Translate.vc / Francês → Turco / Sûv
Sûv tradutor Turco
490 parallel translation
Il conduit un véhicule récent, une fourgonnette ou un minibus.
Eski model bir araba kullanıyor, muhtemelen bir minivan... ya da bir jeep. ( suv )
Attention au 4X4, laissez passer Marge.
SUV geliyor. Marge'a yer açın.
On essaye de semer quelqu'un.
- SUV?
Genre 4x4.
Şu SUV'lerden.
C'est une Jeep! "SUV"?
Küçük bir cip. SFA.
Elle a écrasé son amant avec un 4x4.
Sevgilisinin üzerinden bir SUV ile geçmiş.
J'ai entendu dire que ces véhicules se retournent facilement.
Bu SUV'ların bazen çok kolay takla attıklarını duymuştum.
une voiture, un petit SUV ( 4x4 de luxe ).
Evet.
coupé son doigt, l'avez mis dans la boite de menthol, et laissé là pour votre mari vous avez transporté le corps au réservoir dans le coffre de votre SUV ( 4x4 ) où un peu de la collation de votre fils s'est transféré sur le rideau de douche. WlLLOWS :
Parmağını kesip naneli şeker kutusuna koydunuz ve kocanıza bıraktınız.
donc il a laissé ces verres de vin pour que tu les trouves c'est sur. il voulait que nous suspections sa femme c'est pouquoi il a pris son SUV pour transporter le corps et m'a laissé marquer les billets
O yüzden o şarap kadehlerini bırakmıştı. Tabii ya. Karısından şüphelenmemizi istedi.
- On a piqué un 4x4 à des gangsters devant une boite de strip-tease.
- Bir SUV buldum, uh, striptiz klübünün dışındaki gangsterlerden.
Attention, voilà un 4x4.
Bir SUV geliyor.
Un semi-remorque ayant perdu le contrôle a percuté ce 4x4.
- Bir tır gelerek... - Aman Tanrım. ... kırmızı bir SUV'a çarpıyor.
On a l'affaire Strickland à midi.
Barry, öğlende SUV davası var.
Trouvez-moi une camionnette, un minibus, un bus, un scooter, une moto ou un pousse-pousse.
Bana bir SUV, bir minibüs, bir otobüs, bir scooter.. .. motosiklet ya da Japon faytonu bulun.
Regardez qui a un 4x4 bien confortable.
Kimde SUV var?
Deux dans un quatre quatre.
İki kişilerdi, bir SUV'den çıktılar.
La police poursuit un quatre quatre repéré sur les lieux de la fusillade qui a causé la mort de 3 personnes dans un restaurant de South Foundry.
Polis, bu sabah Güney Foundry'de bir kafede gerçekleşen ve 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayla bağlantısı olduğu düşünülen kişilerin bulunduğu taba rengi SUV'yi kovalıyor.
Accident sur Dan Ryan. Quatre-quatre sous un semi-remorque.
Dan Ryan yolunda zincirleme kaza, bir SUV sıkışmış.
Il faut leur prendre la tête et l'enfoncer dans la boue... et puis leur piétiner le dos... et leur passer dessus avec uneJeep Cherokee SUV.
Kafalarını koparmalıyız ve çamura atmalıyız ve kıçlarını tekmelemeliyiz ve üzerlerine Cherokee S.U.V. ciple gitmeliyiz.
Un 4x4 noir.
Siyah bir SUV.
La voiture piégée, avec à bord un terroriste, s'est mise derrière le bus à l'arrêt...
Otobüs, bir duraktan yolcularını alırken 4x4 SUV kullanan terörist, otobüsün arkasında durdu.
C'est un SUV gris métallisé.
Gümüş rengi bir arazi aracı.
Vous avez entendu le témoin Frank Simmons, qui a vu une SUV passer en flèche à 1km500 de la scène aux environs de l'heure du meurtre, avec une plaque d'immatriculation commençant par "3L6"
Tanık Frank Simmons'ı dinlemiştiniz. Kendisi olay yerinden 1,5 km uzaklıkta hızla kullanılan plakası 3-L-6 ile başlayan bir SUV'yi cinayet saatinde görmüştü.
