Translate.vc / Francês → Turco / Termine
Termine tradutor Turco
21,420 parallel translation
Tu vois, c'est incroyable pour moi... l'attachement à garder sa famille sur le sol tribal que chaque cycle de vie démarre et se termine sur la même terre sacrée.
Bana inanılmaz geliyor bu işte. Tüm hayatların aynı kutsal toprakta başlayıp son bulması için tüm aileyi, kabile toprağında tutmaya olan bağlılıkları.
Cela vous ennuie que je termine?
Sakıncası yoksa rujumu sürmeyi bitirebilir miyim?
Si je fais cela, alors l'aventure se termine.
Gösterirsem macera sona erer.
Je termine mon livre...
Bitiyor benim romanım...
Termine?
- Bitiyor?
Eh bien, je suppose qu'il est temps que je termine ce.
Sanırım bu işi artık sona erdirmeliyim.
C'est juste que... j'aurais préféré que ça se termine mieux entre nous deux, tu comprends?
Sadece... Aramızdakilerin daha iyi bir şekilde bitmiş olmasını isterdim biliyor musun?
Cela commence et se termine avec toi.
- Bunu yapabilecek tek kişi sensin.
- Le bac se termine?
- Bugün sınavların son günü mü?
Alors pour l'amour de Dieu, bouge-toi - et termine le travail. - Et toi?
- Tanrı aşkına, toparla kendini ve işini yap.
Je veux que ça se termine.
Bu işe nokta koymak istiyorum.
- Cela se termine ce soir.
- Bu iş bu gece bitecek.
Lester termine le mix. On fait les photos de la pochette.
- Lester kaseti bitiriyor ve bugün de kapak resmini çekiyoruz.
Pourquoi ça s'est terminé?
- Neden bitti?
Ça s'est terminé parce que je... n'ai pas été assez courageux.
Bitti çünkü yeterince cesur değildim.
Ça c'est aussi terminé comme ça.
- Öyle de bitti.
- C'est mort, terminé.
- Öldü o. Bitti.
Jusqu'à ce que ça soit terminé.
Her şey bitene kadar bekleyeceğiz.
je pense que j'ai terminé.
Sanıyorum kanıtladım.
C'était comme si elle avait terminé l'entrainement avant.
Sanki daha önce eğitimimizi almış gibiydi.
J'ai terminé, Monsieur.
- Hayır alay etmiyorum! - Bitti, efendim!
C'est terminé!
Eğlendiniz demi?
J'ai dû congédier tout le monde, j'espère me relever et continuer, mais tout le monde me dit que c'est terminé.
Herkesi göndermek zorunda kaldım. Toparlayıp tekrar yapmayı istiyorum ama herkes bana artık bittiğini söylüyor.
Si ça t'embête, je lui dis de ne plus m'appeler. Terminé.
Çok rahatsız oluyorsan arayıp, beni bir daha aramamasını söylerim.
Père Valignano, j'écris ces lignes sans savoir si, lorsque j'aurai terminé, elles se rendront jusqu'à vous.
Peder Valignano, bu satırlara başlarken nihayete erdiğinde size ulaşacağından dahi emin değilim.
J'ai fini. C'est terminé.
Hepsi bitti.
Tu sais, Aya, quand tout ça sera terminé, on devrait être de meilleures amies.
Aya, tüm bunlar bittiği zaman çok iyi arkadaş olmalıyız.
Ce n'est pas terminé.
Bu iş bitmedi.
Demain tu seras sobre, parce que je vais te prendre par la main et t'emmener en haut de cette colline, et on va trouver cette pelleteuse, on va faire ça dans les règles et ce sera terminé.
Yarın ayık olacaksın. Çünkü seni kendi ellerimle alıp o dağa çıkaracağım. Traktörü bulup eyalete gidip bu işi kapatıyoruz.
Ça ne s'est pas bien terminé.
Sonu güzel olmadı.
C'est terminé.
İşin bitti.
Mais ce n'est pas terminé.
Ama henüz bitmedi.
Le premier service est terminé.
Kahvaltı süresi doldu.
- Ce travail est terminé, Matthew.
- O iş bitti, Matthew.
On a terminé?
Bitiriyor muyuz?
Je viendrai te voir quand on aura terminé.
- İşimiz bitince seni bulurum.
On a terminé ici.
Burada işimiz bitti.
Je suppose pas grand chose puisque vous ne m'avez pas reconnu, donc laissez-moi vous dire que nous avons aimé d'autres hommes... aimé pour de bon, mais ça ne s'est jamais bien terminé, jamais.
Beni tanımadığına bakılırsa sanırım fazla bir şey bildiğin yok. Başka adamları da saf duygularla sevdiğimizi ama asla sonunun iyi olmadığını söyleyeyim sana.
Je pensais que c'était terminé, mais hier soir...
Bunu arkamda bıraktığımı düşünmüştüm fakat dün akşamdan sonra...
J'ignore ce que vous attendez de moi, mais nous en avons terminé.
Benden ne beklediğiniz bilmiyorum. Ama işimiz burada bitti.
C'est terminé, M. Murdock.
Süre doldu, Bay Murdock.
Un deal qui s'est mal terminé, c'est ça?
Bir uyuşturucu satışı ters gitmiş ya da bunun gibi bir şey mi?
Terminé.
Tamam.
Une fois qu'on aura terminé, les criminels temporels comme les pirates du temps trembleront au son de vos bottes.
İşimiz bitince zaman suçlu ve korsanları ayaklarınızın altında ezilecek.
C'est loin d'être terminé.
Bu iş daha bitmedi.
Je devine que ça s'est mal terminé?
Tahmin edeyim. İyi geçmemiş mi?
Voici les livres que tu voulais voir. Nous n'en avons pas terminé.
- Görmek istediğin hesaplar burada.
Vous avez raison, car ma cliente en a terminé avec vous.
Çok haklısınız çünkü müvekkilimin burada işi bitti.
Pensais-tu vraiment que c'était terminé?
Gerçekten bittiğini mi düşünmüştün?
Certains grands esprits de ce pays n'ont jamais terminé l'université.
Ülkenin en zekilerinin çoğu üniversiteyi bitirmedi zaten.
Merci, la journée a été longue et c'est loin d'être terminé.
Teşekkür ederim. Uzun bir gün oldu. İçimden bir ses onun yakınlarda olduğunu söylüyor.