English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Tamir

Tamir tradutor Turco

8,321 parallel translation
Rien, sauf un livre "Faites-le vous-même."
Yok. Tamir kitaplarından başka bir şey yok.
J'essayais de réparer les toilettes, et je me suis coupé le pouce.
Tuvaleti tamir ederken başparmağımı kestim.
Tu as réussi à les réparer?
- Tamir edebildin mi bari?
J'ai réparé les toilettes sans me couper un doigt.
Bir de parmağımı kesmeden tuvaleti tamir etmeyi başardım.
Vous avez peut-être une fuite, qu'il faudrait arranger.
Belki, bir yerde bir sızıntı vardır belki tamir etmen gereken bir şey vardır.
Vous avez trouvé du premier coup.
Biliyor musun, sanırım sende tamir edilmesi gereken bir şey var.
Je peux essayer de le réparer ‎.
- Tamir etmeye çalışayım.
C'est notre ville natale, on y aménage notre foyer.
Burası bizim evimiz Boyd, tamir etmekte olduğumuz evimiz.
Il pourrait le retaper et le vendre.
Tamir edip, satabilir.
Bientôt, tu devras apprendre à le réparer par toi-même.
Yakında, bunu kendi başına nasıl tamir etmen gerektiğini öğrenmelisin.
On va te réparer.
Seni tamir edeceğiz.
Je vais réparer votre pare-brise, pas de soucis.
Camını tamir ederim, merak etme.
- Il me monte un autre.
- Tamir edecekmiş.
Oh, ne vous inquiétez pas. c'est peut-être un connard, mais il est capable d'arranger presque tout.
Meraklanma, ayyaş olabilir ama her şeyi tamir edebilir.
- J'ai arrangé ton pare-brise.
- Ben de camını tamir ettim.
Il m'a réparé le pare-brise à William Creek.
William Creek'te camımı tamir etti.
Ils ont tout fait un après-midi.
Öğleden sonra her şeyi tamir ettiler.
Répare-moi ça.
Tamir etmek ister misin?
Si on rompt l'étai, le navire ne peut naviguer sans réparations
Baş ıstralyayı kesersek gemi tamir edilene kadar yola çıkamaz.
Tu te rappelles comment on a retapé la vieille Malibu de Papy, hein? Ouais.
Dedemin eski Malibu'sunu tamir etmiştik ya hani?
Les trucs pétés sont réparés, pour la plupart.
Kırılan şeyler genelde tamir ediliyor.
Il faudrait refaire à neuf.
Yeni bir yapıydı, tamir edilmesi gerek.
Je t'avais dit qu'il le réparerait.
Tamir edeceğini söylemiştim.
Ouais, bien sur.
Şu tamir çantasını verebilir misin?
- Pourtant, récemment... ça a juste été moi, écrivant, tandis que tu bricolais ta moto.
- Çünkü son... hayır, son zamanlarda ben burada yazarken sen motorsikletini tamir etmeye çalışıyorsun.
- Non, pas question.
- Hayır, kırığı tamir etmek falan yok.
On avait réparé la clim. En effet.
- O taraftaki klimaları tamir ettiğimizi zannediyordum.
Il faut recommencer.
Yine tamir etmemiz gerekiyor.
Stan m'a dit qu'il s'en occupait pour que sa famille puisse déménager.
Stan, ailesiyle taşınabilmek için tamir ettiğini söylemişti. Darmadağın olduğunu söylemedi.
On a plein de touristes, avec des voitures.
Buraya sık sık gezginler arabalarını tamir ettirmeye gelir.
Votre voiture était réparée.
Arabanız tamir olmuştu.
C'est possible de la faire réparer?
Tamir ettirmeniz mümkün mü acaba?
Sauf faire réparer une balançoire.
Salıncağı tamir ettirmek hariç.
Allons réparer une balançoire.
Salıncağı tamir edelim.
La balançoire est réparée.
Salıncak tamir edildi.
J'ai réparé ta corde.
Tellerini tamir ettirdim.
Le micro-ondes ne marche plus depuis hier, j'essaie donc de le réparer.
Mikrodalga dün bozuldu. Ben de tamir etmeye çalışıyorum.
Vous savez le réparer, ma belle?
Tek başına bunu tamir edebiliyor musun peki tatlım?
Pour sûr... si je me concentre très fort grâce à ma cervelle de femme.
Kadın aklımla epey uğraşırsam tabii ki tamir edebilirim.
J'apprends un peu plus l'espagnol, je sais réparer des trucs.
İspanyolca öğreniyorum biraz ve eşyaları tamir edebiliyorum.
Tous les distributeurs de savon ont été réparés.
Yeni yönetim bütün sabunlukları tamir ettirdi.
Ils réparent que dalle ici.
Buraları fazla tamir etmezler.
Je peux tout réparer.
Her şeyi tamir edebilirim.
Répare la porte, mais surveille!
Kilidi tamir et, ama etrafı da kolaçan et!
On a parlé de toi, du poste qui l'intéressait à Yale. Il croyait vraiment qu'un changement vous ferait du bien.
Hemingway's'de ıstakoz yedik verandadaki sinekliği tamir etmeme yardım etti ve senden bahsettik onun Yale'deki iş teklifini kabul etmesini ne kadar istediğini ve yeni bir başlangıcın ikiniz için de gerçekten çok ama çok iyi olacağını düşündüğünü söyledi.
Un fusible a saute. J'ai essaye de reparer, mais je ne suis pas douee.
Tamir etmeye çalıştım ama bu tip şeylerde...
Daryl l'a réparée.
Daryl tamir etmiş.
Va le faire réparer.
Al. Git tamir ettir.
Vous paierez les réparations nécessaires.
Tamir-bakım da sana ait.
Je réduirais la fracture, stopperais l'hémorragie.
Kemiği tamir etmenin, kanamayı durdurmanın.
Le mainteneur?
Onlar tamir etmiyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]