M. Litch a une SUV dont la plaque commence par "3L6."
Bay Litch'in SUV'sinin plakası da 3-L-6 ile başlıyor.
Une sorte de SUV.
Nevada plakası. Cip gibi bir şey.
SUV noir.
Siyah cip.
Le samedi, j'apporte même mon SUV.
Cumartesileri kendi cipimi bile getiriyorum.
Comment expliquez-vous votre ADN sur le gars qu'on a retrouvé dans le SUV?
Cipin içinde bulduğumuz adamda, sana ait DNA örneği çıktı?
Saviez-vous que l'autre "crétin" a fini mort à l'arrière d'un SUV?
Öteki hödüğün bir cipin arkasında ölü bulunduğundan haberin var mı?
C'est une voiture familiale, un SUV...
Siz aile arabası almak istiyorsunuz.
Le SUV de votre mari en a besoin d'un de 19mm.
Kocanızın cipi için 19 milimetre bijon anahtarı gerekiyor.
Mais j'veux dire, on peut pas conduire un 4x4 aujourd'hui sans être critiquée!
Şu günlerde yüz ifadeni değiştirmeden yeni bir SUV almak imkânsız.
Je suis le P.D.G. De ce 4x4.
Bu SUV'nin müdürü benim.
Le guide technique pour le SUV de Hamid.
Hamid'in cipinin mekanik klavuzu.
D'accord, alors on recherche un SUV noir.
Tamam, siyah bir cip arıyoruz.
- Vous avez l'adresse du 4x4?
SUV *'dan bir adres bulabildiniz mi?
- Un 4x4 gris.
Gri SUV, sanırım.
Je le vois, patron.
Siyah SUV, arka penceresi yok.
Grosse... mais pas autant qu'un 4x4.
Büyük... ama bir SUV kadar değil.
Alors il faut cramer des 4x4 pour sauver le monde?
Peki bize dünyayı bir SUV bayiliğiyle nasıl kurtaracağını söyleyecek misin, yani bilirsin
Seulement le 4x4 et la cabine ici.
Geriye bir tek yanmış SUV ve kabin kalmış
Oui. Le 4x4 a pris à cause d'un cocktail Molotov.
Evet, SUV bir molotof kokteylle havaya uçmuş
Pourquoi le MLT se compromettrait-il pour un 4x4?
Neden E-L-M bizi bir SUV ile bu kadar uğraştırsın ki?
Et voici les pyro-empreintes des deux incendies chez le concessionnaire.
Şimdi, SUV yangınından alınan bu iki parmak izine baktığımızda
Et aucun n'avait de rapports avec l'environnement ou la moindre connexion avec le MLT. Donc un type allume un feu typiquement MLT dans le 4x4...
Ve bunların hiçbiri çevreci bir eylem içinde yer almıyordu ve hiçbirinin E.L.M.ile uzaktan yakından bir ilişkisi yoktu yani biri bir SUV içinde kasıtlı olarak E.L.M. yangını başlattı.
Pourquoi donner un SUV polluant- - ugh- -
Hem çekilişte neden Taylor'ın babasının galerisinden, benzin manyağı bir spor araba veriyoruz,
Une folle avec un chien minuscule m'a presque fait sortir de la route. Avec une Lexus SUV!
Kaçık, fino köpekli bir kadın şık spor arabasıyla beni yoldan çıkaracaktı.
Un SUV jaune pour ma planche de surf... et pour mon snowboard.
Parlak sarı bir cip. Sörf tahtası ve kar kayağım için.
Ouais, tu conduisais ton putain de hummer partout. Tu ne pensais même pas au réchauffement planétaire.
Evet, sürekli şu kahrolası SUV'yi sürüp duruyorsun, küresel ısınmayı hiç düşünmedin değil mi?
C'est un 4x4.
Bu bir SUV.