz geçmiş.
Vous souhaitez reformuler votre réponse?
Cevabınızı yenilemek ister misiniz Senatör?
Vous pouvez vous retirer, sénateur.
Çekilebilirsiniz, Senatör.
J'ai dû rappeler au sénateur et sa clique, comment les choses pourraient tourner.
Senatör Garrison ve onun gibilere işlerin ne kadar kötüleşebileceğini hatırlatmak istedim.
Angela a identifié la fille comme la fille du sénateur Wilby.
Angela, kızı teşhis etti. Senator Wilby'nin kızı.
Sénateur, c'est Peter Florrick. - Peter!
- Senatör, Peter Florrick.
Sénateur, je vous appelle au sujet de la surveillance par la NSA.
- İyiyim. Senatör, aramamın nedeni, NSA'nın izlemesi hakkında.
Merci de me rappeler, sénateur.
Aradığınız için teşekkür ederim, Senatör.