Translate.vc / Francês → Turco / Tablés
Tablés tradutor Turco
1,464 parallel translation
Laisse-moi avec mes coups torrides, moites, furieusement variés et débridés, tablés à court terme.
O yüzden bırak da ateşli, sırılsıklam... değişken ve deneysel oyunuma devam edeyim.
Bon! Les tables, ça te branche pas trop.
- Tamam, anlaşmayı güzelleştireyim.
Les meilleures tables, l'alcool.
En iyi masalar ve en iyi içkiler.
Ne déplacez pas les tables.
Ama lütfen masaları oynatmayın.
Mettons ces tables ensemble.
Masaları birleştirelim.
On pourrait y installer une ou deux tables de crap, Black Jack, quelques roulettes.
Masa koyarız black jack, rulet falan.
Si vous énervez l'hôtesse, vos tables resteront vides.
Eğer hostesi üzerseniz, size masa vermez.
Les gars qui débarrassent laisseront vos tables dégoûtantes.
Komileri üzerseniz, masanızın hazır olup olmadığıyla ilgilenmezler.
Toutes les tables sont fermées.
Bütün masalar kapalı.
Tu n'as qu'à finir ces deux tables et rejoindre tes amis.
Kalan iki masayı temizle de arkadaşına katıl istersen.
Mais on ne fera jamais mieux. On peut pas pousser les tables. Et celles qu'on a sont déjà pleines.
Fazla masa ya da bilardo masası koyamamamız çok kötü.
Il y a une capacité totale de 150 entre le bar et la salle à manger. On pourrait enlever le billard. Et ajouter quelques tables ici.
Anne, iyi misin?
Mel, colle ces deux tables ensemble.
Mel, şu iki masayı birleştir.
Ton problème, c'est que tu tables à court terme.
Senin sorunun ne biliyor musun Hitch? Uzun vadeli düşünmüyorsun.
Plus de nourriture sur les tables. Tâchons de garder cet endroit propre.
Burayı elimizden geldiğince temiz tutalım.
- À toutes les tables?
Hepsini.
Vous peignez toutes des tables, vous jouez du piano, vous faites de la broderie.
- Masa boyuyorsunuz, piyano çalıyor ve nakış işliyorsunuz.
Ecoute, d'abord on enlève les tables.
Önce masaları çekelim. Masaları çekerek başlayalım.
- Sur les tables, maintenant!
- Masanın üstüne, hemen!
Ils ont bûché sur des machines à coudre, derrière des tables chaudes.
Dikiş makinelerinin arkasına, buhar tezgâhlarının başına geçtiler.
Tu ne peux pas baiser des femmes aux tables, Reggie.
Karıları masada düzemezsin Reggie.
sur les tables!
Yardımıza ihtiyacımız var.
Jouez cartes sur tables.
Neden açıkça söylemiyorsun?
Voilà. On va faire des tables de huit.
Evet, 8 kişilik masalar yapacağız.
Je lavais du vomi et des tables.
- Ne olmuş yani'?
Grande fille! Hey, tu penses que ce diplome va t'aider à avoir de meilleurs tables quand tu seras serveuse a "l'Olive garden"? Cah.
Bu diplomanın sana Olive Garden'da garsonluk yaparken yardımcı olacağını mı sanıyorsun?
Okay, donc ça fait 2 millions de lampes hallogènes, et 500,000 tables à café. Merci beaucoup.
Tamam öyleyse, 2 milyon halojen lamba ve 500.000 sehpa istiyorum.
en les décapitant sur leurs tables d'école.
Okuldaki sıralarında onların kafalarını kesen insanlar.
Il débarrassait les tables au Palms.
Palms'de konuk araçlarını sürüyormuş.
Et n'oublions pas, frères et soeurs, le sel sur nos tables,
Ve unutmayalım ki kardeşlerim, masalarımızdaki saf ve beyaz tuz,
Il va falloir vous remettre à vos tables de dessins.
Baştan başlayın.
Je ne peux rien faire. Les tables étaient tournées....
Sıralar değiştirildi,
Je vois que Tish fait toutes les tables.
Tish etrafta dolaşıyor.
La Direction vous rappelle que la cantine a maintenant un système de tables autonettoyantes.
Personele hatırlatılır, kantin alanında artık kendini temizleyen masa sistemi var. Teşekkürler.
J'ai consulté... des spiritualistes, des tourneurs de tables, de toute sorte.
Tinselcilerle,... -... medyumlarla görüştüm.
Qu'est ce que vous diriez de faire un tour de tables, et tout le monde pourra dire quelque chose à propos de lui.
Şöyle yapsak acaba, herkes kendi ile ilgili... bir şeyler söylese? Pekala... ..
Et notre homme de service jure qu'ils sont entrés, ils ont repositionné les tables et fait leur propre spectacle.
Ve temizlikçi oğlan geldiklerine dair yemin ediyor Masaları yeniden düzenleyip kendi şovlarını yapıyor
Si je ne rends pas les tables avant minuit, je paierai plus cher.
Gece yarısına kadar masaları götürmezsem bir günlük para ödemek zorunda kalırım.
Chargez les tables dans le camion!
Masaları kamyona yükleyin. Acele edin millet.
On pourrait y mettre des meubles, aller acheter un canapé et une ou deux tables basses.
Koltuk almaya gideriz veya sehpa alırız.
Ces tables sont réservées aux gens qui ont eu la politesse de répondre à notre invitation de la façon qu'il se doit.
Masalar, düzgün bir şekilde bir davete cevap verecek kadar kibar olanlar içindir.
Toutes les tables sont prises.
Bütün masalar dolu.
Je me demande si ma mère remarquerait si elle et Papa se retrouvaient soudainement à des tables différentes.
Yeni bir konu. Acaba annem babamla farklı masalarda olduklarını fark eder mi?
Je vais mettre ça sur les tables.
Ben de bunları masalara koyarım.
Jack, tu sauces et tu mélanges, j'ai des tables à faire tourner.
Jack, sosla ve yolla ; Bakmam gereken masalar var.
Il y a une scène ici et si tu enlèves ces tables... - Bonjour Où est Benjamin, ce matin? - Hé papa!
Şurda sahne var, ve masaları çekince...
J'ai vu un gars faire 17 black-jacks d'affilée à 9 tables différentes.
Adamın tekini dokuz değişik masada 17 kere 21 tuttururken gördüm.
Montre-moi les tables de craps, fosse 6.
6 numaralı barbut masasına bakabilir miyim? Tamam.
On a toujours des caméras infra-rouges au-dessus des tables?
Hâlâ masaların üzerinde kızılötesi kameralarımız var mı?
Tu peux voir toutes les tables.
- Bütün masayı görebilirsiniz.
Tu devrais être prudent... parce que ces nouvelles tables pourraient te couter ton job.
Dikkatli olman lâzım yoksa bu yeni masalar, işini elinden alabilirler.